Bölüm 2:

18K 957 319
                                    

20.09.2013 Cuma

Bir çift kara gözle karşılaştı maviler. Görünmez bir bağ oluştu. İlmek ilmek ördü aşk ağlarını. Onlar önce sınanacak sonra mutlu olacaktı. Sevdaları o kadar yüce olacaktı ki...

Adamın içi titredi. Gözleri mavilerin arasına sızmış beyaz çatlaklar olan parlak bir ayna gibi kendisini yansıtmışlardı ve ilk defa böyle güzel görmüştü. Bir ömür gök yüzündeki yıldızlar gibi gözlerinde asılı kalabilirdi. Bir insan başka bir insanı sadece mavilerine hapsolarak sever miydi? O sevmişti...

Soluksuz kaldı Nefes. Oysaki nefesi olacaktı. O kara gözler bir kara delik gibi içine çekmişti. Soluksuzca o kara gözleri izlediğinin farkında bile değildi. O anların muazzamlığında sarhoş oldu. Ödülü bu kara gözler olacaksa bütün sınavlara razı gelirdi. Belki de bilmeden kaderine boyun eğdi.

Genç adam kızın rengi değişmeye başlayan yüzünü görünce endişe damarlarına sızdı. Ne oluyordu? Neden bembeyaz olmuştu? Hareketsizce durması normal miydi? O nefes almıyor muydu?

Gerçekten de solunum yapmıyordu!

"Hey! Hey iyi misin? Nefes al! Kendine gel! Nefes al!"

Bir yandan genç kızı sarsıyor bir yandan da duyup nefes alması için sesleniyordu. Tek uğraşanın kendisi olması ve etraftakilerin film izler gibi bakması sinirini bozasa da aldırış etmedi. Genç kız nefes almalıydı.

Öte yanda genç kız soluk almayı unutmuştu. İlk defa yaşadığı bu yakınlık aklını almıştı. Bir erkekle bu kadar yakın olmak nasıl bir şey bilmezdi. Hiç olmamıştı ki. Biran bir çift kara gözle bu kadar yakın olmak kalbini tekletmişti. Bu alışık olmadığı yakınlık afallamasına sebep olmuştu ya neyse.

Genç adam daha da sarsmaya devam etti. Onu kurtarmak için elindeki adamı kaçırmıştı ama şimdi kadın yine ölmek üzereydi. Delirse yeriydi. Elinde kalan koca bir sıfırdı. Oysaki görevi gereği o adamı yakalamalıydı. Şimdi bu genç kadın yoluna taş koymuştu, iyi mi? Bir de durduk yere komutanından azar yiyecekti.

Bakışlarında kaybolduğu sonunda kendine geldi. Nefes almayı aklına getirebildi ve adamın kendini sarsmaları sırasında ciğerlerine derin bir hava çekti. Etrafını izledi. Şu an yeniden doğmuş gibiydi. Masum, saf..

Onun bu hali komutanın yüreğini dağladı. Nasıl da masumdu? Hiç günahsız, sabi, dünyanın kötülüklerinden uzaktı.

Bir şey demeliydi galiba? Öyleydi değil mi? Neydi? Komutan önce soruyu hatırladı. Sonra sesini buldu.

"İyi misin küçük kız?"

Komutana göre küçüktü. Belliydi. Uzun boylu olmasına rağmen 18-20 yaşında ya var ya yoktu. Şevkatle gülümsedi. Biran kendisini küçük kızın abisi gibi hissetti.

"İyiyim. Sağolun."

Gülümsemeler karşılıklı oldu. Bu yakışıklı adam kendisinden büyüktü. Acaba kaç yaşındaydı? Tahminince 25 felan vardı. Beyhunde bir çabayla abi gibi görmek istedi.

Onlar gülümseyerek birbirine bakarken arkalarından bir erkek sesi daha geldi.

"Yakalayamadım Doruk."

Genç adam tiksintiyle yüzünü buruşturdu. Hiç sevmezdi ismini ama bu onun görevlerde kullandığı adıydı. Söz konusu vatan olunca boynu kıldan inceydi. Her şeyi kabul eder, her şeyi yapardı. Ölmek ve öldürmek en başta geliyordu.

"Tamam Memati."

"Ne oldu? Kim bu küçük?"

Nefes gözlerini devirdi. Gerçekten o kadar küçük mü duruyordu? 17 yaşındaydı. Çocuk değildi ki! İkisi de küçük demiş, öyle görmüşlerdi.

NEFESİM OLDUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin