04.12.2013 Çarşamba
Mutluluk... Sekiz harfli bir kelime. Yüklendiği anlamı en güzel kelimelerden biri... En muhtaç olduğumuz şey. Varlığı için savaş verdiğimiz, sürekli peşinden koştuğumuz sevgili...
Daha önce de bahsetmiştim, dünya adaletsiz. Bir Noel baba misali bindiği kızakla dağıtıyor mutluluğu insanlara. Kimine büyük paketler düşüyor, kimisine küçük. İçindekiler de önemli tabii. Kimimiz küçücük bir pırlantayla mutlu oluyor, kimimiz kocaman bir oyuncak ayıyla... Ne ironi ama değil mi?
Üç gün... Nefes, Zeynep’ten tam üç gündür aynı şeyleri dinliyordu. Arkadaşı hiç pes etmeden hülyalı bakışlarla kocaman kocaman sırıtarak aynı şeyleri anlatıyordu. Tamam ilkinde Nefes de heyecanla dinlemişti ama beşinci seferden sonra bıkmıştı artık. Her saniyesini ezberlemişti.
"Zeynep!" Yolun ortasında durup isyanını dile getirmişti Nefes. Okuldan dönüyorlardı. Sesinin biraz yüksek çıkması insanların dönüp kendisini ayıplarcasına bakmasına sebep olmuştu. Ama bu onun umurunda değildi tabii ki. İnsanların ne dediğini umursamazdı ki O.
"Efendim aşkilitoşkom." dedi Zeynep gayet masum bir yüzle. Gözlerini de karıştırıp tatlı tatlı bakmayı da ihmal etmemişti.
Nasıl kızacaktı şimdi bu kıza?
Aynı zamanda da Nefes yüzünü buruşturmuştu.
"Birincisi o kelimeyi kullanma bana."
Tamam dercesine emrinde olduğu bir komutana onay veren bir asker edasıyla salladı başını Zeynep ve "Emredesiniz komutanım!" demeyi de ihmal etmedi.
"İkincisi de... Sıkıldım!" Gözlerini devirerek bitirmişti sözlerini Nefes.
"Neyden?" diye atladı hemen Zeynep. "Arkadaşın ilk defa âşık oldu ve bunu anlatıyor. Sen de sıkıldın öyle mi?"
O kadar masum bakıyordu ki, üzülmeden edemedi kızdığı için. Ama haklıydı O. Zeynep aşık felan değildi. Ayrıca da çocuk ukala dümbeleğinin tekiydi. Ayrıca kendilerindende 10 yaş büyüktü. Ayrıca Zeynep'e göre de fazla açık görüşlüydü. Ayrıca niyeti belliydi yani.
"Zeynep." diye uyarır bir tonla başladı Nefes. Sonra etraftaki insanları kolaçan edince burasının uygun olmadığına karar verdi bu konuşma için. "Bize gidelim. Orada konuşalım."
"Ay bugün olmaz. Üzerimi değişeyim Fırat'la buluşacağım." Yine aynı hülyalı bakış sarmıştı Zeynep'in suratını. Hala adamın ne kadar yakışıklı olduğunu düşünüyordu. Böyle bir adamla sevgili olmak her kızın hayali olmalıydı. Yaş da sorun değildi. 20 yaş, yaş farkı olan tanıdıkları vardı Zeynep'in.
"Beni sattın yani üç günlük adama öyle mi?"
"Saçmalama kızım ya. İlk defa buluşacağız."
"Esas sen saçmalama Zeynep! Baban, abilerin duysa ne olur bilmiyor musun? Çocuk musun, kızım sen?"
Bu defa göz deviren Zeynep'ti. Ne yani salak mıydı, O? Bunları bilmiyor muydu? Tabi ki de çocuk değildi. Aşıktı sadece ve sevdiğiyle vakit geçirmek istiyordu. Özlemişti bile çoktan.
"Her neyse. Ben gidiyorum." dedi ve ayrıldı oradan Zeynep. Bir an önce gidip hazırlanmalı, Fırat'ın yanına yakışır bir şekilde güzel olmalıydı. Belki Nefes'e yaptığı yanlıştı ama o da biraz anlayış göstermeliydi. Fırat kötü biri değildi ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFESİM OLDUN
Ficción General"Bakma bana komutan. Kirliyim ben. Görmesin kirli bedenimi senin güzel gözlerin.." "Sen dünyadaki en temiz insansın Nefes. Sen benim gördüğüm en mükemmel yaratıksın. Dünyanın sekizinci harikasısın sen." diye fısıldadı genç kızın kulaklarına. Hem on...