"Bölüm bildirimi almıyorum." Diye birçok mesaj alıyorum arkadaşlar. Bunu çözmenin tek yolu beni buradan takip etmeniz. Belki biliyorsunuzdur, bilemem.😀
Böylelikle paylaştığım mesaj ve bildirimler anında bildirim kutunuza düşer.Vee ekteki videoyu lütfen dinleyin ve bana bölüm için çok kızmayın.
Öyleyse şimdiden...
İYİ OKUMALAR
Haklıydı adam, daha çok küçüktü. Önünde uzun bir ömür, uzun zamanlar vardı. Evet, Mezarlıkta geçen uzun zamanları da olacaktı;
Mutlu Kadın olma yolunda heba edilen yılların hesabı da her bir surat çizgisinde sorulacaktı. Kaz ayakları bile ilk tekmeyi kendisine atacaktı. Tıpkı sarkan etlerinin ilk onu içine çekeceği gibi... O ise hep mutsuz olacaktı süregelen zamanın içinde sürünürken.Bu kadar cesaretli miydi peki? Kan kusarken bile kızılcık şerbetlerine talim olur muydu?
Sanmıyordu.
Mutluluk kelimesini bile artık anmıyordu.
Saflık kelimesinin ucu bucağından bile artık geçmiyordu.
Dudaklarından çıkmayan her bir harfin bile diyeti kendisine göz yaşı olarak ödetirken, titreyen bacaklarıyla küçücük odasında gezinmeye başlamıştı. Yapacaklarını düşünüyordu, yapmamak için. Mutlu Kadın olmamak için... Hala yürümeye devam ederken şimdi bütün bedeni zangır zangır titriyordu. Gözüne ilişen kapıyı gördüğünde hareketini keserek oraya ilerlediğinde kapıyı da kilitlemişti. Gözlerini şöyle bir odasında gezdirdiğinde derince nefes almıştı.
Duvara dayalı yatağı ve beyaz örtüsünün üzerinde bulunan pembe elbisesi...
Karşısında kıyafet dolabı, duvarda kendi yaptığı resimler vardı. Küçük ders çalışma masasını ve aynasını söylemeden geçemeyecekti ki odası dolu bilinsin. Çocukça da olabilirdi tabi bu. Dudaklarında küçük bir tebessüm oluşurken aynasının olduğu yere gittiğinde o herkesin bahsettiği masumluğu görmek için dikkatlice bakmaya başlamıştı. Gözleri normal yeşildi ve ayriyetten hiçbir artı özelliği yoktu. Gülmekle ağlamak arasında kalma gibi durumu da yoktu çünkü zaten ağlıyordu. Elleri daha fazla titremeye başladığında gözlerini ayna vasıtasıyla suratında gezdirmeye başlamıştı. Bu surat Ölü'sü için gerekliydi ve bu saatten sonra ona makyaj yapmak yasaktı çünkü Akbaba'nın kadınları bile Akbaba'ya ait olan şeylere kimyasal boyalar sürerek zarar veremezdi. Zarar veremezdi, zarar veremezdi!
Zarar... Zarar... Zarar...
Kulaklarında yankılan bu kelime kalp atışlarını da hızlandırdığında bu sefer hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Şu an zararın neresine kadar giderse o kadar kârdı kendisi için. Üstelik tek bir amaç uğruna verilecekse bu zarar hiçbir şeyin önemi kalmıyordu. Mutlu Kadın olmak istemiyordu. Diriyken ölmek istemiyordu. Mezarının açılmasını, gözlerinin önünde kimliğinin toprağa gömülmesini istemiyordu.
Ölü olmak istemiyordu.
Yeni çıkan camdan su şişelerine gözü değindiğinde eline alarak derince yutkunmuştu. Hala ne yapacağını düşünürken aklına annesinin yıllar önce anlattığı bir kadının hikayesi canlanmıştı. Eğer o yaptıysa... O yaptıysa... Kendisi de yapardı. Hem ne anlatmıştı annesi, kadın sonra çok mutlu olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAMGALI KRAL
General FictionMutlu Kadınlar Mezarlığı acı hayatları, garip hikayeleri, Akbaba'yı ve ondan sonra olanları takdirle sunar. Ondan sonra olanlar mı? Palavra! *Bu kitapta geçen tüm karakterler hayal ürünü olup, gerçekle hiçbir bağlantısı yoktur.