Selamlar👋🏻
Arada aklıma geldikçe yazdığım sahneleri özel bölüm haline getirdim. Umarım beğenirsiniz. Seviliyorsunuz.
Keyifli okumalar.
“Nefeeees. Kıldın mı sen sabah namazını?”
“Kılmadıııım.” Gardrobun kapakları arasından başını uzattı. Yüzünde dehşet ifadesi hakimdi.
“Neden? Regl misin?”
"Ay hayır Barlas. Müvekkilimle buluşmaya gideceğim. Bir dur Allah aşkına hazırlanmaya çalışıyorum.”
Durdu ve yapılması gerekenlerin üzerinden geçmek için başını kaldırdı; kocasıyla göz göze gelmiş, öncesinde çıplak üst bedenini iştahla süzmüştü. "Hem dinde zorlama yok sonuçta.”
Kamuflajının üst parçasını bedenine geçiren adam kaşları çatılarak baktı.
"Hangi ayette yazıyor o? Hayır ben senelerin Kuran okuyucusuyum hiç görmedim de!” Beline kemerini takmaya başladı. Silahını takmak için bir kılıf iliştirmişti.
"Ne bileyim öyle derler ya hep.”
“Dinde zorlama olmaması, bir dinsizin, Hristiyan, Yahudi vesayire dine geçmek isteği için geçerli. Müslüman olmak zorunda değilsin. Müslümansan İslamın şartlarına uymak zorundasın. Uymuyorsan da karşılığında verilecek cezalara razısın demektir.”
Kocasına yaklaştı. Başını elleri arasına aldı. Adamın 1.90 boyuna yetişmek için üst bedenini bir hayli asılmıştı. Yeni tıraş olunmuş sert derisini hissettiğinde içinin mutlulukla dolduğunu hissetti.
“Bir sakin ol koca adam. Anladım. Dellenme hemen.”
Ters bakışlar atsa da kızamıyordu. Bu kadın, üç evladının anası bu muhteşem kadın her nefesinde kalbini tekletiyor, aşk sarhoşu ediyor, yüzüne bir tebessümü nakşediyordu.
"Tamam. Sakinim zaten. Ama din konusunda hassasım. Biliyorsun.”
Taktirle baktı Nefes kocasına. Kendisi her türlü dini şeriata uymasına rağmen, Nefes'e hiçbir zaman baskı kurmamıştı. Uyarmıştı elbette. Tatlı tatlı anlatmıştı. Nefes yapmak isterse yapacaktı ve Barlas da karısını keyifle izleyecekti. Güzel seven, dinine saygısı olan bir adamdı. Yaratıcıya saygısı olmayanın insanlara saygısı olmayacağını düşünerek bu mottoda yaşardı.
"Biliyorum bebeğim. Otur hadi sen. Ben de senin bereni getireyim. Hem bu kadar da sinirlenmek iyi değil. Her koyun kendi bacağından asılır. Takma sen beni.”
Gitmek üzere olan kadını bileğinden nazikçe kavradı, kendisine çekti. Kucağına oturan kadına sevecen bir bakış attı.
"Her koyun kendi bacağından asılmıyor malesef sevdiğim. Kocan olarak ben senden sorumluyum.”
“Tamam daha önce konuşmuştuk bunu. Ben bir anlık söyledim öyle. Bugün Cuma da değil ama senin imanın kabardı.”
"Aşk olsun.” Muzur ifadeyle gülmeye başladı adam. "Benim imanım hep kabarık. Alındım.” Başını çevirdiğinde, kadın, kısa kesim saçlarını okşayarak başını göğsüne yasladı.
“Özür dilerim sevgilim.”
Cevap veremedi. Şifonyerin üzerinde titreyerek çalan telefonu mani oldu. Bakışlarını çevirdiğinde Yusuf'un ismini görmek meraklandırdı. Daha güneş doğmadan neden arıyordu bu adam? Telefonu aldı. O açarken Nefes hazırlıklarını tamamlamak için salona gitmişti.
