"Ne yaptım dedin!" Meriç tunahanın üzerine atlayacakken sevil abla kolundan tutup durdurdu onu. Ben ise şok olmuş bir şekilde olanları izliyordum.
Tunahanın yaptığı şeyi itiraf etmesinin üzerinden tam 20 dakika geçmişti ve meriç anca kendine gelebilmişti,Ben hala kendimde değildim.
Tunahan başını eğip ofladı "Tunahan durumun ne kadar ciddi olduğunun farkında mısın sen?" Durum gerçekten çok ama çok ciddiydi.
"Ne yapabilirdim meriç, Babamın kanını öylece yerde bırakamazdım" gözleri benle meriç arasında gidip gelirken gözlerinden bir damla yaş aktı" Sizin bu halde kalmanıza izin veremezdim" Meriç sevil ablanin elinden kurtulup titrek bedeniyle odadan çıktı. Ben odanın ortasında durmuş bir sevil ablaya bir tunahana bakıp duruyordum.
Tunahan utançla gözlerini benden kaçırınca "Utanma" dedim. "Utanma tunahan sen yanlış bir şey yapmadın" Ayaklanarak hızla kollarını bana doladı bende sarılışına karşılık verdim" Teşekkür ederim deniz, teşekkür ederim" Her ne kadar yanlış bir şey yapmış olsa da bizim için yapmıştı, ve çok kötü görünüyordu onun yanında olmasam kötü hissederdim. Onun buna ihtiyacı vardı.
Meriç uzun bir süre sonra odaya girdi. Şimdi daha sakin görünüyordu. Yavaş adımlarla tunahanın oturduğu koltuğa tunahanın yanına oturdu , ben ve sevil abla tekli koltuklara oturmuş onları izliyorduk.
"Neden benden habersiz böyle bir şey yaptın" Meriçin boğuk sesi ağladığını ele veriyordu. Ağlamasını istemiyordum "Meriç" dedim sakin bir ses tonuyla. Amacım onu biraz rahatlatmaktı. Bana yandan bir bakış atıp kafasını sorun yok anlamında sallayıp tekrar tunahana döndü.
"Tunahan bana nasıl haber vermezsin" sesi çok kırık çıkmıştı. Bu benim kalbimi titretirken tunahanın göz bebeklerini titretmişti.
Tunahanın neden böyle bir şey yaptığını ve neden bize haber vermediğini anlayabiliyordum. Ben olsam asla buna cesaret edemezdim ama Tunahan bunu yapmıştı. Genede ona içten içe minnettardım. Meriç oflayarak koltukta kendini dikleştirdi. Dirseklerini bacaklarına koyarak kafasını elleri arasına aldı.
Meriçi de anlayabiliyordum, Arkadaşına zarar gelmesinden ölesiye korkuyordu. Her ikisi de kendi içinde haklılardı ve ben kendimi arada kalmış gibi hissediyordum.
"Ya sana bir şey olsaydı" daha fazla dayanamayarak söze atıldım "Eğer bu yüzden sana bir şey olsaydı kendimi affetmezdim tunahan" Tunahan tekrar gözlerini benden kaçırdı. Oflayarak yanına gidip oturdum "Gözlerini benden kaçırma, yaptığın şey çok teklikeli, başına bir şey gelmesinden korkuyorum sadece" meriçe dönüp işaret parmağımı ona uzattım " Meriçte öyle, korkuyoruz tunahan"
Tunahan ellerini yüzüne kapatıp hıçkırdı. Kalbim ağırlaştıyordu "Bunu yapmam lazımdı, Meriç babamı sen tanıyorsun. Olan şeyleri biliyorsun" tekrar bir hıçkırık" Bunun olacağını sende biliyordun" meriç ayağa kalktı ve sıkıntıyla odanın içinde dolanmaya başladı " Evet biliyordum" sesi o kadar kısık çıkmıştı ki duymakta zorlanmıştım. Bu olan olaylar üçümüzü de fazlaca yıpratmıştı.
"Peki tunahan böyle bir bok yedin, planın var mı?" Meriçin sesi hem kırgın hem sinir doluydu, üzgün gözlerle ona bakınca gözleri titredi ama bu kısa sürmüştü çünkü tekrar tunahana dönüp sinirle ona baktı. Tunahan ilk konuşmaya çalışsa da konuşamayınca başını olmuşuz anlamda salladı, Meriçin ağzından bir "hah" nidası çıkarken sinirle güldü. Burun deliklerinden çıkan dumanı görebiliyordum.
Meriç tekrar sinirle güldü "İyi bok yedin, arkanı toparlamak gene bana kaldı" ikimizde hızla meriçe çevirdik kafamızı " Aklımda bir plan var" tunahanla ben beklentiyle meriçin ağzına ağzına bakıyorduk, Onun iki dudağının arasından çıkacak sözler tunahanın geleceğini tetikliyordu çünkü. Tunahan yanımda hızlı hızlı nefes almaya başlayınca güven verircesine omzunu sıktım oda samimi bir gülüşle karşıladı beni.
Meriç karşımızdaki tekli koltuğa yayılıp tunahan baktı " Yurt dışına geri dönüyorsun" Plan bu muydu yani? ben meriçe ciddi misin bakışları atarken yanımdaki tunahan çoktan yerlerde sürünmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psikopat manken (boy×boy)
Gizem / Gerilim"Aşka inanmıyorum" dedi sarhoş sesiyle. "Neden?" Diye sordu kapşonlu olan. "Acıtıyor o yüzden" dedi gözünden bir damla yaş akarken. "Ağlama" dedi kapşonlu olan sesi titrerken "Ağlama sana aşkı öğreteceğim deniz"...