uyandığımda meriç yanımdaki koltukta oturmuş bana bakıyordu, ama uyandığımı fark etmemişti. Acıyan gözlerimi kaşıyıp yatakta doğruldum meriçte kalkmamla girdiği transtan çıkmıştı. Onu her ne kadar affetmek istesem de gururum buna izin vermiyordu. Beni çok üzmüştü.
"Günaydın" dedi ne kadar gülmeye zorlasada beceremiyordu. Sadece başımı salladım "Deniz her şey için çok özür dilerim böyle olacağını ben bilmiyordum" oflayarak yüzümü çevirdim "En azından bir şeyler anlatsaydın meriç ben bunu hak etmedim" meriçin pişman ve üzgün olduğunu gözlerinden anlayabiliyorum hisleri samimiydi ama bende çok yıpranmıştım "biliyorum sen bunu hak etmedin" gözlerine bakıp gülümsedim ama gülüşüm kırıktı "Biz bunu hak etmedik" yüzümü tekrar çevirdim. Yüzüne daha çok bakarsam hiçbir şey olmamış gibi affedecektim çünkü "Deniz ben sadece seni korumak istedim" biliyorum sadece beni korumak istediğini biliyorum ama koruma tarzı yanlıştı beni daha çok yıpratmıştı o yüzden sözlerine karşı sadece sessiz kaldım.
Aklımda o kadar çok soru vardı ki her şey birbirine karışıyordu bu yüzden meriçe baktım belki zihnimdeki karmaşayı anlayıp beni bu sorulardan kurtarırdı ama kurtarmadı çünkü onun kafası da karışıktı.
"Biz şimdi ayrı mıyız" Meriçin gözlerinden yaşlar akmaya başlayınca gözlerimi sıkı sıkı kapatıp derin bir nefes verdim. "Madem senin için bu kadar zor neden babana karşı çıkmadın" akan tüm göz yaşlarından öpmek istiyordum ama bunu yapamazdım. "Deniz babamın yapacağı şeyleri bilmiyorsun" sinirle soludum "En fazla ne yapabilir meriç" hızla ayağa kalkarak bağırdı "Seni öldürebilir" bağrışıyla yerimde zıpladım "O kazada ne hale geldim ben sen biliyor musun? Birdaha bunun olmasına izin veremem, sana zarar gelmesine izin veremem" sesi sonlara doğru kırık ve kısık çıkmıştı artık sesi fısıltı gibi çıkıyordu "Sana bir şey olursa ben kendimi affedemem" yataktan kalkarak kollarımı meriçin beline sardım "Belki de Bu son görüşmemizdir" meriçin sözleriyle tüm vücudum titremeye başladı. Kollarımı beline daha sıkı sardım. Oda saçlarıma ardı arkası kesilmeyen öpücükler bırakıyordu. "Meriç ayrılmak zorunda mıyız?" meriçin ağzından bir hıçkırık kaçtığında gözlerindeki yaşlar saçlarıma düştü "Ben bir çaresini bulana kadar sevgilim, başka çarem yok. Sana zarar gelmemeli" göğsünde olan başımı sallayarak göğsüne sürttüm. Oda saçlarımdaki öpücüklerini sıklaştırmıştı.
Kalbimde adını tam koyamadığım bir ağrı vardı ve hiç geçmeyecek gibiydi. Bu ağrıyı sevmemiştim
İki genç ayrılıklarını kırık kalplere yaşarken çok yorgun ve korkak görünüyorlardı. Onları bir araya getirecek her hangi bir ipucu her hangi bir çözüm arıyorlardı ama yoktu. Birbirlerine o kadar sıkı sarılmışlardı ki uzun boylu genç bu gün gitmeyecek sanardınız ama gidecekti. İki genç ayrılıklarını kırık kalplere yaşarken kapının ardından onları izleyen Tunahandan habersizlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psikopat manken (boy×boy)
Misteri / Thriller"Aşka inanmıyorum" dedi sarhoş sesiyle. "Neden?" Diye sordu kapşonlu olan. "Acıtıyor o yüzden" dedi gözünden bir damla yaş akarken. "Ağlama" dedi kapşonlu olan sesi titrerken "Ağlama sana aşkı öğreteceğim deniz"...