YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 1- ŞEHVET

Bölüm 2

 İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR...

 Dünya, küçük olmasına karşılık gizemlerle doluydu. İnsanlar, bu evrenin kendilerine ait olduğunu sanmalarına rağmen pek çok yaratığın da evleriydi burası. Aynı zamanda cennet ve cehennem için bir savaş alanıydı. Bunca şeyin yaşanıp bütün bu insanlığın hiçbir şey fark etmemiş olması gerçekten de ilgi çekiciyi.

Jagan, etrafına bakınarak dolaşmaya devam etti. Dalgın bir şekilde şehirlere bakınıyordu. Çok nadir kanatlarını kullanıyordu. Onun dışında daima yürüyordu. Nereden başlaması gerektiğine emin değildi. Yedi Ölümcül Günah esirdi ve her yerde olabilirdi.

Üzerinde kot pantolonu, siyah tişörtü, spor ayakkabıları ve deri ceketi vardı. İnsan gibi görünüyordu. Ancak gözleri onu ele veriyordu. Yetişkin insanlar onu göremiyorlardı. Ancak çocuklar ve hayvanlar onu fark edebiliyorlardı.

Komik bir durumdu. Yetişkinlerin dikkate almadığı ve hatta umursamadığı bütün bu canlılar aslında en büyük tehdidin kim olduğunu görebiliyorlardı.

İnsanların arasında geziniyordu. Gerçekten ne yapması gerektiğinden emin değildi. İki gündür dünyadaydı ancak şuana kadar bir şey bulamamıştı. Buraya düşerken duyduğu sesin bir günaha ait olduğunu düşünüyordu ancak bundan emin olamıyordu. Daha önce duymamıştı çünkü.

Torin ve Konstantinova'dan bir iz aradı ancak bulamadı. Duyduğu sesin bir kadın sesi olduğuna emindi. Bu yüzden onun Konstantinova'ya ait olabileceğini düşünmüştü. Ancak ona ait hiçbir ize rastlamamıştı.

Kral Samael onların kendilerini belli ettiklerini söylemişti. Onları daha önce görmeye gerek olmadığını söylemişti. Lilith onları hissetmesi gerektiğini söylemişti. Bütün bunların ne demek olduğu konusunda en ufak bir fikri bile yoktu.

İnsanlarla dolu caddelerde hayat devam ediyordu. Kalabalık topluluklar halinde hareket ediyorlardı. Etrafında olup biten hiçbir şeyden haberleri bile yoktu.

Bu insanlar birbirlerine yalan söylüyorlardı. Öfkeleniyorlardı. Kibirle davranıyorlardı. Tembellik ediyorlardı. Birbirlerini kıskanıyorlardı. Oburlukları her şeyin üzerindeydi ve bütün dini kuralları ihlal edip zina yapıyorlardı.

Bütün bunlar insanların işlediği günahlardı. Lilith bir insan olarak bunu çok iyi biliyordu. Bu yüzden insanlığının en derinlerindeki günahlarını et ve kemikle birleştirmişti.

Onların etrafında gezinirken çok nadir birkaç tanesinin gerçekten iyilikle parladığını fark etti. Hepsi kendisine ait bir açlıkla günah işliyorlardı. Eğer günahlardan biri bu şehirlerden birinde olsaydı bu insanların hepsi o günahın gücüyle etkilenir miydi?

Torin o kadar güçlü bir günahtı ki, onun yakınında melekler bile yalan söylemek zorunda kalıyorlardı. Konstantinova'nın yakınında öfkeden delirmeyen bir insan, melek ya da herhangi bir canlı bile yoktu. Bu durumda diğer günahlarda kendilerini belli ederlerdi.

Ancak buradaki günahların hiçbiri üstün değildi. Hayır, tamamen sıradan insan algıları gibi görünüyordu. Erkek derin bir nefes aldı. İki günde dört farklı şehir gezmişti ancak günahlardan hiçbiri burada değildi.

Bir keresinde Şehvet'in bulunduğu bir şehrin tamamen günah dolu işlere bulaştığını duymuştu. Şehir, şehvete öyle bir kapılmış ki insanlar bir daha Tanrı'ya dönememişler. Sonuç olarak da melekler bu şehri tamamen yok etmek zorunda kalmışlar.