🥀|27.BEKLENMEDİK|🥀

1.6K 113 13
                                    

Keyifli okumalar.

Bedenlerimiz öne doğru süratle giderken emniyet kemerlerimiz bizi tuttu. Neyse ki başımızı bir yere çarpmamıştık. Araba durduğunda ne olup bittiğini anlamak için hızlıca sağa sola bakmaya başladım fakat lambalar yanmıyordu.

"Yağmur, iyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu?"

Bulut'un telaşlı sesi hemen yanımdan geliyordu. Ortalık karanlıktı, arabanın farları bile yanmıyordu. Yüzümde Bulut'un sert ellerini hissedince rahatlamanın etkisiyle derin bir nefes aldım.

"Evet, iyiyim. Sana bir şey oldu mu?"

Yüzümdeki ellerini tutarak sorduğum sorunun cevabını bilmeme rağmen içgüdüsel olarak soru sorma ihtiyacı hissetmiştim.

"Ben de iyiyim." Bulut ellerini yüzümden çekmeden "Birden ne oldu anlamadım. Lambalar bir anda söndü ve önümü göremedim." diye açıklamaya çalıştı.

Derin bir nefes alıp "Peki o zaman ikimiz de iyi olduğumuza göre şimdi polisi arayalım." diyerek mantıklı düşünmeye çalıştım.

"Aynen, arayalım." Bulut ellerini benden çekti, gergin geçen birkaç dakikanın sonunda karanlıkta el yordamıyla telefonunu buldu. Telefonunun camında birkaç çatlak vardı ama neyse ki telefon sağlamdı.

Bulut polisle konuşurken ben de kendi telefonumu buldum fakat benimki çalışmıyordu. Ekranı fena halde çatlamıştı. Bıkkınca nefes verirken başımı Bulut'a çevirdim. Polisle konuşmayı bitirir bitirmez telefonunun fenerini açtı ve nihayet önümüz aydınlandı.

"Bence arabadan aşağı inmeliyiz." Cümlemi bitirir bitirmez emniyet kemerini çıkarıp kapımı açtım. Serin hava yüzüme çarpıyordu, demek içimdeki korku bu yüzdendi. Kaza yapmıştık ve daha neye çarptığımızı bile bilmiyorduk.

"Yağmur, acele etme!" Bulut'un endişeli sesi kulaklarıma ulaşınca durdum, hareketlerimi yavaşlattım. Bulut saniyeler içinde arabadan inip telefonu tutarak yanıma geldi. Çok şükür ki fener etrafı aydınlatıyordu.

"Bakalım neye çarpmışız?"

Bulut telefonu arabanın kaputuna tuttuğunda herhangi bir canlı görmediğim için mutlu oldum. Sadece bir levhaya çarpmıştık, kaputta göçük oluşmuştu.

"Arabanın kaskosu var değil mi?"

Dudağımı ısırarak sorduğum bu soruya Bulut sırıtıp "Var tabii. Sorun yok." dedi.

Daha sonra polisler geldi, ne yaptıklarını anlamadığım bir şekilde tutanak tutuldu, arabamız çekildi ve eve öyle böyle dönebildik. Inanılmaz derecede yorgundum, eve gelir gelmez üstümü değiştirip kendimi yatağa atmıştım.

"Kar tanem, sen şu sıralar hep yorgunsun."

Uykuya dalmadan önce son duyduğum şey Bulut'un bu cümlesiydi ama ona cevap bile veremeden bilincim kapandı.

*
"Yağmur'um uyan."

Gözlerimi duyduğum bu güzel sesle açtım. Bulut yüzüme doğru eğilmişti, nefesi dudaklarıma çarpıyordu. Doğal olarak nefesi açlık kokuyordu. Ve bu koku oldukça berbattı.

"Iyy, nefesini üfleme."

Yüzümü ondan uzaklaştırarak yatakta doğruldum, midem kalkmıştı, kendimi iyi hissetmiyordum.

Bulut ufak bir kahkaha atıp "Biraz kibar mı olsaydın acaba?" diye sırıtarak konuştu. Parmaklarımı saçlarımın arasından geçirip "Insanlık hali Bulut'cum. Kibar olmaya gerek yok." deyip hızlıca yanağını öptüm. Yataktan inip koşar adım banyoya girerken "Banyoyu önce ben kaptım." diye yüksek ve eğlenceli bir sesle konuştum.

KAR TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin