12.12.2013 Perşembe
"Şimdi size bir hikaye anlatacağım çocuklar. Bir aslan varmış... Çoook uzak ülkelerin birinde yaşarmış. Tek başına, yapayalnız. Sanmış ki yanlız olunca mutlu olunurmuş. Oysaki yanlızlık mutsuzlukmuş.
Birgün yine yanlız başına gezmeye çıkmış. Tehlikeli ormanlarda tek başına gezmekten korkmazmış ki o. Hem neden korksun, o ormanların en güçlüsü aslanmış. Bir yandan yürüyor bir yandanda etrafı seyrediyormuş. Bir ceylan topluluğu görmüş ileride, mutluluk içinde oyunlar oynayan. Zıplıyor, hopluyor , keyifli görüntüler sunuyormuş etrafa. İçi sızlamış aslanın. Onun yokmuş ki öyle arkadaşları. Demek ki sadece korkakların birilerine ihtiyacı olmazmış. Eğlenmek için de dostlara ihriyaç varmış. Başını öne eğmiş ve hüsranle evine dönmüş. Yanlızlık gerçekten çok zormuş.."Barlas'ın kalbine ilk adımını bu kelimelerle atmıştı Feyza. Zor olmuştu ama başarmıştı. Kocası olmadığı bir günde uyuyamayan Barlas'ı bu masalla uyutmuş, bütün gece ona sarılarak uyumuştu, sırf bu küçük çocuk korkmasın diye. Ne yüce gönüllü bir anneydi o öyle. Sevgisi sadece evlatlarına değil, annesiz, yaralı bir çocuğa da yetmişti.
Şimdi de Barlas tam karşısında dikilmiş annesinin gözlerinin içine bakıyordu. Özlemişti onu. Bu pamuk kalpli kadın ona annesinin vermediği sevgiyi vermişti ve karşılığını da hak ediyordu. Çoğu, doğurduğuna annelik yapamazken, o doğurmadığına da annelik yapmıştı. Kocaman adımlarla ulaştı annesine ve kucakladı onu Barlas. Hiç kimseye değil, önce annesine sarıldı. Her hangi bir kan bağı olmamasına rağmen, kocasının başka bir kadından çocuğu olmasına rağmen en çok o sevmişti Barlas'ı. Saygıyı, sevgiyi nasıl haketmezdi ki bu kadın?
Büyük malikanenin girişinde onu karşılamıştı babası, annesi, kardeşleri ve dedesi.
"Hoş geldin oğlum."
"Hoş bulduk Feyza anne." dedi Barlas. Ayrıldılar. Babasına sarıldı ayını içtenlik ve sevgiyle.
"Hoş geldin aslanım."
"Hoş bulduk baba."
Sırayla dedesi, Eser ve Esin ile de sarılmış, aynı seremoni yaşanmıştı. Sıra Asır'a geldiğinde ise hep olduğu gibi aksi aksi baktı abisine genç çocuk. Hiç anlaşamasalar da en çok onlar severdi birbirlerini.
"Neden geldin ki? Gidip askerliğine devam etsene sen."
"Genel Kurmay başkanı cağırdı onun için geldim. Seni özlediğimden değil yani!"
Burun kıvırdı Asır abisine. Kendisi özlemişti, o neden özlememişti ki? Abisiydi sonuçta, beraber büyümüşlerdi. Tamam pek anlaşamazlardı ama yine de sevmediği anlamına gelmezdi bu. Kişiliği buydu Asır'ın. Kimse ile can ciğer olmazdı kolay kolay.
"İçeri geçelim hadi."
Yıllarca kendisine emek vermişti bu insanlar. Bütün aksiliklerine bütün huysuzluklarına rağmen pes etmemiş, diğer anne ve babasının yaptıklarını unutturmuşlardı. Bu yüzdendir minnet borcunu asla ödeyemezdi Barlas onlara.
İçeri girdiklerinde babaannesi Fusün salondaki büyük oturma gurubuna kurulmuş, türk kahvesi içiyordu. Hep yaptığı gibi Barlas'ı görmezden gelmeyi tercih etmişti. Zor güler yaşatmıştı torununa ama şikayetçi değil gibiydi.
Barlas'la ailesi de geçtiler ve oturdular. Barlas annesinin yanına oturmuştu. Feyza öyle bir sevdirmişti ki kendisini ona, öz annesinden öndeydi onun için. Asır ve Eser yanyana ikili koltukta otururken, babası ve dedesi de babaannesinin yanına oturmuştu. Esin de hemen abisinin yanına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFESİM OLDUN
General Fiction"Bakma bana komutan. Kirliyim ben. Görmesin kirli bedenimi senin güzel gözlerin.." "Sen dünyadaki en temiz insansın Nefes. Sen benim gördüğüm en mükemmel yaratıksın. Dünyanın sekizinci harikasısın sen." diye fısıldadı genç kızın kulaklarına. Hem on...