( lanetli ev )

425 49 49
                                    

Meriç

Tunahanın tarif ettiği yere sonunda gelebilmiştim. Tunahan arabaya yaslanmış beni bekliyordu, yanına gidip sıkıca sarıldım "tunahan , teşekkür ederim her şey için" tunahan samimi bir gülüşle önemli değil dercesine elini salladı "Deniz nasıl?" denizin adını duyunca yüzüm pişmanlıkla gerildi. Onu evde yalnız bıraktığım için kendimi berbat hissediyordum "sence nasıl ?" Tunahan yüzünü eğip başını salladı "sevil abla ve hakan abi ona iyi bakarlar eminim" derin bir iç çekip onayladım "biliyorum."

Kısa süren konuşmadan sonra arabaya binmiştik. İkimizde her ne kadar gitmek istemesek de gitmeye mecburduk. "Babamın döndüğünü nasıl öğrendin" tunahan sıkıntıyla bana döndü "bizim şirkete gelip adamlara seni sormuş, bunu hangi yüzle hala yapabiliyor anlayamıyorum" kafamı koltuğa yaslayarak gözlerimi kapattım. Babam çok erken dönmüştü. "Denize yaptığı onca şeyden sonra hala onu affedeceğimi düşünüyor tunahan inanabiliyor musun? " tunahan sinirle gülüp yola bakmaya devam etti. Ben ne kadar kötüysem tunahan da bir o kadar kötüydü. Bu olayda kendi de çok hırpalanmıştı "Babamın yanına gittiğimizde sen arabada duracaksın tamam mı ? Sakın arkamdan gelme tunahan sana bir şey olmasını istemiyorum" şaşkınca bana dönüp olumsuz anlamda başını salladı "kabul etmiyorum meriç bu yola beraber çıktık beraber devam edeceğiz" sıkıntıyla tunahanın gergin yüzüne baktım "sadece konuşmak istiyorum , olay çıkarmak istemiyorum. O yüzden arabada bekle lütfen" tunahan bıkkınca oflayıp onaylayınca rahatladım. Tunahan gelirse olay çıkardı çünkü biliyorum.

O iğrenç eve yetiştiğimizde. Tunahan arabayı durdurup bana bakmaya başladı. Yerimde dik durmaya çalışarak kötü anıları aklımdan attım. İşe yaramıyordu ama gene de uğraşıyordum. Tunahan omzumu patpatlayıp güven verircesine sıktı "iyi şanslar kardeşim" gülerek teşekkür edip arabadan indim. Şans dilemesi gerçekten iyi gelmişti bana.

Çocukluğumu mahveden evin kapısının önüne gelince duraksadım. Bu ev gerçekten lanetliydi. Kapıyı çalınca kapı hemen açılmış ve beni iki takım elbiseli adam karşılamıştı. Adamlara bakıp gülerek geçtim yanlarından. Babam böyle biriydi işte. Tek başına bir işi halledemezdi , bu duruma kahkahalarla gülmemek için yanaklarımı sıkıp solana doğru yürüdüm. Babam koltukta oturmuş beni bekliyordu. Beni görünce ayağa kalkarak tiksindiğim gülüşünü yüzüne oturtup kollarını açtı "hoş geldin oğlum" gülen yüzüne yumruk atmamak için kendimi zor tutuyordum. Babamın kolları hala açık beni bekliyordu , haraket etmediğimi fark edince alayla güldü "babana sarılmayacak mısın ?" Tiksintiyle yüzüne baktım " Neden döndün baba?" Kahkaha atarak kalktığı yere geri oturdu ve yanını işaret edip oturmamı istedi ama gerek yoktu ayakta böyle iyiydim. Babam oturmayacağımı anlayınca daha çok yayıldı koltuğa "bazı duyumlar aldım onun için geldim" anlamsızca yüzüne baktım "Ne duyumundan bahsediyorsun?" Gülerek masanın üzerindeki bir zarfı bana doğru itti "denizle bir araya tekrardan gelmişsiniz . Bu çocuk hafızasını kaybetmemiş miydi?" Sinirle zarfı alıp açtım içinde denizle bir kaç fotoğrafımız vardı. Sinirle gülüp zarfı babama doğru fırlattım " bizi bunun ayırabileceğini düşündün mü gerçekten ?" Tekrar gülerek babamın karşısındaki koltuğa attım kendimi. "Arabayla çarpmam bir işe yaramamış demek ki" babam alayla gülünce sinirle ellerimi sıktım. O günün acısını hala dün gibi içimde hissedebiliyorum. Sinirle babama doğru atılacakken arkadan tutan iki kol ile durmak zorunda kaldım. "Yiğit denen o şerefsizi de sen gönderdin değil mi ? " bağırarak konuştuğumdan dolayı boğazım acımıştı. Babam adamlara bıraktın bakışı atınca ikisi kolumu bırakıp uzaklaşmıştı. Babam yerinden kalıp önümde durdu "Evet ben gönderdim. Denizi aşık edecek sonra da ayaklarıma kendisinin gelmesini sağlayacaktım" babama bu kaçıncı nefretle bakışımdı "hiç utanmıyor musun ? Gece başını yastığa nasıl rahat koyabiliyorsun ? Çünkü ben sana baba derken utanıyorum. " gözlerim dolmaya başlamıştı. Denizi öyle düşünmek bile mahvetmişti beni. " evine de adamları sen yollamıştın degil mi" babam yeni hatırlar gibi bana baktı "hah bak ben onu unutmuşum , evet evet ben göndermiştim ama malesef sen gidip kurtarmışsın onu oğlum aferin sana" babamın alaylı gözleri ve konuşması beni o kadar zorluyordu ki bu evi yakma isteğimi daha çok tetikliyordu "Sana o kadar güzel şey sundum meriç . Güzel bir kadın , güzel bir şirket ve para ama sen gidip o ibneyi seçtin" babamın son kurduğu kelimeyle kendimi tutamayıp yakalarına yapıştım "Deniz hakkında doğru konuş" babam tekrar alayla gülerek ellerimi yakalarımdan çekti. "Denizi kendi babanı karşına alacak kadar çok mu seviyorsun?" Cidden bunu hala düşünebiliyor muydu ? "Ben denizi kendimden çok seviyorum baba . Eğer onu sevmeseydim ölümümü göze alıp buraya gelmezdim" babam derin bir iç çekip bana döndü "Meriç için her şeyi yapar mısın oğlum ? " kahkaha atarak babama baktım "Ne saçmalıyorsun sen" babam arkamdaki adamlara eliyle bir şeyi getirmesini isteyince adamlar odadan çıkmıştı. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken adamlardan biri odaya bir kadın getirmişti. Hayatımda ilk defa gördüğüm biriydi bu. "Meriç bu senin yeni nişanlın ece" şaşkınlıkla babama baktım " Ne dediğinin farkındamısın sen" babam kahkaha atarak bana yaklaştı "Denizin şu an nerede olduğunu biliyorum meriç. Tek bir komutumla o çocuğu öldürebilirim bunu biliyorsun . O araba kazasında onu öldürmeyi planlamıştım ama malesef kurtuldu" babam tekrar kahkaha atarak bana daha çok yaklaştı "madem deniz için her şeyi yaparsın o zaman onun hayatını kurtar ve eceyle evlen"





Biri beni durdurabilir mi . Çünkü ben kendimi durduramıyorum , sürekli bölüm yazıyorum...
(Lütfen yorum yapın yorumlarınız benim için önemli )

psikopat manken (boy×boy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin