(asansör)

1.1K 95 35
                                    

Kendimi bir labirentin içinde gibi hissediyor olmam normal mi. Yoksa deliriyor muydum. Gölgenin ağzından dökülen kelimeler birer birer tüm bedenime acı acı çarpmıştı. Kendimi durdurup soluklanmak istiyordum ama nefes alamıyorum. Kendi evime gitmek istiyorum ama o adamların bana ne yapacağını bilmiyorum şimdi ise yüzünü dahi görmediğim , tanımadığım bir adamın evine doğru gidiyordum. İlk söylediğinde olduğum yerde donup sonra ona vurarak beni kucağından indirmesini istemiştim. Vurmam işe yaramayınca bende parmağımı maskeden gözüne sokmuştum. Beni indirmek zorunda kalmıştı. 5 kere kaçmaya çalışmamın ardından kaçma çabalarım bir sonuç göstermeyince onunla gitmek zorunda kalmıştım. Şimdi ise o kaçmamam için arkamdan yürüyor sürekli de gözlüyle beni takip ediyordu. Gözüyle diyorum çünkü diğer ğözüne avucunu dayamıştı. Tamam belki biraz fazla acıtmış olabilirdim.

Yaklaşık 20 dakika sonra bir apartmanın önünde durduğumuzda o anlık aklımdaki her şeyi unutup apartmanı incelemek istemiştim. Apartmanın duvarları çatlamıştı , boyası dökülmüş ve kapı , pencereler fazlaca eskiydi ama bu onu kötü göstermiyordu aksine insanın içini ısıtan samimi bir binaydı. "Beni takip et" gölgenin sesini duymamla apartmanı izlemeye bırakmış ve arkasından apartmana girmiştim. Küçük bir asansörün önünde durduğumuzda bir an duraksamıştım "onunla mı yukarı çıkacağız" dediğimde aptal aptal yüzüme bakıp ne var anlamında kafasını sallamıştı. Küçüklüğümden beri asansörlerden hep korkmuşumdur asla binemezdim ve bu asansör çok küçüktü. " ben merdivenle çıkacağım" tam ilk adımımı atacakken bileğime dolanan elle yerime çakıldım. Hadi ama lütfen beni o alete bindirme. "Korkuyor musun" sesindeki samimiyet beni bir an şaşırtsada belli etmeyerek kafamı sallamakla yetindim .Maskenin arkasından gelen kıkırtıdan güldüğünü anlamıştım. "Korkunu yenmek için bir fırsat işte" ben yüzüne ciddi misin bakışları atarken gayet ciddi olduğunu görmemle kafamı hızlı hızlı hayır anlamında salladım " binmem ben o şeye , hem çok küçük o " korku dolu sesimle ona masum masum bakarken bileğimden çekiştirdi . " korkma yanında ben olacağım" kıkırtısıyla göz devirdim. " ah... cidden çok rahatladım ya" alay dolu sesim onu tekrar kıkırdatınca gözlerimi devirdim.

Asansöre bindiğimizde tüm vücudum titriyordu. Bunun olduğuna inanamıyorum resmen asansöre biniyordum şu an. "Gözlerini kapat" emir dolu sesi ona itaat etmemi sağlarken gözlerimi kapattım. Çok korkuyordum şu an evimde adamı gördüğüm andan bile daha çok korkuyordum. Belime dolanan kollarla afallasamda belli etmemeye çalıştım. Gözlerimi korkudan açamıyordum. Açarsam asansörün ipleri kopacak ve son hız aşağıya düşeceğiz diye hissediyordum. Gelen tanıdık hışırtı sesleri maskesini çıkardığının işaretiydi. Neler oluyor ? Gözlerimi açmaya yeltenince anlmış olacak ki elleri ile gözlerimi kapattı " şşş açma" . Ben maskesini neden çıkardığını deli gibi merak ederken birden dudaklarıma değen dudaklarla  kalbimin durduğunu sandım. Hatta sanmadım resmen durmuştu . Zaman durmuştu. Şu an olduğumuz yer durmuştu. Afallamıştım. İçimdeki bu duygular da neydi böyle. Yavaş öpüşüne kendi irademden habersiz karşılık verirken tekrar sövdüm kendime. Neler yapıyordum ben böyle. Tanımadığım bir adama karşı nasıl bukadar rahat olabiliyordum. Asansörden gelen sesin ardından kapı açılmış ve gözlerimdeki eller geri çekilmişti. Nerde olduğumuzu hatırlayıp hemen kendimi dışarıya attığımda hızlı hızlı nefes almaya başlamıştım. " neden yaptın bunu " şaşkınlık dolu sesimle bana dönmüş ve beni 100. Şaşkınlığıma sürükleyecek o  kelimeler ağzından çıkmıştı " aklını asansöre verip korkma diye "
Cidden...

Eve girdiğimizde içrinin dışarıdan daha iyi olduğunu fark ettim. Duvarlardaki boyalar dökülmemişti ve ya duvarlar çatlamamıştı ama sönüktü. Salona doğru ilerlediğimde odanın bir duvarının hepsinin kitaplık olduğunu görünce oraya koştum. Bu kitaplık kitap doluydu. Salonda sade iki tane kahverengi kanepe vardı. Odanın genelini zaten kitaplık kaplıyordu. Gölgeyi kapının önünde montunu çıkarırken görünce yanına gittim " kitaplıktan kitap alabilir miyim ? " evet anlamında kafasını sallayınca sevinçle kitaplıya doğru koştum. Kedimi tanıdığımdan beri kitaplara aşık bir insandım. Gölgenin sesinu duymamla ona döndüm " aç mısın , yemek yapacağım" dediğinde şaşkınca yüzüne baktım " evde o maske ile mi dolaşacaksın" yüzüme boş boş bakıp " sana kimliğimi göstermeye niyetli değilim " dediğinde sinirlenmiştim " ne demek oluyor bu " sinir dolu sesim tüm odada yankı yapınca ben bile rahatsız olmuştum. Iki adım önüme gelip konuşmaya başladı " sana kendimi gösteremem deniz bu senin iyiliğin için " iyilik mi ? Cidden mi ? " ne saçmalıyorsun? " tereddütlü gözlerle yüzümü inceleyip arkasını dönmüştü " seni görmek istiyorum" seslenmem bir işe yaramayınca devam ettim " en azından adını falan söyle sana gölge demek istemiyorum " mutfak diye tahmin ettiğim yere doğru yürümeye başlayınca onu takip ettim " hadi ama sadece adını söyleyeceksin okadar zor olmamalı " kedi bakışlarımda mı işte yaramıyor ya. " boşuna ısrar etme" göz devirip sinirle ofladığımda salona gelip kitaplığın önünde durmuştum. Kitaplıktan bir kitap seçip kanepeye geçip uzandım. Daha fazla düşünmek istemiyordum. Bu kitapla zihnimdeki tüm cevapsız soruları tüm düşüncelerimi boşaltmak istiyordum. Sanki kafamın içindeki zihin artık bana ağırlık yapıyor gibiydi. Onu taşıyamıyordum.

Uzun bir süre sonra dışarıdaki karanlık hava çarpmıştı gözüme içeride sadece küçük turuncu bir ışık vardı. Şu an yanıyor olmasına rağmen  içerisi karanlıktı. Odadan gelen klasik müzik sesi içimi huzurla doldurmuştu. Şaşırdım. Gölge klasik müzik mi dinliyor? kitap okuduktan sonra gözlerimin  yorulduğunu hissedince gözlerimi kapattım. Yorgunluk yüzünden ve çok düşünmekten gözlerimi kapatınca direk uykuya yenik düşmüştüm biraz sonra elimden alınan kitapla ve üzerime örtülen örtü ile daha çok mayışmıştım. Adım sesleri duyuyordum ama ben çoktan uykuya dalmıştım bile en son hatırladığım şey ise yanıma uzanan bir beden olmuştu.

İrkilerek uyanmıştım. Şu an saat kaçtı? Salonda mı uyumuşum ? Kalkmaya yeltendim ama üstümde bir ağırlık vardı. Gözlerim ağırlığın sabibine kayınca hiç şaşırmamıştım. Cidden kolları beni sarıyor mu şu an ?
Saçlarından dolayı maskeli yüzünü göremiyordum. Burnuma dolan fesleğen kokusu ile ellerim istemsiz saçlarına doğru yol almıştı. Saçlarını okşarken elim yumuşak bir yere değince duraksadım. Hadi canım..  ciddi olamazsın . HAYIR. Şaka mı bu. Elim az önce onun yanağına mı değmişti. Yok artık. Maskeyi çıkarmış olamaz değil mi ? Hayal mi görüyorum acaba ? Bu bir rüya mı ? Gözlerimi sıkı sıkı kapatıp açınca ve iki kere kendimi cimcikleyince rüye olmadığını anlamıştım. Elim tekrar yanağına giderken uyandırmamak için yavaşça dokundum yüzüne. Bu fazla mı yumuşak ne ? Korka korka yerimden doğrulurken onu uyandırmamaya çalışıyordum. Tam doğrulduğumda kanepeden kalkıp yere oturdum. Korka korka karşımdaki bedenin yüzüne eğilirken gözlerim kapalıydı. Gözlerimi açmalı mıydım ? Yavaşca gözlerimi açtıktan sonra karşımdaki beden donup kalmamı sağlamıştı. Çünkü karşımda çocuk gibi masum bir şekilde uyuklayan bir meriç görmeyi hiç ama hiç beklemiyordum.

psikopat manken (boy×boy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin