Bölüm 21

5.4K 474 28
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...

"Punk Hazard'a inanıyor musun?"

Jagan, kaşlarını kaldırarak arkadaşına baktı. Torin, kolay kolay konuşan biri değildi. Eğer önemli olduğunu düşünmese soru sormazdı. Ancak bahsettiği şey kulaktan dolma bilgilerle bilinen bir yerdi.

Derin bir nefes alıp verdi ve savaş alanına baktı. Önlerinde şeytanların ve meleklerin cesetlerinden bir deniz uzanıyordu. Savaş ilerledikçe yeni cepheler açılmıştı. Konstantinova artık başka bir bölgede savaşıyordu. Artık daha kritik durumdaydılar.

Genç adam dalgın bir şekilde cesetlerin arasında yürümeye devam etti. "Punk Hazard bir peri masalı" dedi sakin bir şekilde. Bir zamanlar çok güzel bir adaymış. Öyle güzelmiş ki Tanrı, insanların bu adaya girişini yasaklamış ve melekler adayı gizlemiş. Cehennemin yükselmeye başladığı dönemde Kral Samael, Punk Hazard'da bir savaşa girmiş.

Sonunda oradan geriye yarısı donmuş ve diğer yarısı alev alev yanan bir kara parçası kalmış. Eski güzelliğinden eser yokmuş ve tamamen unutulmuş.

Torin, dalgın bir şekilde başını salladı. Arkadaşının düşüncesine saygı duyuyor gibiydi. Ancak kafası bambaşka bir şeye takılı gibiydi. "Orada yaşayan bir halk olduğunu duydum" dedi dalgın bir şekilde. Kafası bir şeylere takılmış gibiydi. "Çok özel bir halk"

Jagan, bir anda durdu ve arkadaşına dönüp kaşlarını çatarak ona baktı. "Punk Hazard'a neden bu kadar ilgi duyuyorsun?" diye sordu en sonunda. "Oranın varlığı bile şüpheli"

O zaman gizemli bir gülümsemeyle Torin ona baktı. "Belki öyledir. Belki de değildir" dedi ve arkasını dönüp uzaklaştı. Genç adam kafasında soru işaretleriyle öylece onun arkasından bakakaldı.

"Oraya karşı özel bir ilgisi vardı" dedi Jagan dalgın bir şekilde. "Punk Hazard'ın gerçek olduğuna inanıyor gibiydi. Ancak gerçekten öyle bir yerin var olduğunu ya da orayı bulduğuna dair hiçbir şey söylememişti. Sadece bir hayalin peşinden koştuğunu düşündüm hep"

Gideon'un sözleri doğruysa Torin, bir dişi periyle beraber Punk Hazard denilen bu yerde hapsedilmişti. Ruth, derin bir nefes alıp verdi. Daha önce böyle bir yer hakkında hiçbir şey duymamıştı. Ancak görünen o ki gerçekten de öyle bir yer vardı.

Konstantinova ya da Jagan bu konuda söylentiler dışında bir şey bilmiyorlar gibiydiler. Jagan bir şey bilseydi, sesini duymasına rağmen gideceği ilk yer orası olurdu.

Peki, o zaman neden bu kadar ciddiydi. Gerçekten var olmayan bir yere kaçabileceğini gerçekten düşünüyorlar mıydı? Torin'in bu hissetmesi neden bu kadar ciddi bir şeydi ki? Ruth'da hissediyordu.

Genç kadın dalgın bir şekilde ellerini saçlarının içinden geçirdi ve gözlerini sonsuz gibi görünen denize baktı. Hissetmek çok tuhaf bir şeydi gerçekten. Bu durumdan hoşlanmamıştı gerçekten ancak yapabilecek bir şeyi de yoktu. Bu şeyi nasıl engelleyebileceğini bilmiyordu.

Dört kardeş bir araya gelmişti üçü hala ortada yoktu. Melekler hala peşlerindeydi. Bu işi hızlı bir şekilde bitirmeleri ve bütün kardeşleri cehennemde buluşturması gerekiyordu.

"Torin'i yakın arkadaşın olduğu için mi yoksa onun bir özelliği olduğu için mi bu kadar onu bulmak istiyorsun?"

Jagan, derin bir nefes alıp verdi. Bir ağacın gölgesinde uzanmış, bir koluyla da gözlerini kapatmıştı. Ne cevap vermesi gerektiği konusunda en ufak bir fikri bile yoktu. "Torin arkadaşımdı" dedi en sonunda sakince. "Hayatımı kurtarmıştı. Başlarda ondan hiç hoşlanmamıştım. Sürekli yalan söylemek zorunda olan küçük bir çocuk gibiydi. Yine de çok cesurdu"

YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 1- ŞEHVETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin