Karanlık. Karanlık bir odadayım. Birilerinin konuşma seslerini duyuyorum. Sesler bulanık ve buğulu kim olduklarını anlayamıyorum. Sonra etraf aydınlanıyor. Beyaz bir ışık ve sonra bir sokaktayım. Etrafıma bakınıyorum. Kalabalık bir sokak burası. Çok fazla insan var. Etrafa bakınıyorum , mağazalar ve kafeler var. Sonra gözüme iki beden takılıyor , Karşı kaldırımdalar. Bulanık bedenlere doğru yavaş adımlarla ilerliyorum. Artık tanıdık bu iki beden daha net görünüyor gözüme. Meriç ve ben , kaldırımda eğilmiş kedi seviyoruz. Meriçin elinde kedi maması olduğunu fark ediyorum. Mamayı eliyle kedilere yediriyor. Sonra birden etraftaki sesler kesiliyor , ne olduğunu anlamak için etrafıma bakınıyorum. İnsanlar yoklar. Gözlerim gene meriçin ve benim bedenime takılıyor. Bir şeyler konuşuyoruz ama seslerimiz çok boğuk , anlamıyorum. İki bedene daha çok yaklaşıyorum. Her adımımda sesler daha da netleşiyor ama hala anlayamıyorum. Meriç ve ben gülüyoruz , peki neye ?
Korkak adımlarla daha da yaklaşıyorum bedenlere, artık sesleri anlayabiliyorum. "Bu kedi sana benziyor" meriçin gülerek söylediği sözler beynimin ağırmasına sebep oluyor. Karşımdaki ben kahkaha atıyorum ama kahkahamdan sonra sesler tekrar bulanıklaşıyor ve birden her yer kararıyor artık her yer simsiyah. Zihnimdeki tek şey ise meriçin "bu kedi sana benziyor" diyerek yankılanan sesi oluyor...
Uykumdan sıçrayarak uyandım. Her şey çok bulanıktı başım çatlıyormuşçasına ağırıyordu. Hızla elimi başıma attım. Hiç normal bir ağrı değildi bu. Elimle başıma masaj yapmaya başladım. Sonra aklıma rüyamda gördüğüm şeyler geldi , ne saçma bir rüyaydı o öyle. Neden rüyamda öyle şeyler görmüştüm ki ? Elimle başıma masaj yapmaya devam ederken açılan kapıyla o tarafa baktım. Meriç yavaşça kafasını kapıdan içeriye uzattı ve kaşları birden endişeyle çatıldı "ne oldu sana ? " anlamsız gözlerle ne oldu dercesine baktım. "Yüzün solmuş" başımdaki ellerimi indirip yatağa geri uzandım "sadece başım ağırıyor önemli bir şey değil." Meriçin endişeli bakışlarına tatlı bir tebessümle karşılık verdim "gerçekten , iyiyim meriç" rahat bir nefes verip kapıyı kapattı ve yatağa yanıma uzandı. Yüzümü elleri arasına alıp şakağıma uzun bir öpücük bıraktıktan sonra saçlarımı karıştırdı "bu gün kahvaltıyı dışarda yapmak ister misin ?" Yüzündeki tatlı tebessümü onu o kadar masum gösteriyordu ki o an hayır demek küçük bir çocuğun elinden en sevdiği oyuncağı almak gibi hissettirirdi bana . O yüzden bir süre düşünür gibi yaptıktan sonra evet anlamında kafamı salladım. Tatlı tebessümü onayımla yüzünde daha çok büyüyünce doğru bir karar aldığıma emin olmuştum artık.
Uzun bir araba yolculuğundan sonra kahvaltı yapacağımız yere gelmiştik. Genelde dışarı çıkıp bir şeyler yemeyi seven biri değildim ama meriçi de kırmak istememiştim. Onun bu heyecanlı hallerini anlayabiliyordum. Beni özlediğini , eski denizi özlediğini söylerken çıkan fısıltı gibi sesi hala kulaklarımı çınlatıyordu bu yüzden onu kırmak , incitmekten uzak duruyordum ve biraz da eski denizi merak ediyordum.
Meriç kafeden içeriye geçince arkasından bende geirdim. Cam kenarının yanındaki masayı gösterip beni oraya yönlendirdi. Masaya yerleştikten sonra meriç siparişleri de vermişti. Her şeyi çok hızlı ve heyecanlı yapması beni fazlaca eğlendiriyordu. Bu halleri çok fazla hoşuma gidiyordu çünkü. Meriç gülerek bana döndü "beğendin mi" soru sorarken gözlerinin içi parlıyordu. "Çok beğendim , çok güzel bir yer" sözlerimle rahat bir iç çekip sandalyesine daha rahat oturdu. Arkasına yaşlanıp beni izlemeye başladı. uzun süre gözünü kırpmadan bana baktığı ki bu durum beni rahatsız etmişti artık. "Meriç öyle bakma utanıyorum" meriç gülerek daha çok bakmaya başlayınca utanarak yüzümü camdan dışarıya çevirdim. Sokak cıvılcıvıldı. Tanıdık da geliyordu. Gözlerimi etrafta çevirip mağazalara baktım. Garip burası... çok fazla tanıdık geliyordu, bu sefer bakışlarımı ciddiyetle gezdirdim etrafta. Sonra gözüme çarpan bir kaldırımla dondum. Gözlerim kocaman bir şekilde kaldırıma baka kaldım. Meriç yüzümdeki şaşkınlığı görmüş olacak ki kıpırdanmaya başladı " deniz ? Bir şey mi oldu ?" Meriçin sorusunu umursamadan kaldırıma bakmaya devam ettim. Çok tanıdıkı çünkü bu rüyamda gördüğüm kaldırımdı. Meriçin yüzümü tutup kendine çevirmesiyle transtan çıkıp meriçe baktım. Endişeli bakışlarla bana bakıyordu " bebeğim bir şey mi oldu ? Söyle bana" uzun bir süre meriçin yüzünü inceleyip tekrar kaldırıma döndüm. Bu gerçekten rüyamda gördüğüm kaldırımdı. Sokak mağazalar hepsi aynıydı. Meriçe dönüp endişeli gözlerine baktım "o kaldırım..." Meriç meraklı gözlerle dışarıya baktı "hangi kaldırım ?" Gözlerimi takip ederek baktığım yere baktı. Kaldırım tam karşımızda duruyordu. " O kaldırım mı ?" tebessüm ederek bana döndü"o kaldırımı çok net hatırlıyorum...orada kedi beslemiştik. Sen kedileri öyle üzgün üzgün miyavlarken görünce mama almıştın ve onları beraber sevmiştik"
Bu kadardı. Buraya kadardı. Olduğum yerde eriyormuş gibi hissediyordum. Sabah başıma saplanan ağrı tekrar etkisini göstermeye başlamıştı. Neler oluyor ? Bu saçmalıkta neyin nesi? Kırmızı ışık görmüş tavşan gibi meriçin suratına bakıyordum. Ne konuşabiliyordum, ne de duyabiliyordum. Meriç bir şeyler söylüyordu oynayan dudaklarından bunu fark edebiliyorum ama kulaklarım uğulduyordu. Meriçin beni sarsmasıyla kendime geldim ve ona baktım. "Deniz beni endişelendiriyorsun" gergince oflayarak meriçe döndüm. Ciddi yüz ifademle oda ciddileşmişti. Gözlerine korkakça baktım. Fazlaca korkuyordum çünkü.
"Meriç ben o kaldırımı rüyamda gördüm hemde...bizi kedi severken gördüm"-------
Hikâye kapağını değiştirmeyi düşünüyorum, sizce ??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psikopat manken (boy×boy)
Misterio / Suspenso"Aşka inanmıyorum" dedi sarhoş sesiyle. "Neden?" Diye sordu kapşonlu olan. "Acıtıyor o yüzden" dedi gözünden bir damla yaş akarken. "Ağlama" dedi kapşonlu olan sesi titrerken "Ağlama sana aşkı öğreteceğim deniz"...