(kutu)

1.6K 124 27
                                    

Dün akşam olan olaydan sonra gece zar zor uyumuş ve şimdi de çok erken bir saate uyanmıştım. Gözlerimi kaşıyarak duvardaki saate baktığımda daha saatin 6 olduğunu görüp içimden kendime sövdüm. Sonra bu günün hafta sonu olduğunu hatırladığımda kendime daha çok sövüp yastıkla kafama vurdum. Neden her seferinde bu kadar erken uyanıyordum ki sanki. Kendime söve söve kalktım yataktan. Komidinde duran telefonumu alıp cebine attım. Çekmecemi açıp uzun zamandır elime alamadığım sigara paketine baktım. Aslında içmeyi bırakmıştım sadece çok düşündüğüm zamanlarda içiyordum. Almak ve almamak arasında gidip gelirken en sonda paketi alıp balkona çıktım. Evde yanlız yaşadığım için rahattım. Annem olsa asla içmeme izin vermezdi. Hava daha tam aydınlanmamıştı ama etraf çok güzel görünüyordu. Gözlerimi kapatıp dışarının kokusunu büyükce içime çektim. Yağmur yağdıktan sonraki toprak kokusu sanırım bana huzur veren tek şeydi. Elimdeki paketten bir sigara alarak dudaklarıma götürüp çakmak yardımıyla yaktım. Çektiğim dumanı tam üflemişken titreyen telefonumla duraksadım. Bu saate kim olabilirdi ki. Elimi cebime atıp telefonu çıkardım. Ekranda beliren" bilinmeyen numara" yazısını görünce başımı aniden kaldırıp etrafa baktım ama kimseyi göremedim. Kilidi açıp mesaja girdim

Bilinmeyen numara : İçme

Deniz : Ne?

Bilinmeyen numara: İçme deniz o şeyi. Ellerine yakışıyor ama dudaklarına yakışmıyor.

Deniz: Ne saçmalıyorsun . Ayrıca sen kimsin ?

Bilinmeyen numara: kim olduğumun bir önemi yok. Sadece içme.

Deniz: içip içmeyeceğimi sana mı soracağım ?

Bilinmeyen numara: o içine çektiğin zehirin dudaklarına değmesini istemiyorum. Dudaklarına değen tek şey benim dudaklarım olmalı.

Deniz: NE !! ne saçmalıyorsun böyle??
Cevap ver!
Neden cevap vermiyorsun ha ?

Son attığı mesajla sinirlenmiştim. Eğer bu bana yapılan bir şaka ise hiç komik değildi.

--

Yüzüme çarpan sıcak güneş ışığıyla kıpırdanıp ayağa kalktım. Pencereyi kapatmak için pencerenin önüne geldiğimde siyah bir gölge görmemle duraksadım. Biraz daha eğildiğimde o siyah gölgenin ağaca yaslı kapşonlu çocuk olduğunu fark ettim. Üstünde dün giydiği giysilerin aynısı vardı. Ne yani gitmemiş miydi? Cidden tüm gece burda mı uyumuştu. Şaşırarak mutfağa ilerledim. Kafamı bununla yorum tüm gün onu düşünmek istemiyordum. Düşünmekten nefret ederim. Buz dolabını açtım içinin boş olduğunu görünce avucumla anlıma vurdum. Gene mi unutmuştum alışveri yapmayı. Üzerime bakmadan üstüme montumu aldım. Anahtar ve biraz para aldıktan sonra da kapıyı tam açacakken diğer taraftan ses geldiğini duymamla durdum. Buraya gelmiş olamaz değil mi ?... yavaşça kapının deliğinden dışarı baktığımda merdivenlerden inen siyah bir gölge gördüm. Bu olaylar fazla olmaya başlamıştı ama. Hızla kapıyı açıp dışarı çıkacakken bir şeye takılıp sendeledim aşağıya baktığımda ise bir kutuyla karşılaştım. Etrafa baktığımda kimse yoktu. Hemen alıp içeri geçtim kutuyu açıp içine baktığımda ise artık paranoya olduğumu düşünmeye başlamıştım. İçinde bir kaç yiyecek abur cubur bir not ve yanında bir fotoğraf vardı. Yiyecekleri geçip notu elime aldım.
"Bir dahaki sefere alışveriş yapmayı unutma".... benim yaptığım ya da yapmadığım herşeyi nasıl bukadar iyi bilebiliyordu. Fotoğrafı elime aldığımda ise. Şoktan kalbimin durduğuna yemin edebilirdim. Tahminen 5 yaşında olduğum bir fotoğraftı ve yanımda yüzü kömürle karalanmış bir çocuk vardı. Böyle bir fotoğrafım olduğunu hatırlamıyorum.

psikopat manken (boy×boy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin