🥀|8.HİÇ|🥀

3K 181 38
                                    

Bölüm Şarkısı: Kuytu – Ada

8.BÖLÜM: HİÇ

Güven.

Beş harf tek kelimeden oluşan, içinde koca bir hayatı barındıran, bir ruhu diğerine bağlayan, iki kalbin ortak atmasını sağlayan bu sözcük benim göğsümü dağlamıştı. Doğduğum ilk anda önce annemde sonra babamda hissettiğim bu duyguyu, yeşil irislerinde kelebekler saklayan bir adamda da hissetmeye başlamıştım.

Güven duygusu gözlerindeki ve özündeki güçlü parçalardan kalbime adımını atmıştı. Fakat adımları kanlıydı ve yüreğimdeki her bir hücreye kök salıp dallarından kan damlayan yeşil bir ağaca dönüşmüştü. Bu ağaç ruhuma dokunup yerleşmeyi başarmıştı. Şimdiyse yemyeşil yapraklarla kaplı olan ağacın dalları kurumaya başlamıştı ve geniş gövdesinden içimi sızlatan çatırdama sesleri geliyordu.

Sana güvenebilir miyim Bulut?

Çürümeye başlayan ağacın önünde nöbet tutan ruhum, zihnime güvensiz bir sesle fısıldadı. Ailemden sonra güvendiğim insan Bulut olmuştu fakat o canımı yakıyordu. Beyaz tenimle alay etmeyen, bana saygı duyan, kırılma anlarımda yanımda olan bu adamla parmak uçlarımız birbirine değecekken aramıza giren sırlar birleşmek üzere olan ellerimizin ayrılmasını sağlamıştı.

Ona bağlanmaktan, onu sevmekten, ona güvenmekten korkmuştum. Sonra öyle şeyler yapmıştı ki, öyle iyi ve güzel davranmıştı ki tüm bu korkularımın yersiz olduğunu düşünmüştüm.

Bulut'un gür yapraklı bir ağaç gibi ruhumda büyüttüğü güven duygusu kemiklerimi sızlatıyordu, bana zarar veriyordu. Arafta kalmıştım. Ya bu ağacın büyümesine izin verecek ya da engel olacaktım.

Kalbim ikiye bölünmüştü sanki. Bir yarısı zihnimde Bulut'a olan inancıyla çığlıklar atıyordu.

Sana güvenebilirim Bulut.

Diğer bir yarısıysa Bulut'tan nefret ettiğini belli eden bir sesle bağırıyordu.

Sana güvenebilirdim Bulut.

"Uyanmışsın."

Göz kapaklarımı aralar aralamaz konuşmuştu. İçine düştüğüm sonsuz girdaptan, aklımdaki savaş meydanından beni çekip çıkaran bu tok ve ilgili ses kaburgalarıma battı. Yaklaşık on dakikadır gözlerim kapalıydı ve hislerimle mücadele etmeye çalışıyordum. Hangi duyguları elimin tersiyle itmem gerektiğine, hangilerini de bağrıma basmam gerektiğine karar vermeye çalışıyordum.

Lakin işin içinden çıkamıyor, yeşil gözlerin tesirinden kurtulmam kolay olmuyordu.

Parmaklarımı kıpırdatmak, bileklerimi hareket ettirmek istemiştim ama tüm kaslarım bir neşterle lime lime edilmiş gibi acıyordu. Nefeslerimi bile yavaşça alıp veriyordum.

"Yağmur, iyi misin?"

Kaygının bayat kırıntılarından serpiştirmişti sesine. Sorduğu soru komikti, böyle bir durumda nasıl iyi olabilirdim ki? Babam kanserken, bana Bulut'la evlenmemi şart koşmuşken kimse benden iyi olmamı ve etrafa gülücükler saçmamı bekleyemezdi.

"Eğer istersen-"

"Annem nerede?" diye sert bir sesle cümlesini böldüm. Başımı büyük bir hışımla onun olduğu tarafa çevirmiştim. Gözlerimiz buluştuğunda irislerindeki acı tozları gördüm. Keder ile hüzün iş birliği yapıp yeşil bakışlarına yerleşmişti. Konuşup konuşmamak arasında ikilemde kalmış gibiydi ve çehresine yayılan birçok duygu sözlere dökülmeyen pek çok şeyi anlatıyordu.

KAR TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin