Bölüm 8:

11.2K 656 128
                                    

01.12.2013 Pazar

Barlas'ta yanı şekilde Nefes'in yanından ayrıldıktan sonra iki gündür sırıtarak geziyordu. Kız hakkındaki bütün kötü düşüncelerini unutmuş, sürekli onun ne kadar mükemmel bir varlık olduğunu düşünüyordu. Allah onu muhtemelen özene bezene yaratmıştı. Hikmetinden, gücüden sual olunmazdı ama böyle insan üstü bir varlığı üstün körü bir şekilde yapmış olmasa gerekti. Bir kere mavi gözleri favorisiydi. Ama o dolgun dudakların çevrelediği minik ağzı ve hep dik duran minik burnu da onlarla yarışır durumdaydı.

Kanepeye uzanmış, bacak bakcak üzerine atmış, sağ elini başının altına almış ve sol elinde kumanda ile ekranı kapalı olan televizyonu izliyordu. Üstelil bunun farkında da değildi. Yüzü sanki ekranda keyif verici bir program varmış gibiydi. Karşıdan bakan öyle anlardı. Bilse içinden gecenleri...

Telofonundaki arayan bildirim sesi olan, İstiklal Marşı melodisi odanın içini doldurdu. Hızla kalktı  yerinden ve telefonu eline aldı. Arayan Mematiydi. İyiyde gece saat 02.20 de neden aramıştı ki şimdi? Önemli bir şey olmuş olmalıydı kesinlikle. Bir endişe balonu şişti içinde. Hemen yeşil ikonu kaydırdı ve cevapladı.

"Alo."

"Alo ka.kardeşşim." sesi acı çeker gibiydi Mematinin. Boğuk ve acı tınıları yüklüydü. Barlas’ın içindeki endişe balonu daha da şişmişti. Patlamadan durdurmalıydı onu.

"Memati! Ne oldu aslanım?" diye cevapladı hemen kardeşini. Bir yandan da kalkmış ve giyinmek için odasında doğru ilerliyordu.

"15 kişiydi şerefsizler Barlas. Baş edemedim hepsiyle.." sonlara doğru kısılmıştı sesi Memati'nin. Konuştukca daha çok acı çektiği belliydi. Bu yüzden kısa kesmeye biran önce ona ulaşmaya çalışıyordu Barlas.

"Neredesin?"

"Bilmiyorum."

"Tamam." Durdu ve düşündü bir saniye. Hızla bir plan kurdu kafasında. "Yaralı mısın, çok mu, ağır yaran."

Hızla cevapladı onu Memati. Ama sesinden belliydi canının yandığı. "İkisini de evet."

Derin bir nefes aldı Barlas. Rahatlamış bir nefes değildi. Sıkıntıyla alınmış, insanın çektiği nefesle ciğerlerine cam kırıkları dolduran bir nefesti. Bir yandan üzerini giyinirken düşünüyor, plan kuruyor, nasıl ulaşabilirim diye çözüm yolları arıyordu. Sonra aklına gelenleri uygulamak için Memati'ye döndü.

"Şimdi telefonunun açık olduğundan emin ol Memati. Hatta yapabilirsen 112'yi ara. Ben şimdi Yavuz'u arayacağım ve telefon sinyalini bulduracağım. Şimdi yola çıkıyorum. En kısa zamanda yanına olacağım kardeşim."

112'yi ararsa onlar da telefon  sinyalinden konumunu bilebilirdi. Böylece vakit kaybetmemiş olurlardı. Böyle anlarda bir saniyenin dahi önemini kavrayacak çok tecrübesi olmuştu.

"Tamam"

Hızla kapatmıştı telefonunu Barlas. Bir yandan koşar adım evden çıkarken, öbür yadan da Yavuz'u arıyordu.

Askeriyede görevli bir askerdi Yavuz. Hapr okulundan Elektironik ve Haberleşme mevzunu olarak çıkmıştı. Telefon sinyal takiplerini de o izletiyordu.

Hızlı ve temkinli bir şekilde arabasında ilerliyordu Barlas. Sonuçta Memati'ye yetişeyim derken trafik kurallarını ihmal edip başka bir canın, yada canların son bulmasına sebep olamazdı. İyi bir asker olmanın dışında da iyi bir vatandaş da olmalıydı. İnsanların canını yakarak, kötü bir insan olarak iyi bir asker olunmazdı. Bir asker oğlu olarak da Barlas'ın en dikkat ettiği, en bilincinde olduğu şeydi bu. Çünkü babası öyle yetiştirmişti onu. İdolü olarak gördüğü babasının, zamanla, bir kopyası olmuştu Barlas. Sadece huy bakınmından değil üstelik. Görüntü olarak da babasının gençliğinin klonlanmış haliydi adeta.

NEFESİM OLDUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin