Bölüm 26

5.4K 488 29
                                    

YORUM SAYISININ GÜZELLİĞİNE VE BENİM GEÇ KALIŞIMA İSTİNADEN SİZLERLE HEMEN YENİ BÖLÜM PAYLAŞMAK İSTEDİM... ANCAK BELİRTMEK İSTERİM Kİ FİNALE SON ADIM KALDI... BOL KEYİFLER... İYİ OKUMALAR... YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR...

Amazon ormanlarının derinliklerindeki minik bir mağara Jagan'a istediği mahremiyeti sağlıyor gibi görünüyordu. Genç kadını omzundan indirip mağaranın derinlerine doğru ilerlemeye başladı. Ruth, hemen onun arkasından yavaşça yürüdü.

Erkek hala iblis halindeydi. Opal gibi parlak siyah boynuzları kafasının üstünde yükseliyordu. Gerçekten de değişmiş gibiydi. Güçlerini Ruth, her hücresinde hissedebiliyordu.

O meyveyi yemek istememişti. Eğer bir günah olarak o meyveyi yerse ondan daha güçlü olacağını biliyordu. Hayır, istediği bu değildi. İstediği Jagan'ı onu besleyecek ve hayatta kalacak kadar güçlü olmasıydı. Gücü onun almasını istemişti. Ruth, kendi gücünü kontrol etmekten bile acizken daha fazlasına ihtiyaç duymuyordu.

Erkek mağaranın en diplerinde durdu ve ona döndü. Gözlerindeki aç bakış neredeyse korkutucuydu. Neredeyse...

Genç kadın hemen bir kol mesafesinde durdu. Artık o kadar bitap düşmüştü ki iblis formunu daha fazla tutamamıştı. Kanatları ve boynuzları yok olmuştu. Şu ufacık yürüyüş bile onu nefes nefese bırakmaya yetmişti.

Juvia'ya karşı yenilmesine şaşmamak gerekiyordu...

Erkek onu dikkatli bir şekilde inceledi ve bir anda hareketlendi. Jagan, kadının etrafında daire çizmeye başladı. Roller değişmişti. Artık yırtıcı olan o, Ruth ise avdı.

"Zahmetlisin, kadın" diye hırladı erkek. "Seni sürekli beslemek gerek. Canlı ve güçlü tutmak gerek."

Evet, zahmetliydi. Etrafına yaydığı enerjiyle çevresindekileri sevişmeye zorlayabilirdi. Ancak bunu istememişti. Erkeğin dokunuşunun tadını aldıktan sonra başka bir şekilde beslenmeyi aklına bile getirmemişti. Neredeyse tıpkı Konstantinova gibi kendisini mühürleyecekti.

Erkek aniden arkadan ona yaklaştı ve kadına sıkıca sarılıp sırtını göğsüne bastırdı. "Seni besleyeceğim" diye hırladı kulağına. Ruth'un bedeni ufak bir titremeyle sarsıldı.

Sivri dişleri tenini sıyırıyordu. Kanatacak kadar değildi. Acıtmıyordu ama ona kendi varlığını daha kaba bir yoldan hissettiriyordu. Genç kadın, hafif bir inlemeyle başını arkaya attı ve gözlerini kapadı. Bu keyfi sonuna kadar yaşamak istiyordu.

Kalçasına baskı uygulayan sertliği hissedebiliyordu. Kendisi de çoktan ona hazırdı. Minik pipili eteği kalçalarını saklayamayacak kadar ufaktı. Altına hiçbir şey giymemişti bile. Ufak bir bikini üstü göğüslerini saklıyordu. Hassaslaşmış göğüsleri onun ellerinin altında yalvarırcasına uçlarını kaldırmıştı.

Erkek minik kumaşın altından uçlarını buldu ve parmaklarının arasında sıkıştırıp çekti. Ruth'un bedeni bununla sarsıldı ve ufak bir çığlık attı. Jagan, burnundan derin bir nefes aldı. "Güzel kokuyorsun" diye hırladı kadına.

Onu da kendisini bekletemeyecek kadar acildi ihtiyacı. Kadının eteğini kaldırdı hafifçe ve kendi sertliğini ona doğru itti. Ruth'un bütün bedeni güçle doldu. Nefes nefese genç kadın başını eğdi. Erkek karnına sıkıca sarılmıştı ve onu sabit tutuyordu.

İçindeki varlığını hissedebiliyordu. Muhteşem bir doluluk hissiydi bu. Erkek kanatlarını onun çevresini saracak şekilde eğdi. Yavaş yavaş hareket etmeye başladı. Hareketleri sert ama kısaydı. Kulağına sürekli hırlayan bir nefes alıp veriyordu. Onun da bundan ne kadar zevk aldığını anlayabiliyordu kadın.

YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 1- ŞEHVETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin