SEVGİLİLER GÜNÜNÜZÜ EN İÇTEN DİLEKLERİMLE KUTLARIM ARKADAŞLAR... SEVGİLİNİZ YOKSA DA ÜZÜLMEYİN HİÇ OLMAYACAK DEMEK DEĞİL BU...ŞİMDİLİK FANTASTİK ÇİFTLERİMİZLE YETİNELİM... İYİ OKUMALAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...
Jagan'ın yakıp yıktığı ormandı burası. Şehveti ararken hem orman perilerini hem de melekleri öldürmek zorunda kalmıştı. Efendilerinden herhangi birinin burada olduğunu düşünmemişti hiç. Gerçi çok mantıklı bir durumdu. Sadece konuşmak için gitti ormanda cennetin yarısı üzerine saldırmıştı.
Ruth, ceset ve kan dolu ormana bakarak mırladı. Arkasındaki erkeğin kollarını tuttu ve kendisine çekti. Erkeğin kollarını karnına sardı ve onun kucağına sığındı iyice. "Gücünü ormanın her yerinden hissedebiliyorum" diye mırıldandı. "Çok seksi"
Onun bu hareketleri giderek daha da fazlalaşmıştı. Onu sürekli kendisine dokunmaya zorluyor ya da kendisi dokunuyordu. Jagan'ın gergin bedeni bunun acısını çok fazla çekiyordu. Şehvet ile tuhaf bir şekilde daha da yakınlaşmış gibi hissediyordu.
Ondan korkuyordu...
"Prens Gideon burada mı?" diye sordu erkek sakince.
Kadın, başını onun göğsüne yasladı ve hemen karşısına baktı. Bir elini ileri uzattı ve ağaçların arasındaki bir noktayı gösterdi. "Gideon orada" dedi sadece kendisinin görebildiği bir yeri göstererek.
Artık kendisini tutmadığını fark etti adam. Ancak buna rağmen ellerini ondan geri çekmemişti. Jagan, yavaşça kollarını bıraktı ve bir adım geri kaçtı. Ancak Şehvet'in onun arzusunu hissettiğine şüphesi yoktu. Derin nefesler alarak kendisini sakinleştirmeye çalıştı.
Üzerindeki etkisi her geçen gün daha da artıyordu sanki. Yan gözlerle kadına baktı. Artık dikkati tamamen kardeşinin üzerindeydi. Bunu daha öncede görmüştü. Konstantinova'yı bulmak üzereyken de geri kalan her şeyi unutup sadece ona odaklanmıştı.
"Gece İblisi, toprakla savaşabilir mi?" diye sordu meraklı bir şekilde.
Toprak... Ateş, toprağa karşı zayıftı. Erkek derin bir nefes alıp verdi. Şu zamana kadar buz ve lavla karşı karşıya gelmişti. Her ikisi de ateşin zayıf olduğu elementlerdi. Başparmağını dişlerinin arasına alıp ısırdı. Karanlık ateşi yakarsa çok zayıf düşecekti.
Ruth, elini ileri uzattı. "Göster" diye fısıldadı. Güç dalgası kadından ileri uzandı. Rüzgârlardan oluşma bir kafes ortaya çıktı. Sert rüzgârların daire şeklinde hızla esmesiyle oluşmuştu kafes. Gideon'u görebiliyordu. Baygın haldeki adamın bedeni çeşitli yerlerinden rüzgârlar yüzünden kesikler oluşmuştu.
Ruth, kardeşinin halini görünce öfkeyle hırladı. "Jagan" dedi sertçe. "Gideon'u kafesinden çıkar"
Bekçiyle o mu savaşmayı düşünüyordu yani? Doğrusu gerçekten kızmış gibi görünüyordu. Jagan, derin bir nefes alıp verdi. Bu işe karışmak istemiyordu. İleri doğru atıldı ve rüzgârdan kafese doğru koştu.
Onun hareket etmesiyle birlikte altlarındaki toprak hareketlenmeye başlamıştı. İki büyük topraktan oluşma dev ortaya çıktı ve hemen karşılarında duran şehvete baktılar. Genç kadın, çok uzun zamandır savaşmamıştı. Ancak Jagan, onu beslemişti. Güçlüydü.
"Kardeşlerime zarar verenler cezasını bulacak" dedi sakince Ruth.
Genç kadın ona doğru atılan devlere karşılık kanatlarını açtı ve havaya yükseldi. Ellerini ileri uzattı. Hisleri olmayan bir yaratığı şehvetiyle etkileyemezdi. Ancak Ruth'un güçleri bu kadar değildi. İçindeki iblisi serbest bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 1- ŞEHVET
FantasyBu dünya üzerinde insanların kalplerini zehirleyen en büyük kötülükler hapsedildi. Cennet ve cehennem arasında binlerce yıldır süre gelen savaşlar nihayete erdi. En büyük tehdit olan Yedi Ölümcül Günah ise hapsedildi. Gece İblisi Jagan, efendileri t...