Bölüm 3

7.5K 595 16
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR...    

Dünyanın çok uzak bir köşesinde sık ağaçlarla örülü bir orman bulunuyordu. Burası insan elinin uzanamadığı bir köşeydi. Bunun gibi çok az yer bulunuyordu. Bu ormana hiçbir insan evladı giremezdi. Çünkü orman perileri burayı sıkı sıkıya koruyorlardı.

Zamanında bu dünyanın her yerinde bulunan orman perileri insanların yerleşim yerleri yapmasıyla beraber evlerinden olmuşlardı. Çoğu kaçmayı başarmıştı. Ancak insanlar için yaratılan bu canlılar onların ne kadar tehlikeli olduklarını fark etmiş ve kendilerini soyutlamışlardı.

Cennet ve cehennemin savaşına dâhil olmayan çok az ırk vardı. Periler, bazı cinler, elfler ve daha pek çok canlı bu savaştan uzak durmayı seçmişti. Elfler, her iki tarafla da bir anlaşma yaparak kendi bölgelerini bir tür tarafsız alan ilan etmeyi başarmışlardı.

Jagan, ormandan içeri adımını attığı anda izlendiğini biliyordu. Etrafında dolanan o ışık dolu uçuşup duran canlıların gayet farkındaydı. Asıl sorun da hiçbir şey yapamayacak olmasıydı. Bu zamana kadar insanların arasında gezinmesinin nedeni de buydu.

Taraf seçmemeyi tercih eden elflerin aksine pek çok ırk melekleri tercih etmişlerdi. Orman perileri de iblislere pek de sempati duyan bir ırk değildi. Genç adam derin bir nefes aldı ve ormanın derinlerine doğru ilerlemeye devam etti.

Eğer birazcık şansı varsa sorun çıkmadan istediğini alırdı. Eğer şansı yoksa bütün ormanı yakıp yıkmak zorunda kalırdı ki bu da meleklere ekstra bir müttefik kazandırırdı.

Ormanın en derin noktasına geldiğinde durdu sakince ellerini havaya kaldırdı. "Sorun çıkarmaya gelmedim" diye bağırdı. "Yardımınızı istemeye geldim"

"Orman perileri, iblislere yardım etmez"

Etrafında dolanan sesler hiç de hoşuna gitmemişti doğrusu erkek derin bir nefes aldı. Bunun kolay olmayacağını biliyordu. Erkek elini saçlarının içinden geçirdi ve başını iki yana salladı. "Sormak istediğim bir tek soru var" dedi. Sesini sakin tutuyordu. "Yardımcı olursanız size ya da ormanınıza zarar vermeden sessizce gideceğim"

Yaşlı bir adam ona doğru yürüdü. Elinde bastonu vardı. O kadar yaşlıydı ki neredeyse ölmek üzereydi. Uzun beyaz sakalı vardı. Tam da o masallardaki sevimli ve bilge adamlara benziyordu.

Adam ona doğru yaklaştı. Bir eli hemen arkasında duruyordu. "Bu orman meleklerin koruması altında" dedi sakince. "İblisler buraya dokunamaz. Bu ağaçlar karanlıkla yanmaz, orman senin ateşinle yok olmaz"

Demek müttefik olan birkaç türden biriydiler. Erkek hafifçe başını salladı. "Bir sorum var" dedi sakince. "Zarar verme niyetiyle gelmedim. Efendilerimi arıyorum"

Adam, bir süre ona baktı. "Günahlar" dedi sakince. "Yenildiler"

Bilmediği bir şey değildi. Jagan başını iki yana salladı. "Efendilerimin yerini bilmek istiyorum" dedi. "Herhangi birinin nerede olduğunu öğrenmek istiyorum"

"Günahlar, yenildi" diye cevap verdi tekrar.

Belki de bu şekilde bir yere varamayacaklardı. Jagan etrafına bakındı. Çok sessizdi. Az öncesine kadar oynaşıp duran ışık topluluğu yok olmuş görünüyordu. Genç adam sessizliğe karşı bir süre durdu. "Hey, moruk" dedi önünde duran adama. "Sadece soru sormaya gelmiştim"

YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 1- ŞEHVETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin