Arabanın içinde ölüm sessizliği vardı. Meriç kafasını direksiyona dayamış öylece duruyordu, ben ise ondan bir cevap bekliyor meraklı gözlerle etrafı süzüyordum. Telefonla konuştuktan sonra garip bir şekilde değişmişti. Yüz hatları, elleri, gözleri tanıdığım meriçe ait değildi.
Birden kafasını kaldırıp ciddi gözlerle bana bakınca bende yerimde doğruldum " Deniz sevgilim şu an sana söyleyeceğim şeyler saçma gelebilir ama lütfen bana inan ve dediklerimi yap olur mu" anlamıyordum ne saçmalıyordu şimdi durup dururken. Meriç gözlerimdeki korkuyu görmüş olacak ki ellerini yanaklarına koyup nazikçe okşadı "Meriç" ağzımdan başka bir söz çıkmıyordu. Tıkanmıştım. Beynimdeki hiçbir soruyu dışarı dökemiyordum. Yanaklarımdaki ellerinin üzerine ellerimi koyup endişemi belli etmek istercesine ellerini sıktım. Meriç derin bir iç çekip gözlerini kapattı. Gözleri kapalıyken neler düşündüğünü anlayamıyordum , gözlerini açıp bana baktı ama bu sefer de duygu yoğunluğundan ne düşündüğünü anlayamıyordum, çıldıracaktım. "Denizim şimdi seni bir yere götüreceğim ve bir süre buralarda olmayacağım , biliyorum sana bunlar anlamsız geliyor sevgilim bana da anlamsız geliyor ama herşey birden bire oldu ben... " duraksayıp gözlerini tekrar sımsıkı yumdu. Nefesleri düzensizleşmişti. Tekrar gözlerini açtı " ben seni korumalıyım deniz. Gideceğin yerde iki kişi olacak sana iyi bakacaklarına eminim, seni her zaman arayacağım olurmu ve en kısa zamanda yanına döneceğim ama şimdi...Şimdi halletmem gereken işler var sevgilim lütfen anla beni" şaşkınlıkla meriçe baka kaldım. Sadece baka kaldım çünkü kafam yerinde gibi hissetmiyordum. Ne halt dönüyordu. Ben hafızamı kaybederek hayatımın bittiğini düşünürken bunun daha beter şeyler getireceğini tahmin edememiştim. Gözlerim dolmaya başlarken meriçin ellerini daha sıkı tuttum. "Meriç ne saçmalıyorsun sen...ben anlamıyorum lütfen gitme ben tek başıma ne yaparım" yaşlar artık gözlerimden akmaya başlamıştı. Meriç yanağımdaki titrek elleriyle göz yaşlarımı sildi. Bütün vücudu titriyordu ve ben bu hâline dayanamıyordum. Onu böyle görmek istemiyorum. Sadece her şeyin bir an önce düzelmesini istiyorum.
"Sevgilim çok az sabretmemiz gerekecek sonra geleceğim söz veriyorum" her ne kadar inkar etmek istesem de meriç gitmek zorundaydı onu durduramazdım. Konunun çok ciddi olduğunu meriçin halinden anlayabiliyordum onu yanımda böyle tutamazdım. Meriçin bana zarar verecek bir şey yapmayacağını biliyordum, meriçe güveniyorum.Zar zor da olsa kafamı olumlu anlamda salladım. Meriç derin bir iç çekip alnıma uzun bir öpücük koydu , oradan şakağıma , yanağıma ve en son dudağıma küçük bir öpücük koyup sıkıca sarıldı. Şu an tek yapabildiğim malesef ki sarılışına sıkıca karşılık vermekti.
Araba daha önce hiç görmediğim yollardan gidiyordu ve ben tedirgin olmaya başlamıştım. "Meriç nereye gidiyoruz?" meriç bir elini elime koyup sıkıca , güven verircesine tuttu. " Az kaldı bebeğim dayan biraz" derin bir nefes alıp uzunca nefesimi dışarıya verdim. Hayatımda yaşadığım en gergin gün olabilirdi. Kendimi ilk defa bu kadar korkmuş hissediyorum ve bu his hiç hoşuma gitmemişti.
Uzun bir yolculuğun ardından tamamen ağaçların arkasına gizli bir evin önüne gelmiştik. Meriç arabadan inince hızla arkasından bende indim. Ağaçlar harika görünüyordu. Hayran gözlerle etrafı izlerken meriç elimi tutup beni ağaçların arasından eve yönlendirmişti. Eve girdiğimizde ışıkların yanmasına rağmen evin karanlık olduğunu fark ettim , sanırım meriç ışığı pek fazla sevmiyordu. Duvarda küçük , büyük tablolar asılıydı ve ev oldukça zengin görünüyordu. Burası neresiydi ve kimindi oldukça merak ediyorum. Evi süzmeyi bırakıp gözlerimi meriçe çevirdim, orta yaşlarda bir kadınla konuşuyordu. Bana bakıp beni yanına çağırdı. "Deniz bu sevil abla , sana burada yardım edecek kişilerden biri" kadın bana samimi bir şekilde gülmüş ve saçlarımı okşamıştı. Bende gülümsemesine karşılık verdim çok sevimli bir kadındı. Meriçin sesiyle kadındaki gözlerimi tekrar meriçe çevirdim "sana diğer yardım edecek kişi sevil ablanın kocası hakan abi, onlar burada kalıyor ve burada çalışıyorlar. Bizim yakın akrabalarımız sayılırlar" meriçin yüzünde de bir gülümseme vardı ve gülümsemeleri bana güven veriyordu. Sevil abla kötü bir insana benzemiyordu , çok tatlı ve şirindi . Hakan abiyi daha görmemiştim ama onunda sevil abla gibi biri olduğuna eminim.
Sevil abla mutfağa doğru gittikten sonra meriç beni kalacağım odaya çıkarmıştı. Şaşkınlıkla odayı süzdüm. Şaşkındım çünkü odada kıyafet bile vardı. Benim için...Meriç gülerek şaşkın gözlerime baktı "bunlar planlanmış mıydı ?" Meriç tebessümle kafasını olumlu anlamda salladı " tedbirini almıştım çünkü bu günün geleceğini biliyordum" meriçin son sözleriyle yüzü düşmüştü, Benimde beynim yerlerdeydi. " Meriç neler oluyor ? Kafam çok karışık" meriç hızla beni kolları arasına alıp sıkıca sardı. Kulağıma eğilip fısıltıyla konuşmaya başladı "sen şimdilik bunları düşünme,bu işi halledince gelip sana her şeyi anlatacağım" sözlerinden sonra boynuma küçük bir öpücük kondurdu ama bu öpücük ona yetmemiş olacak ki sonradan boynumda dilini hissetmiştim "m-Meriç" meriç tekrar dilini boynuma değdirip bu sefer uzun bir öpücük kondurdu "şşş bir şey yok" ellerini bel boşluğuma koyup kafasını boynuma daha çok gömdü. Sıcak nefesi boynuma değiyordu ve bu başımın dönmesine sebep oluyordu. Boynuma değen diliyle bile dizlerimin bağı çözülmüştü.
Başını kaldırıp gözlerime uzun uzun balıktan sonra yavaşça dudaklarını dudkalarıma batırdı. Bu kaçıncı öpüşmemizdi bilmiyorum ama ilk günkü kadar etkiliyordu beni. Dudakları haraket etmeye başlayınca bende acemice karşılık vermeye çalıştım. Çok fazla utanıyordum. Meriç o kadar sert öpüyordu ki artık karşılık vermekte zorlanıyordum. Araya dili girince pes edip kendimi kollarına bakıraktım. Dillerimiz buluşunca ayakta duramayacağımı fark edip ellerimi koluna sardım. Bir yerden destek almazsam düşecektim çünkü. Meriç Hızla beni kucağına alınca o şokla dudaklarımız ayrılmıştı. Bana gülüp dudağıma tekrar yapışınca bu sefer onu bekletmeden karşılık verdim. Sırtım yumuşak yatağa değince kalbimin sesi artık odada duyulur olmuştu. Meriç dudaklarımızı ayırıp bana arzu dolu gözlerle bakınca beynim pelteye dönmüştü. Şu an kendimi hiç olmadığım kadar arzu dolu hissediyordum. Meriç üzerimde havaya kalkıp üzerindeki gömleğin düğmesini sökmeye başlamıştı. Gözlerim ona bakarken titriyordu. Sadece gözlerim değil , bedenim tümüyle titriyordu. Meriçin düğmeler üzerindeki ellerini görünce bilincimi tamamen kaybetmiş gibiydim. Umarım heyecandan ölmezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psikopat manken (boy×boy)
Misterio / Suspenso"Aşka inanmıyorum" dedi sarhoş sesiyle. "Neden?" Diye sordu kapşonlu olan. "Acıtıyor o yüzden" dedi gözünden bir damla yaş akarken. "Ağlama" dedi kapşonlu olan sesi titrerken "Ağlama sana aşkı öğreteceğim deniz"...