🥀|17.AİLE|🥀

2.2K 146 54
                                    

°Lewis Capaldi ~ Someone You Loved°

Nutkum tutulmuştu. Bana karşı bir şeyler hissettiğinin farkındaydım fakat böylesi bir şey beklemiyordum. Sözleri resmen kalbimi ürpertmişti. Dokuz yıldır bu duyguları içinde taşıdığını söylemesi ise beni en çok korkutan tarafıydı.

"Bir şey söylemeyecek misin?"

Beklenti dolu bakışları saçlarımda, gözlerimde, dudaklarımda, ellerimde; kısacası her yerimdeydi. Bu durumda mutlu olmam mı gerekirdi ya da heyecan dolu?

"Ben..."

Ne söyleyecektim ki? Şaşkınlık kara bir deliğin yutması gibi yutmuştu beni. Soluğumu ciğerlerime hapsetmiş dışarı çıkmasına izin vermiyordu. Zihnim bu kara deliğin içinde oradan oraya savrulurken gözlerim yalnızca Bulut'un yeşillerine odaklıydı.

"Ben sana karşı ne hissettiğimi bilmiyorum."

Dudaklarımdan benimle alay edermişçesine dökülen bu cümleyi söylememem gerekiyordu. Bulut bu kadar savunmasız ve gardını indirmişken, ona bu kadar açık sözlü davranmamalıydım.

Önce kelebekleri kanat çırpmayı bırakıp ortadan kayboldu. Sonra da yeşilleri soluk bir hal aldı. Yanağımdaki elini sanki hiç gücü kalmamış gibi çekerken kendimi çok pişman hissettim.

"Anladım."

Hiçbir duygu barındırmayan sesi beni içten içe kahrederken elimden yıllardır beni seven bu adam için yapabileceğim bir şey gelmiyordu.

"Bulut, bak ben..."

Elini hafifçe savurdu ve cümlemi tamamlamama izin vermedi.

"Boşver Yağmur. Sorun değil."

Şimdi gözleri alçıdaki koluna odaklıydı ve sesinde en ufak bir hissiyat yoktu. Başını öne eğmesine rağmen hala yüzündeki derin dikiş izini görebiliyordum.

"Özür dilerim. Keşke seni, senin beni sevdiğin gibi sevebilseydim."

Ağlamaklı çıkan sesim sertçe yutkunmasına sebep olurken dolu dolu olan gözlerimi kırpıştırdım. Gözyaşlarım duvarda asılı duran tablolar gibi kirpiklerimde kalmıştı. O tablolarda hayal kırıklığı içinde oturan iki ümitsiz genç vardı.

Bu iki ümitsiz genci, yani bizi anlatan tablolar da hala içinde bulunduğum kara deliğe çekildiler, bu gençler artık siyaha boyanmıştı ve onları yutan bu büyük canavara teslim olmuşlardı.

"Beni yalnız bırakabilir misin Yağmur? Düşünmeye ihtiyacım var."

Kısık ve yorgun çıkan sesi odadan çıkmamı zorlaştırıyordu.

"Neden düşüneceksin Bulut?"

Başını yukarı kaldırdı ve donuk bakışlarıyla karşılaştım.

"Bu evliliğin olup olmaması gerektiğini."

Kaşlarım şok içinde yukarı kalkarken nefesimi tuttum. Bunca zamandan sonra bu kadar yol katetmişken neden bunu düşünecekti?

"Ama... Ama niye? Madem düşünecektin neden ilk başta hiç sesini çıkarmadın?"

Dehşet içindeydim. Bu dehşetin sesime ve gözlerime yansıdığına da emindim. Bulut soğukça tebessüm etti.

"Bir ihtimal de olsa beni seversin sanmıştım. Ne yazık ki yanılmışım. Geçirdiğimiz bunca zaman sende pek bir etki yaratmamış. Bunu az önce iyice anladım ve senin gerçekten sevdiğin biriyle evlenmeni istiyorum."

Sarsılmış bir halde, dengemi zar zor toparlayarak ayağa kalktım. Hayal kırıklığı içinde ona bakıyordum. Her şey buraya kadar mıydı? Beni bırakacak mıydı? Bunun olmasına izin veremezdim. Dokuz yıldır yüreğinde taşıdığı sevginin sahibini bulmuşken ondan gidemez ve ona bu haksızlığı yapamazdım.

KAR TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin