"Ahhh ah!" diye inleyen kadına ters bir bakış atıp önündeki evraklara tekrar döndü. Uçaktan indiklerinden bu yana aynı şeyleri söylüyordu. Sürekli huysuzlanıyordu ve şimdi de araba ile kalacakları otele doğru gidiyorlardı. Nefes sürüyordu kiraladıkları aracı. "Ciğerim yanıyoooor! Öksüz kalmış gibiyiiim!"
"Sorun ne sevgilim." diye tatlı tatlı dönen adam, yoluna gitme taraftarıydı.
"Sorun mu ne? Sorun mu ne? Soruyor musun bir de? Oğlum... Ya Ankara'dan, Şanlıurfa'ya gelmek için bu kadar para verilir mi ya?!"
"Konforlu bir şekilde gelmemiz gerekiyordu. "
"Neden?" Şarlamasının ardından önüne döndü ve yola bakmaya devam ederek söylenmeye devam etti. "Ekonomi sınıfında da gayet rahat edebilirdik. VIP gelmek zorunda mıyız? Hepi topu 1 saat sürecek!"
"İşlerimi hallettim. Bir yanımda çocucuklar tepişirken, iki yanımda doluyken pusula çözmemi beklemiyordun herhalde."
"Şimdi ne yapıyorsun?" Kalacakları otelin sokağına girdiği sıra sormuştu. Gözünü yoldan ayırmamakla birlikte arada göz ucuyla da olsa adamın ne yaptığını kontrol ediyordu.
"Sorgu okuyorum. Malum kişinin sorgusunu."
"Babamla ilgili ne demiş? Kayda değer bir şey var mı? Hakkında öğrenebileceğimiz en ufak bir şey bile olsa çok merak ediyorum Barlas." Merakla atılıvermişti Nefes. Sesinden de bir eli direksiyonu kavramışken, diğerinin hareketlerindende anlamıştı Barlas merakının yoğunluğunu.
"Aslında söylemiş bayağı bir şey, ama ben kesinleşmeden söylemek istemiyordum. Sonrasında yanılmış olmak ve hayal kırıklığına uğramış olmanı görmek istemiyorum. O adamın söylediklerine ne kadar güvenebiliriz ki sonuçta?"
Hak vermişti aslında Nefes de, ancak çok merak ediyordu o da ve içinden bir ses anne ve babasının hala yaşadığını söylüyordu. Yaşıyor olmalarını çok istemekle birlikte, eğer yaşıyorlarsa ne olacağını bilmiyordu. Şimdiye kadar karşılarına çıkmamışlardı. Bütün yaşadıklarına rağmen bir defa bile arayıp sormamışlardı. Şans eseri malum kişi ile karşılaşmasalar, öğrenebileceğini de zannetmiyordu Nefes. Affeder miydi onları? Çok makul bir sebepleri olmadığı sürece asla! O zaman dahi içinde hep bir kırgınlık kalacağına emindi. Yıllarca Amcası Mahmut'u, karısı Gülseren'i ve sapık Berat'ı çekmişti. Şimdi karşısına çıksalar bile, geçmişi unutabileceğini zannetmiyordu.
"Olsun. Sen yine de anlat." dedi ve durdurdu arabayı. Kapıları açan vale eşliğinde indiler. Görevli vale arabayı alıp giderken, diğeri iki küçük valizi almıştı.
Günlerden salıydı ve ikisi de işe gitmemişti. Nefes hafta içi davası olmadığı için evden halledecekti, Barlas da özel izin almıştı. Askeriyede olmak büyük disiplin gerektiriyordu ve öyle her canın istediğinde izin alamıyordun. Ancak Barlas, sözde annesi olan kadının gelmesinden faydalanmıştı. Babası özel izin çıkartmış ve bir hafta boyunca işe gitmeyecekti.
O hadise de bir garipti zaten. Babası yanına çağırmış ve Nalan ile ne konuştuğunu sormuştu. Kendisi de bir şey konuşmadıklarını söylemişti. Kendisinin halledeceğini söyleyen babası, işlerini evden halletmesini ve bir hafta TSK binasına gelmemesini söylemişti. Şaşırsa da araları limoni olduğu için uzatmamış, selam verip çıkmıştı.
Babasına karşı tavrını büyük bir dirayetlilikle sürdürüyordu adam. Hiçbir şekilde kendi hayatına karışmaması gerektiğini, artık neredeyse 35 yaşına gelmiş bir adam olarak kendi kararlarını kendisi vereceğini ve istediği kadınla evlenebileceğini gayet saygı çerçevesi unsurunda belirtmişti. Aksi bir durumda ise aralarının açılacağını gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFESİM OLDUN
Ficción General"Bakma bana komutan. Kirliyim ben. Görmesin kirli bedenimi senin güzel gözlerin.." "Sen dünyadaki en temiz insansın Nefes. Sen benim gördüğüm en mükemmel yaratıksın. Dünyanın sekizinci harikasısın sen." diye fısıldadı genç kızın kulaklarına. Hem on...