Bölüm 46:

6.1K 429 209
                                    

"Bizi neden kaybedeceksin anne?"

Verecek bir cevap bulamadan oğluna bakan kadın, başını medet umarcasına kocasına çevirdi. Ne diyecekti, nasıl diyecekti bilmiyordu; ancak verebileceği hiçbir cevabı yoktu. Feyza'nın kimseye hiçbir şekilde yanlışı olmazdı. İyilik dolu bir kalbi vardı. Öte yandan, yanlış bulduğu, farklı düşündüğü konularda düşüncesini insanları kırmadan dile getirirdi. Hal böyle olunca, afallaması kaçınılmaz olmuştu. 

Necati bey de aynı şekilde verecek bir cevap bulamamıştı. Öğrenmemesi için uğraştığı şeyi, neredeyse bizzat kendi ağızlarından duyacak olması da ne ironiydi ama. Konuyu geçiştirmeye kalksa ya da tatmin edici bir cevap veremese kurcalayacağını bildiği oğlunun ikna olması için uygun kelimeleri aramaya girişti.

Öte yandan Barlas merakla bakıyordu. Hiçbir şekilde yanlış yapamayacağını düşündüğü annesi, mükkemel olarak gördüğü kadın ne yapmış olabilirdi ki? Hayatta ki idolü her zaman anne ve babası olmuştu. Nefes'e karşı tutumu yüzünden araları bozuk olsa da, babası babasıydı.  Güçlü kahramanıydı. Dürüst bir insan, düşüncelerini tartışma şekli, ahlaklı ve sevgi dolu bir adam oluşunun yanı sıra çalışkanlığı ve düşünce yapısıyla örnek aldığı bir insandı.

"Şeey..." diye mırıldanan annesine çevirdi tekrar bakışlarını. Gözlerini kaçıran kadına hayretle baktı. Annesi asla gözlerin kaçırmazdı.

"Annem, ne oluyor Allah aşkına?" Arkasından kapıyı örttü ve yaklaştı. Karşısında durdu ve yüzünü elleri arasına aldı. "Sorun ne?"

"Şey, babanla sizin evliliğiniz hakkında konuşuyorduk da," yalan da sayılmaz, diye içinden geçirdi. "Kendisini desteklememi istedi, ben onun için öyle dedim." Yalan söylemeden bir nevi üstü kapalı konuyu anlatmıştı. Derin bir nefes verme isteğini bastırdı ve saklamak zorunda kaldıkları için kalpten onlarca kez özür diledi.

Bıkkın bir nefes verdi Barlas, annesinin alnına bir öpücük kondurdu ve kolunu omzuna atarak kanatları altına aldı. Daha sonra koyu buğday rengi saçlarına da bir öpücük kondurmuştu ve bakışlarını babasına çevirmişti.  İstemese de gözlerine kadar yansıyan kırgınlığı eşliğinde konuştu.

"Neden böyle yapıyorsun baba? Babasının günahlarını neden Nefes'e ödetiyorsun? Ben de acı çekiyorum onun yanında, yapma lütfen. "

"Üzgünüm." diyen babasına hayretle baktı. "Ben sadece sizi korumaya çalışıyorum o adamdan. Leonardo çok tehlikeli bir adam. Size ve Nefes'e bir zarar vermesini istemiyorum. Bu yüzden bütün olumsuz tepkilerim. Haklısınız ikinizde. Artık size karışmayacağım.  Eşşek kadar adam oldun. Kendi karalarını kendin ver."

Daha fazla karşı gelirse oğlunu kaybedeceğini bilen Necati, artık  yöntem değiştirmeye karar vermişti. Nefes'i de sevdiği, oğluyla olan münasebeti dışında herhangi bir rahatsızlığı olmadığı gerçeğini de göz ardı edemedi. Oğlunu, gelini Leonardo'dan korumak ona düşüyordu. Elbette Barlas vücut yapısı ve zeka yapısı olarak güçlü bir insandı ama Leonardo insan değildi. Cani bir mahlukattı. Yapılan bir yanlış yüzünden, Nefes'e acımadan, Sadi'nin önüne atan kişiden başka ne beklenirdi ki?

Aldığı cevapla gözleri parladı Barlas'ın. Yüzünde güller açmıştı . Babasını ikna ettiğini düşündüğü annesine minnetle baktı. Feyza da ona gülümsemişti. 

"Ben... teşekkür ederim baba. Bir yanımın buruk olmasına izin vermediğin için teşekkür ederim." diyen genç adam mutlulukla gülümsedi. Karşılığı gecikmemişti. Hala içinde bir kırgınlığı olsa da kahramanım dediği, gözünde ayrı bir yeri olan adama karşı daha fazla sert olamıyordu.

***

Nikah günü

"Bitmedi mi daha?"

NEFESİM OLDUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin