Koridorda ellerimi duvara sürterek yürüyor bir yandan da tuvalette yaşanan olayı düşünüyordum. O kapşonlu çocuk. Aklıma her geldiğinde kalbim o karanlık havasından olsa gerek fazla hızlı atmaya başlıyor .açıkçası bir daha görürsem diye korkuyordum. Düşünceleri kafamdan atmak istercesine kafamı sirkeledim ve saate baktım. Dersin başlamasına 15 dakika vardı. Hızlı ve büyük adımlarla koridorun sonundaki resim odasına girdim. Ders resimdi ama ben yanıma kağıt ve kalemimi almamıştım. Sınıfa girince ilk gözüme çarpan kişinin yanına gidip lazım olacak araç gereçleri alıp yerime oturdum. Herkes oturmuş bekliyordu ve ben neyi beklediğimizi hala bilmiyordum. Yanımdaki çocuğu omzundan dürterek bana bakmasını sağladım "ş-şey neyi bekliyoruz" neden kekelemiştim şimdi. "Sanırım bu gün manken çizeceğiz onun gelmesini bekliyorlar üst sınıflardan bir öğrenci" dedi umursamaz bir suratla ve cevabımı beklemeden önüne döndü. Yaklaşık bir 10 dakika sonra içeriye sanırım o çocuğun tarif ettiği üst sınıflardaki öğrenci geldi. Bu okulda 2. Senem olmuştu ama daha önce onu gördüğümü hatırlamıyorum. Vücudu baya iyiydi şimdi neden onu çizecegimizi anlıyordum. Ben onu izlemeye devam ederken gözleri gözlerimi buldu. Gene o his... sırtımdaki gözler. Gözlerini gözlerimden çekmeyince ilk pes eden ben olmuştum. Kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı atıyordu. Elimi kalbimin üzerine koyup bastırdım. Ne oluyor bana... O tarafa gene baktığımda kazağını çıkarmış karşımdaki sandalyeye doğru yürüdüğünü gördüm. Tam önü bana dönük oturdu. Herkes eline kalemi alınca titreyen elimle kalemi tutmaya çalıştım. Zorlada olsa kalemi tutunca çizmeye başladım ama bir tuhaflık vardı. O gözleri hissedebiliyordum ve o tarafa bir türlü bakamıyordum. Bakarsam sanki kalbim duracakmış gibi hissediyordum. Zar zor gözlerimi o tarafa doğru çevirdiğimde sadece vücuduna bakabildim sonra hemen resmime geri döndüm. Pek birşey çizemiyordum ama en azından buda iyi görünüyordu.
--
Yaklaşık 1 saat sonra herkes çizimini bitirmiş çıkmıştı. Sınıfta sadece ben ve o çocuk vardı. Ürksemde belli etmemeye çalışıyordum. Homurdandığını duyunca o tarafa döndüm ""kıpırdama çizemiyorum" dedim benim bile zor duyabildiğim kısık sesimle. Bir of çekip "sırtım kaşınıyor" dedi bıkkın bir sesle "dayan çok az kaldı" dedim. Bu sefer sesim biraz daha yüksek çıkmıştı. Resmi bitirince "bitti" dedim sevinçle . Gözlerini devirerek yapmacık bir gülüşle ayağa kalktı ve kazağını giyindi . Tam teşekkür edecekken arkamı döndüğümde karşılaştığım şey kapının kapanma sesi olmuştu bu sefer de ben gözlerimi devirerek eşyalarımı çantama koyup sınıftan çıktım.
--
Hava kararmıştı ve ben hala okulda bitirmeye çalıştığım heykelimle uğraşıyordum. Proje ödevimdi ve bitirmezsem zeynep hocanın o korkunç suratıyla karşılaşacaktım. Bunu istemiyorum. Gözlerim uykusuzlukten kendi kendine kapanıyor ben ise hala heykelin burnuna şekil vermeye çalışıyordum. Uykum fazla bastırınca heykeli öylece bırakıp ayağa kalktım. Tek isteğim eve gidip rahat bir uyku çekebilmekti . Heykeli yarın da halledebilirim nasıl olsa. Çantamı koluma takıp bayık gözlerle okuldan çıktım. Havanın bu kadar karardığının farkında bile değildim. Yavaş ve korkak adımlarla boş sokaklarda yürümeye başladım. Tek duyduğum ses ayak seslerim ve yavru kedi miyavlamalarıydı. Biraz yürüdükten sonra benim ayak sesim dışında bir ayak sesi duyunca bir anda duraksadım. Ben durunca arkamdan gelen seste kesilmişti. Arkamı dönmeye korkuyordum ama buna mecburum. Yavaşça arkamı döndüğümde gördüğüm şeyle gözlerim yerinden çıkacakmış gibi açılıldı. Bu...Bu tuvaletteki kapşonlu çocuk. Karşımda dikilmiş yüzünü görmesem bile bana baktığını hissedebiliyordum. Sessiz sokakta titrek nefeslerim de duyulmaya başlayınca . Karşımdaki beden kafasını olumsuz anlamda salladı ve eline telefonunu aldı. Ben ne yaptığını anlamaya çalışırken. Telefonuma gelen bildirim sesiyle titreyen ellerimle telefonu cebimden çıkarıp ekrana baktım. "Bilinmeyen numara: sadece yürü sana zarar vermeyeceğim benim görevim seni korumak deniz." Şaşkınca ona tekrar baktım öylece telefona bakıyordu. Benim adımı nerden biliyor . Benim görevim seni korumak demek de neyin nesi. Kafam çok karışmıştı. Hızla arkamı dönüp yürümeye başladım. Arkamdan geldiğini ayak seslerinden anlayabiliyordum. Tuhaftır ki içimden bir ses ona güvenmem gerektiğini gerçekten beni koruyacağını söylüyor diğeri ise saçmalama bir katil bile olabilir diye söyleniyordu. Sonunda evimin olduğu sokağa girdiğimde rahat bir nefes aldım. Adımlarımı büyük alıp evin önüne yetiştim. Bahçe kapısını açarken arkama baktığımda bir ağaca yaşlanmış bu tarafa baktığını gördüm. Hızla eve girip kapıyı kapattım. Kapıya tutunarak düzensiz nefeslerimi düzeltmeye çalıştım. Neler oluyor hiçbir şey anlamıyordum. Bu çocuk Kimdi. Beni neden korumak istiyor. Ve beni bu gün neden takip etti. Ben bu soru işaretlerimle beynimde kavga ederken beni düşüncelerimden ayıran şey telefonuma gelen mesaj sesi olmuştu. Yavaşça telefonu elime alıp ekrana baktım " bilinemeyen numara: bu gün rahat uyuyacağım eve sağ salim yetiştiğin için." Dışarı baktığımda ise ağacın dibine çökmüş odamın penceresini izlediğini gördüm.
Deniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psikopat manken (boy×boy)
Mystery / Thriller"Aşka inanmıyorum" dedi sarhoş sesiyle. "Neden?" Diye sordu kapşonlu olan. "Acıtıyor o yüzden" dedi gözünden bir damla yaş akarken. "Ağlama" dedi kapşonlu olan sesi titrerken "Ağlama sana aşkı öğreteceğim deniz"...