01.01.2014 Çarşamba
《Günaydın》
《Günaydın》
Güne, sevdiğinden gelen bir günaydın mesajıyla başlamak, dünyanın en güzel olayı galiba. Bu kuru bir günaydın demek değildi, uyandığımda ilk aklıma sen geldin demekti. İnsanın sevdiğine yaptığı en küçük jestti belki ama yüzde bir tebessüm, hatta yeni bir ilişkiyse, kocaman bir sırıtma bırakıyordu. Sabahın ilk ışıklarına kadar mesajlaşmak, ya da sabahın ilk ışıklarıyla mesajlaşmak; sevgi belirtisiydi, senin için uykusuz kalırım demekti.
Nefes'te öyleydi bugün. Yine. Son 5 gündür yaptığı gibi telefonuna gelen 'günaydın' mesajıyla sırıtmaya başladı. Anında cevaplamıştı. Bir kolunu yastığın üzerine diğerini de karnına bırakmış sırıtarak tavanı izliyordu. Hayatında hiç olmadığı kadar mutluydu.
《Okula mı, gideceksin?》
《1 ocak resmi tatil?》
Onunla uğraşmak hoşuna gidiyordu. Onun bir konu açmak için attığı saçma mesajlarda hoşuna gidiyordu. Ondan gelen her şey hoşuna gidiyordu galiba. İlgilenilmek güzel şeydi.
《Özledim...》
Gülmeye başlayınca Hayat'ı uyandırmamak için hızla odasındaki banyoya koştu. Aynanın karşısına geçti ve parlayan mavilerine baktı. Elini yüzünü yıkadı ve duş almak için soyundu. Sıcak su aktıkça bedeni gevşiyordu ve daha çok mayışıyordu.
Aklından çıkmayan dört gün öncesi, bir pencere açtı akıl ekranında yine. Ah neler olmuştu öyle. Başta Barlas'ın çocuğu var sanmış, daha sonra da yeğeni olduğunu öğrenmişti. Ne yapardı bilmiyordu doğrusu, bir çocuğu olsa. Gerçi ona neydi de! Sonuçta çocuk bir yaşından büyüktü ve Barlas şuan evli olmadığı sürece sorun teşkil etmiyordu Nefes için. O kadar çok düşünmüştü ki bunu dört gündür, aksine mutlu bile olmuştu. Barlas'ın kopyası bir erkek çocuk.
Başkasının doğurmuş olması fikri canını sıkıyordu. Kıskançlık mıydı? Bilmiyordu genç kız ama Barlas'ın başka birine dokunmuş olma düşüncesi, hatta daha ileri gidip çocuk yapmış olma düşüncesi boğazına bir el sarılmasına, nefessiz kalmasına sebep oluyordu. Can yakıcıydı. Genç kızın anladığı bir şey vardıysa; Nefes, Barlas'a karşı boş değildi.
İşi bitince kapattı suyu ve şile bezinden olan bornozunu giyip başına da takımı olan havluyu sardı. Saçlarının nemini almak için küçük küçük oynatmaya başladı havluyu ve düşünmeye başladı tekrar.
"Ben evli değilim, hiç evlenmedim. Ama evlenmek istiyorum, sevdiğim kadın da isterse?"
Kalbine bir bomba gibi düşmüştü Barlas'ın sözleri. İçini bir korku kaplamış, yüreğine kayalıklar oturmuştu. İçi yanmıştı sözün özü. Başta kendi üzerine alınmamıştı. Zaten Barlas büyüktü. Yaşı daha uygun, daha olgun, daha kadınsı; kadınlardan hoşlanıyor olmalı, diye düşündü. Nefes daha küçüktü. Bir albenisi yoktu ki. Tamam güzeldi, haddinden fazla güzeldi ama... ama bir erkeğin hoşuna gidecek şeyler yoktu onda. İşve, cilve, cazibe, şehvet, seksapalite yoktu. Düz, odun gibi bir şeydi. Velhasıl kelam başkası olduğunu düşünmüş, hatta "Oturdun da bana burada aşk hayatını mı, anlatıyorsun? İşim gücüm var benim bir git başımdan," diye çemkirmemek için zor tutmuştu kendisini.
Eve geldiğinde her şeyi harfi harfine Zeynep'e anlatmış, Zeynep 'te onun bu saf aşık hallerine epey bir gülmüştü. "Adamın sana nasıl baktığını görmedin mi, salak?" diye de sataşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFESİM OLDUN
Ficțiune generală"Bakma bana komutan. Kirliyim ben. Görmesin kirli bedenimi senin güzel gözlerin.." "Sen dünyadaki en temiz insansın Nefes. Sen benim gördüğüm en mükemmel yaratıksın. Dünyanın sekizinci harikasısın sen." diye fısıldadı genç kızın kulaklarına. Hem on...