İYİ OKUMALAR
"Güneş, Lavenna, Kara, Albina, Kraliçe, Emel, Ressam ve Küpeli! Siz ne kadar bu mezarlığın kadınıysanız, bu küçük kız da benim kadınım, bana ait olacak! Onu ilgilendiren, canını sıkan her söz ve hareketin cezası geri dönüşü olmayan azap çukurunda ilelebet yanmak olacaktır!" Tüm kadınlar taş kesmiş şekilde küçük kıza bakarken yenilerin şaşkınlığının yanına eskilerin kahrı da eklenmişti. Okan denilen adam sonunda istediği şeyi tüm gözler önünde dile getirmişti. Sanki ilk sefer yetmemiş gibi de ikinci kez en önemli sözleri dile getirirken aynı zamanda Mutlu Kadınlar Mezarlığında, Küpeli'nin acı çığlığı da can bulmuştu.
"Bu küçük Fare, benim kadınım!"
Sözlerinin bitiminde ellerindeki eldiveni çıkaran Okan, parmaklarını birbirine geçirdikten sonra çıtlattığında ortaya çıkan sesle eskiler irkilerek kendine gelmişti. Küpeli ise tüm gururunu ayaklar altına almış halde kendisini adamın ayaklarına atmıştı. Ayakkabılarını öpüyor, pantolon paçalarını suratına sürüyordu. Hele feryat figan ağlaması...
"Hayır, hayır beni alın, beni kullanın! Her şeyi yaparım, ne isterseniz! Lütfen Okan Bey, lütfen. Gerekirse öldürün beni. Canıma karşılık kızımı bırakın." Okan dizlerine kapanmış kadına memnuniyetsiz bakışlarla bakarken parmaklarını bir bir düşünürmüş gibi dudaklarına vurmaya başlamıştı. Canının sıkıntısından bahsetmiyordu bile. Arkasındaki bir karga olaya müdahil olmak üzere atıldığında Okan elini kaldırarak onu durdurmuştu. Küpeli hala ayaklarının önündeydi. Okan gözlerini kaldırarak Pınar'a baktığında onun da bu manzaraya baktığını görmüştü. Pınar'ın bakışlarındaki masumluk artık ruhunu sıkıyordu. Hele ondan esirgediği şeyleri düşündükçe... Kızı kötü şeylere alıştırırsa belki yaşadığı şeyleri o kadar büyütmezdi. Saçma da olsa, gereksiz de olsa o düşünüyorsa öyle olmalıydı, olacaktı! Okan tüm Mutlu Kadınların ve Karga'ların onlara baktığını görerek gülümsemişti. Hele onu ilgilendiren tek kişinin Fare olması gibi düşüncesiyle iyice kahkaha atmaya başlamıştı. Bıçak gibi kesilen kahkahasının yerini ise Küpeli'ye verdiği emir almıştı.
"Temizle!" Eldivenin bıraktığı kötü hissi gidermek için ıslak bir şeye ihtiyaç vardı ve şu an ona en yakın ıslaklık kaynağı ayaklarına kapmış olan kadındı. Bu nedenle elini uzatarak parmaklarını gözlerinin hizasına getirmişti. Onun göz hizasında ise Pınar'ın tiksinir gibi bakan gözleri ve ifadesi vardı.
Parmaklarını Küpeli'nin ağzında hissettiğinde hiçbir şey hissetmiyordu. Kadın sanki yaşam kaynağı bulmuş gibi parmaklarını sömürürken hala gözleri Pınar'daydı. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak derken haklıydı. Öyle leş bir yere çevirecekti ki burayı, kötülükler bile aranılacaktı.
Parmaklarında hissettiği dil ve göz hizasındaki Fare'yle suratını buruşturduğunda boşta olan elini kullanarak kadının alnını ittirerek teması kesmişti."Yerini unutup yerlerde sürünmeye devam edersen hiçbir zaman ağzın boş durmaz. Kalk ve kadınları alıp genel kuralları anlat. Yarın ölüler gelecek." Küpeli haraket etmemişti. Okan'ın simsiyah gözleriyse buz kesmiş gibiydi. Hemen kalkmazsa ummadığı bir şey yapabilirdi. Titreyen elleriyle içinde çığlık atan vahşete zar zor dur derken Pınar koşar adımlarla onlara ilerlemiş, annesinin kollarından tutarak kaldırmıştı.
"A-anneceğim gel hadi." Kızın bu ses tonunu ilk defa duyuyordu. Kaşlarını kaldırarak ona baktığında adım atmışlardı ki Okan söze girme gereği duymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAMGALI KRAL
General FictionMutlu Kadınlar Mezarlığı acı hayatları, garip hikayeleri, Akbaba'yı ve ondan sonra olanları takdirle sunar. Ondan sonra olanlar mı? Palavra! *Bu kitapta geçen tüm karakterler hayal ürünü olup, gerçekle hiçbir bağlantısı yoktur.