“Eee bir hayırlı olsununu alırım kardeşim." İyi bir şey beklemenin verdiği bir tebessüm oluşmuştu yüzünde.
“Ne oldu ki?” Yusuf'un şen kahkahası yaşandı telefonda.
"Üçüncü kız geliyo." Tebessümü acı ile soldu. 3. Kız geliyordu demek.
"Hayırlı olsun kardeşim."
"Sağ ol kardeşim. Nasıl mutluyum görsen. Kız babası olmak nasıl güzel bir şey. Çarp onu üçle şimdi. Aynı o hissi yaşıyorum." Küfür etmemek için ağzını sımsıkı yumdu "Ah! Sen bilemezsin sahi! Senin 3 tane oğlun vardı değil mi?"
Yusuf'un yüzünde piç bir sırıtma olduğuna emindi. Yanında olmasını ve o piç sırıtışa şöyle güzel bir yumruk çakmayı çok isterdi.
“Eee senin OĞLANlar ne yapıyor? Üçü de iyi mi, OĞLANların?”
"Siktir git Yusuf! Bak adamı günaha sokma. Ne olmuş yani benim üç oğlum varsa. Niye ezikliyorsun beni?”
Daha fazla uzatmamaya karar veren Yusuf kapatmadan önce son jübilesini yaptı ve kapattı.
"Team kardeşim team. Ben gideyim de biraz KIZLARIMla ilgileniyim. Bir gün sen de Nefes ve OĞLANlarla birlikte oturmaya gelin.”
"Götüne kayayım Yusuf senin,” diye başlayan küfürlerin ağırlığını duymadan kapattı. Çok basmıştı damarına ve herkesin malumuydu Barlas'ın kız çocuk isteği ve hayali. Ve fakat üçüzler olduktan sonra da Nefes bir daha çocuk fikrine yanaşmamış konuyu dahi açtırmamıştı.
Düşük yüzü ile homurdanarak kalktı ve salondaki karısının yanına gitti. Nefes oraya dağıttığı evrakları toplamak için odadan çıkmıştı. Ağlamaklı ifadesiyle döşemesi kuş tüyüne oturmuş gibi hissettiren koltuğa çöktü. Kocasının ağlamaklı yüzünü gören Nefes korkuyla sokuldu. Elindeki dava dosyalarını sehpaya bırakmıştı.
Yanına oturdu. Kanepenin sırtına bir kolunu yasladı ve yönünü kocasına döndü. Hüzünlü yüzünü okşarken sordu;
"Neyin var sevdiğim”
"Çocuk yapalım mı?”
Gülsem mi ağlasam mı dercesine bakan Nefes, bir süre kaldı.
"Sevgilim konuşmuştuk bunu. Çocuklar zaten yeterince yoruyorlar."
"Ama Yusuf'un üçüncü kız doğuyo. Bizim daha bir tane bile yok! Bu saatten sonra üç kız bana hayal ama bari bir şeref golü atsaydık."
Hande'nin doğurması bilgisinden sonrasını dinlemeyen Nefes müthiş bir dehşetle dikildi.
"Hande doğruyor mu?! Ve sen bunu bana böyle söylüyorsun?!"
İnanmazca bakan karısına bakmadan söylendi.
"Nolmuş doğuruyorsa? Kadının dördüncü çocuk, üçüncü kız. Pırt pırr doğruyo hiç kendini kasmadan. Biz de sana ikinci için yalvaralım."
Başını tasvip etmezce sallayan Nefes telefonunu almak için koşarak yatak odasına gitti. Hande nasıldı merak ediyordu. Yusuf'u arayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFESİM OLDUN
Fiksi Umum"Bakma bana komutan. Kirliyim ben. Görmesin kirli bedenimi senin güzel gözlerin.." "Sen dünyadaki en temiz insansın Nefes. Sen benim gördüğüm en mükemmel yaratıksın. Dünyanın sekizinci harikasısın sen." diye fısıldadı genç kızın kulaklarına. Hem on...