🥀|28.DAİMA, SEN|🥀

1.6K 122 18
                                    

Keyifli okumalar.

"Bu olay yaşanmamış gibi davranabilir miyiz?"

Gamze'nin sesinde hiçbir duygu belirtisi yoktu. Sanki bu temas onu etkilememiş gibiydi. Birden yüz hatları sertleşmiş, vücudu kasılmıştı. Beklenilenin aksine yanakları kızarmamış ya da utançtan sesi kısılmamıştı.

Gamze'nin dediği şey üzerine Koray'ın yüzüne çok bariz bir hayal kırıklığı ifadesi yerleşti. Beklediği tepki bu değil gibiydi, kendini Gamze'den geri çekti ve ayağa kalktı. Bize bir şey söylemeden uzaklaşmaya başladı.

Bulut'la ben konuşmuyorduk. Böyle tuhaf bir anda ne söylenirdi ki? Gamze'nin bakışları bile değişmişti. Bana boş boş bakıp o da ayağa kalktı, Koray'ın gittiği tarafın tersine yürümeye başladı. Bir anda ne olmuştu böyle?

Gamze'nin Koray'a kızması, etkilenmesi gerekmez miydi? Birçok insan bu durumun gerçekleşmesini beklerdi ama hayır. Tüm kızlar böyle değildi. Gamze tuhaf, zor, sert biriydi. O kendini hemen bir başkasına kaptırmaz, karşısındaki kişiyi iyice tartardı. Büyük ihtimalle Koray Gamze'nin sınavından geçememişti.

En yakın arkadaşımla dertleşsem iyi olacaktı.

"Daldın bebeğim, iyi misin?" Bulut'un şefkatli sesini duyunca gözlerimi ona çevirdim, alnıma bir öpücük kondurdu. Bu hareketine sadece gülümseyerek karşılık vermek istemedim. Sırtımı Bulut'un göğsünden biraz yukarı kaldırıp boynunu öptüm.

"İyiyim Bulut ama birileri iyi değil. Neden böyle olduğunu anlamadım, Gamze'nin hareketlerinde anlamsız şeyler vardı."

Bulut alnımı tekrar öpüp "Şimdi üstlerine gitmeyelim. Bir gün ben Koray'la sen de Gamze'yle konuşursun. Neymiş ne değilmiş anlarız."

Dediği doğruydu, olay yeni olmuşken onları sıkboğaz edersek işler belki daha da karmaşık bir hal alırdı.

Tam bedenimi aşağı kaydırıp eski yerime geri dönecektim ki Bulut'un "Yağmur, bir şey sormak istiyorum." dediğini duydum.

Ses tonuna tedirginlik hakimdi. Benimle ciddi bir şey konuşacak gibi duruyordu.

Bu sefer bedenimin tamamını Bulut'a çevirip "Sor." dedim.

Bulut boğazını temizleyip "Ben seni öperken ya da sen beni öperken, birbirimize sarılırken, birlikte uyurken kendini sanki..."

Birden gözlerini yumup arka arkaya yutkundu. Kaşları çatılmıştı, vücudunu kastığını fark etmiştim. Sesimi çıkarmadan onu izliyor, cümlesini tamamlamasını bekliyordum. Gözlerini açıp devam etti.

"Sanki o adam sana dokunuyormuş gibi hissediyor musun?"

Sorusunu sorunca uzun bir soluk çıktı dudaklarından. Ne demek istediğini anlamıştım.

Hiç tereddüt etmeden cevap verdim.

"Hayır, seni hissediyorum, sadece sen var oluyorsun. Ama o olaydan sonra seninle birlikte olmak üzereyken sen üstüme çıktığında..."

Aniden gözlerimin önünde şimşekler çaktı, gözlerim yakıcı ışığın etkisinde bir anlığına da olsa kör olurken kulaklarım çınlamaya başladı.

Tuna...

Çınlamanın arasından yalnızca bu isim beliriyordu. O, beni neredeyse mahvediyordu.

"Yağmur!"

Bulut'un sesini duyduğumda kaybolan bilincim yerine geldi. Başım Bulut'un omzundaydı ve bana sıkı sıkıya sarılmıştı.

"Ne oldu?"

Kısık çıkan sesimin üzerine Bulut "Ne olduğunu ben de anlayamadım, Tuna diye sayıkladın ve üzerime yığıldın." diye titreyen sesiyle konuştu.

KAR TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin