"Sınava başlangıç"

8K 463 137
                                    

İyi okumalar...

Bazı geç durumlar vardır ya geç kalınmıştı.Ağzımızdan çıkan kelimelere,kalbimizde söz geçirememeye,elinize sahip çıkamamaya.Boran Ağanın eli durmayıp tetige bastığı an şuanki durumu düşünememişti.

Genç kadın bacak arasındaki hissettigi sıvıyla olduğu yerde zorla dururken kalkmak istiyordu.
Canından can giderken,canına can katanı geliyordu!Ağrısı artıyor abisinin acıyla uguldayan sesi kulaklarına gelirken sürünerek gitmeye başladı.Abisi o haldeyken karnındakini düşünmek nasıl olurdu?Sürünürken yırtılan dizlerinin acısı neydi ki abisinin yanında!Çektikleri acı yetmezmiş gibi acılarına acı katıyor tuzla yaralarına basıyorlardı!

Deran Ağa kızkardeşine bakıp zorla yanına gelişini gördü.
Herzaman Mihrimaha son nefesimize kadar direncez derdi.
Baba kendi olurken anne Mihrimahtı.Şimdi ise ikisi kanlar içerisindeydi.Nasıl acıydı bu!
Deran Ağa besmele çekip eliyle destek alarak sürüne kardeşinin yanına gitmeye başladı.İkisininde acısı aynıydı!Kaybetme korkusu,yaralarına basılan tuz!

Mihrimah ağlayarak ilerlerken,ağabeyinin yıkılmayan sesini duydu.

"Bizi yıkamazlar Mihrim az kaldı sana yaklaşmama,aglama sil o gözyaşlarını!"

"Ağabey kurbanın olayım bırakma bizi!"

"Daha canımız yakanlardan hıncımızı almadan gitmem!
Hem baba ölürse anne nasıl hayatta kalır?"

Genç kadının dudaklarından tebessümle çıktı kelimeler.

"Elim her zaman elinin üstünde sizi yalnız bırakmam!"

"Kurban olayım kalbine,eline can gardaşım!"

Birbirlerine sarıldıkları anda hissiz hissettiler kendilerini.
Nasıl bir huzurdu bu kollar.
Aralarında sadece beyaza boyanan elbiselerinin üzerindeki kanlar vardı.Acıda hissetse abisinin iyi oldugunu bilmeden gidemezdi.
Canından can giderdi de ruhu bedeninde kalırdı!

İnsanın ailesi başka!İyilikleri,kötülükleri,acısı,tatlısı bir başkadır ailenin.Mihrimahın annesi,babası olmasada çok şükür dag gibi iki tane ağabeyleri vardı!
Çınar Ağaçları yaşlansada yıkılmayan,bir depremin yıkamayacagı güçteki abileri vardı.Kolları ağabeyine can veren su,toprak misaliydi.Yaprakları dökülsede yeniden çıkma umuduyla sarılmış gibiydi!

Belki nasıl bir benzetme dersiniz ama genç kadın yalnız kaldığı her dakika abisinin hayalini unutmamak için beynine öyle sokmuştu.Göz görmeyince gönülden uzak olmasın diye!

Genç kadın ağlayarak konuştu.

"Ağabey çok korkuyorum beni bırakma!"

"Hişş bırakmak kelimesi yok!
Seni buradan kurtaramayıp gidersem ozaman ölürüm,bak buradayım!"

Boran Aga elindeki silahı yere fırlatırken kanlar içinde direnen genç kadının yanına ilerlemeye başladı.Yigit Aga sinirden kendini zor tutsada Mihrimahın halinden eli ayağı kenetlenmişti.Genç adam Mihrimahın omzuna dokunurken.
Kucağına doğru bayılmasıyla bir güçle kaldırdı.Buraya kadr direnmek abiye olan sevgi,saygı içindi.

Genç adam arabaya hızla ilerlermeye başladı.Genç kadını arka koltuğa koyup kendiside bindi.Kanaması araba koltuğundan sıvı bir şekilde akarken bebeğe birşey olmaması için dua ediyordu.

Kör HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin