BÖLÜM 08

4.1K 437 127
                                    

Bildirim hala ve hala gelmiyorsa tek çare buradan takip etmeniz. Mesajlarınız da gelmediğini gösteriyor.Bildirim hala gelmiyorsa tek çare buradan takip etmeniz. Mesajlarınız da gelmediğini gösteriyor.

Buradan da takip edebilirsiniz💕

İYİ OKUMALAR

Geçmişin azabı bir feveran gibi dalga dalga çökmüştü adam ile kızın üzerine. Son bulan cümlelerle bile derince nefes almaktan vazgeçmemişti adam... Çökmüş omuzlarıyla öylece duruyor, karşı duvara dalmaktan başka bir şey yapmıyordu.
Bu durum Pınar'ın dikkatini çektiğinde, Akbaba'nın sağ omzunu dürterek kendisine bakmasını sağlamıştı. Daha sonra "Neyin var?" Anlamında kafasını salladığında adam boş gözlerini kıza çevirmişti.

"Kaybettik küçük kız... İyi olanları, iyi şeyleri... Kazandıklarımız bile kaybettiklerimiz oldu." Pınar'ın gözleri duyduklarından dolayı dolmadan edememişti. Akbaba haklıydı; çok şey kaybetmişlerdi. Kaybettiklerini düşünen kız bu sefer hıçkırarak ağlamaya başladığında, Akbaba kızı bağrına basmıştı. Uzun süreden sonra gösterdiği ikinci şefkat gösterisiydi bu.

"Ağla Pınar... Bana güçlü hissettirdiğini sana söylemiştim. Ağla!" Ne hissederse hissetsin içindeki bencil pisliği bastıramıyordu. Pınar hala adamın göğsünde ağlarken, çığlık çığlığa bağıran bir kadın sesiyle toparlanarak uzaklaşmıştı. Akbaba'nın bu zayıf yönünü yalnızca Pınar biliyordu. Geriye kalan tüm insanlar Akbaba'nın kötü yüzüyle karşı karşıyaydılar.

"Yine hangi gereksiz Allah bilir." Diye mırıldanan adam olaya bakmaya bile hali yokken, yine de bir şey söylemek istemişti ama tam söze girecekken öksürmeye başladığında nefes almakta zorlanarak mosmor kesilmişti. Bu durumu fark eden Pınar koşarak bir su daha verdiğinde adam masada bulunan ilacını göstererek yardım istemişti. Pınar yine koşarak adama dil altı ilacını verdiğinde birkaç dakika sonrasında az da olsa rahatlayan adam derin nefes alarak kıza gözleriyle kapıyı işaret etmişti. "Bu sorunun kaynağını bul ve beni rahat bırak." Demekti. Pınar başını sallayarak odadan çıktığında gördüğü bir kadınla kaşlarını çatmıştı. Yeni gelen kadınlardan biriydi. Ah bunu da söylemeyi unutmuştu. Tuana'nın gitmesi üzerine, hak davası adı altında üç yeni kadın gelmişti Mutlu Kadınlar Mezarlığına ve oldukça mutlu gözüküyorlardı, bu kadın hariç.

Kadına soru sorar gibi baktığında onun gözlerini devirdiğini görmüştü. Demek ki kendisini burada önemli görmüyordu ve görmemekte haklıydı. Sonuçta buradaki görevi bir hiçti. Dili olmayan, insanlara boşça bakan, en ufak şeye ağlayan suratı yaralı çirkin bir kızdı. Bu nedenle onu görmezden gelerek gitmesi gerekti ama söz konusu Akbaba'ydı ve o hiç iyi değildi. Kimseye söylemiyordu ama adamın gittikçe kötüleşen hali her an diken üstünde hissettiriyordu ve bir yanı adama karşı bir sempati duyduğunu fısıldıyordu... O da kendisi gibi bu kadar kalabalıkta yalnızdı. Doğrularını yapmaya çalışıyordu. Bir yere ait olmak için yer inşa eden birisiydi adam. Bazıları onun yarısı kadar bile şanslı değildi.

Pınar her zaman cebinde bulunan küçük defterini çıkararak birkaç şeyler karalayarak, okuması için kadına uzattığında, o kaşlarını çatarak okumaya başlamıştı.

"Akbaba'yla bu şartlar altında görüşemezsiniz. Durumunuzu Küpeli'ye aktarmanız gerekti. Akbaba rahatsız edilmekten hiç hoşlanmaz." Kadın bunu kabul etmeyerek gözlerini devirdiğinde tekrar bağırmaya başlayacaktı ki arka taraftan gelen ses bunu engellemişti.

DAMGALI KRALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin