Kahvaltıyı hep beraber yaptıktan sonra yüzüme çarpan gerçeklerle tunahan'a bir şey söylemeden meriçi balkona görürdüm ve renkli minderlerin üzerine oturdum. Sorgu zamanıydı. Bu zamana kadar başımı kemiren sorulara cevap bulmanın vakti gelmişti artık. Meriçin şaşkın gözlerini umursamadan karşısına oturdum. Elimdeki ceketi ona uzattım. Hava soğuktu. Yüzüme mal mal bakınca "sorgu zamanı" diyerek sırıttım. Boğazından gelen sesli bir yutkunmaya gözlerime bakarken tedirgin olmuştum. Duyacaklarım pek iyi şeyler gibi gelmiyor.
"Ne sormak istiyorsun?" Meriçin sorusuyla ona döndüm. Aklımdaki planı ortaya dökme zamanı gelmişti. "Şimdi şöyle yapıyoruz. Ben sırayla tüm soruları sana soruyorum sende bana cevap veriyorsun" başını korkakca olumlu anlamda salladığında sırıttım. İtaatkar meriç çok hoşuma gitmişti.
Derin bir nefes alıp verdim. Hikayemizin en başına gittim. En baştaki soru işaretlerine... gerilirken aklıma gelen ilk soruyu sordum. "Yiğiti neden öldürdün" meriçin kaşları olabildiğince çatılırken bende kaşlarımı çattım. " sana söylemiştim deniz. Sana dokundu sana dokunmamalıydı sana dokunan herkesin sonu böyle olacak" meriçin bir çırpıda söylediği sözlerle nefes nefese kalışıyla afalladım . Sinirlenmesi gereken meriç değil benim. Benimde kaşlarım çatılırken "bu bir sebep değil" dedim tükürürcesine. Meriçin kaşları alayla havaya kalkınca şaşkınca yüzüne baktım " bu ilk değildi deniz...bu ilk değil" korkuyla gözlerimi kaçırdım. Sorgu vakti bitmişti daha fazlasını şu an hazmedeceğimi sanmıyordum. Hızla ayağa kalkınca koluma sarılan elle durmak zorunda kaldım. "Otur deniz sen demedin mi sorgu zamanı diye" meriçin yüzündeki sinir beni daha çok gererken" meriç...beni korkutuyorsun" dedim kısık sesle bir sesle. Meriçin yüzü pişman bir ifadeye bürünürken yüzünü eğip ensesini mahçup bir şekilde kaşıdı. "Deniz bak...bak ben böyle biriyim tamam mı özür dilerim ama ben böyleyim" meriçin yüzündeki üzgün ifadeyle yumuşasam da hala ondan korkuyordum. Tereddütle kalktığım yere geri oturdum. Meriçin mahçup bakan gözleriyle tamammen yumuşayıp sorularımı sormaya devam ettim. " o gün ben bardayken adamlardan kaçıyordun kimdi onlar?" Meriçin yüzünde anlamadığını belli eden bir ifade olunca deniz devam ettim " hani bir duvarın arasına çekmiştin beni" meriçin gözleri ışıldayınca gözlerimi devirdim yan bir sırıtışla cevabını bekledim . Meriçin yüzü ciddileşince korkak gözlerle meriçe baktım. Evet gerçekleri duymak istiyordum ama gerçeklerin beni tatmin etmeyeceğini hissediyordum...ama gerçekleri öğrenmem gerekiyor.
Meriçin ayağa kalkmasıyla afallayıp kolunu tuttum. "Meriç gerçekleri bilmeme izin ver...lütfen " meriçin gözlerindeki duyguları anlayamıyorum. O kadar fazla duygu var ki gözlerinde anlamakta zorluk çekiyorum. Kolumdan tutup beni kendine çekmesiyle afallayıp omuzlarına tutundum. Yüzümdeki şaşkınlığı göremesemde yüzümün aldığı şekli tahmin edebiliyordum. "Deniz yemin ediyorum sana anlatacağım. Zamanı gelince söz veriyorum ki anlatacağım" kulağıma doğru bu sözleri fısıldaması tüylerimin diken diken olmasını sağlarken yanağıma sürtünen dudaklarıyla yanağımın karıncalandığını hissettim. Ona bu kadar kıssa sürede teslim olmakdan nefret ediyorum. Meriçeten böyle etkilemekten nefret ediyorum. Yanağımdaki yumuşak baskı yavaşça dudaklarıma sürtününce titredim. Meriçin dudağıma sürten dudaklarıyla oraya düşüp bayılacakmış gibi hissetmem normal miydi? "Seni öpememe izin ver " fısıltılı sesi o beklemeden dudaklarına kapanmamı sağlamıştı zaten. Anında bana karşılık veren dudaklarla meriçin kucağında oluşum bir olmuştu. Afallayıp kalçalarımdan tutunca bu gün onuncu titremememi yaşamıştım. Meriçin yumuşak dudakları dudağımdan çeneme oradan boynuna inerken inlememi zar zor tuttum. "sesini duymak istiyorum deniz benim için inle" bu sözler anında inlememe sebep olurken meriçin tekrar boynumu öpmeye başlamış dudakları kıvrılınca güldüğünü anladım. Çıkmaz yola girdiğimizi hissedince zar zor durdurdum kendimi. Durmak istemesemde içeride meraklı bir tunahan vardı her an buraya damlayabilirdi " meriç...meriç durmamız lazım artık" meriçin homurtularını ve boynumu ısıran dişleriyle boğukça inledim. Onun durmadığını görünce saçlarını çekiştirerek boynumdaki yüzü uzaklastırdım. Boynumun morardığına eminim. "İçerde tunahan var dur artık buraya gelebilir" meriç oflayınca sırıttım. "Umrumda değil gelsin" meriçin yüzü gene boynuma yaklaşmaya başlayınca alnından tutup onu uzaklaştırdım. Kulağına doğru eğilip fısıldadım. " buna devam edeceğiz ama şimdi bizi içerde bekleyen meraklı bir arkadaş var" meriçin gözleri tekrar parlarken sırıtmam büyüdü. Meriç beni kucağından indirince "buna devam edeceğiz" diyen sesini duydum. Sesindeki tını o kadar arzuluydu ki büyükce yutkundum. Sanırım uzun bir süre yürüyemeyeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psikopat manken (boy×boy)
Misterio / Suspenso"Aşka inanmıyorum" dedi sarhoş sesiyle. "Neden?" Diye sordu kapşonlu olan. "Acıtıyor o yüzden" dedi gözünden bir damla yaş akarken. "Ağlama" dedi kapşonlu olan sesi titrerken "Ağlama sana aşkı öğreteceğim deniz"...