🥀|22.BİR AVUÇ SU|🥀

2.1K 140 31
                                    

Keyifli okumalar🌼

Kapının gürültülü bir biçimde çalınmasıyla sıçrayak uyandım. Başım çatlayacak gibi ağrıyordu çünkü Bulut dün gece beni çok yormuştu ve neredeyse hiç uyumamış gibi hissediyordum.

"Kalkın bakayım! Saat kaç oldu haberiniz var mı? Kahvaltı hazır!"

Gülizar Nine'nin sabırsız bir şekilde bağırmasıyla birlikte hiçbir şeyden etkilenmemiş gibi duran Bulut'u dürttüm. Ne yazık ki Bulut bir türlü uyanmıyordu.

Gülizar Nine tekrar bağırınca yataktan güç bela kalktım ve ayaklarımı sürüye sürüye kapının yanına gittim. Kapıyı yavaşça açarken esniyordum.

"Günaydın nine, biraz daha uyusaydık keşke."

Bitkin çıkan sesimi duyan Gülizar Nine bana tuhaf bir gülümseme bahşetti. Kaşlarımı kaldırıp "Nine?" diye tedirgince sorarken "Tamam, tamam. Biraz daha uyuyun madem. Pek bir yorulmuşsunuz." deyip kıkırdadı.

Büyük ihtimalle ne yaptığımızı anlamıştı ve benim yüzüme yine kan hücum etmişti. Başımı olumlu anlamda sallayıp geri çekildim, kızarıp bozarmış bir halde kapıyı kapatırken beni kendisine çeken yatağa geri yattım. Bulut'un sıcacık olan bedeninin ve kollarının arasına girerken utancım çoktan kaybolmuş, uyku zihnimi ele geçirmişti...

*

"Uyanabilmiş bizim çifte kumrular. Neredeyse öğlen oldu!" Gülizar Nine keyifle şakırken ona tebessüm ettim ve öğle yemeği vaktinde yapacak olduğumuz kahvaltının başına oturduk. Karnımızı doyururken bugün Ordu'yu gezmeye karar verdik.

"Buranın havası dengesizdir. Her an yağmura tutulabilirsiniz." diye Gülizar Nine bizi uyarırken yanımıza şemsiye almamıştık. Neden böyle bir şey yapmıştık bilmiyorduk ama canımız almak istememişti. Umarım ıslanmazdık.

Önce Bolaman Kalesi'ne gittik, orada bir sürü fotoğraf çektikten sonra eşsiz güzellikteki yaylaları ve gölleri gezdik. Hava şimdilik çok güzeldi, güneş biraz vardı ama beni rahatsız etmiyordu. Ordu'nun temiz doğası beni benden alırken iyi ki buraya gelmişiz diye içimden geçiriyordum. El ele saatlerce gezebileceğimiz kadar yeri gezmiştik ve Ordu'da iki hafta kalmaya karar vermiştik. Diğer günler de gezemediğimiz yerlere gidecek, evde dinlenecek ve tatilimizin tadını çıkaracaktık.

Neredeyse akşam olmuştu fakat eve dönmek istemiyorduk. Gülizar Nine'yi arayıp akşam yemeğine gelmeyeceğimizi söylediğimizde bize bozulmamış aksine sevinmiş ve "Birlikte daha çok vakit geçirin." deyip telefonu kapatmıştı.

Karnımızı doyurmak için ev yemekleri yapan güzel bir yer bulduk. Bulduğumuz yer çok şirindi, insana huzur veren bir ortama sahipti. İçeri girdiğimizde bizim gibi buraya turist olarak gelen birçok kişi gördük. Bir masaya oturup siparişlerimizi verirken ben hem etrafı hem de insanları inceliyordum.

"Ee, balayımız nasıl gidiyor Yağmur? Mutlu musun?"

Bulut'un parıldayan gözleriyle dudaklarındaki gülümsemesi beni daha çok mutlu ederken başımı sallayarak "Tabii ki de mutluyum Bulut, harika bir yer burası." dedim ve ardından teşekkür ettim.

Bulut elimi tutup "Teşekküre gerek yok kar tanem, olması gereken buydu zaten; sen, ben, mutluluk..." dedikten sonra tuttuğu elime öpücük kondurdu.

Cümlesinin sonuna "Ve aşk." diye ekleme yaptım. Bulut dediğim şey üzerine şaşkın bakışlarını gözlerime dikince ona dişlerimi göstererek sırıttım. "Aşkımızı unuttun." diye açıklama yapmaya çalışırken yanaklarım ufaktan kızarmaya başlamıştı bile.

Bulut şok içinde "Yani sen... Sen bana... Gerçekten mi?" diye kekeleyerek soru sormaya çalışınca utangaç bir halde "Evet, seni seviyorum." diye titremeye başlayan sesimle cevap verdim.

KAR TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin