51.Bölüm (Sözlerin Ağır Kılıcı)

438 85 153
                                    

LUCY

"Ne?" Söylediğim söze saçma bir şekilde şaşırmış görünüyordu Natsu. "Beni kaybettin de ne demek oluyor?"

"Ne dediysem o." Dedim bana dokunmak için uzanan elini ittirerek. "Daha fazla beni sinirlendirme lütfen."

"Abartıp duruyorsun resmen." Sakin kalmaya çalışarak "Ben ciddiyim, Natsu." demiştim. "Seni güvenmediğin bir kadınla sonsuzluğu paylaşmaktan kurtarıyorum işte."

"Lucy." Dedi ciddi bir sesle. "Bırak şaka yapmayı, bu kadar derdin içinde bir de senin kaprislerinle uğraşamam."

Parmağımdaki yüzükle oynarken onu sadece Natsu'nun çıkarabileceğini düşünmek sinirlerimi bozmuştu o anda, onunla mutlu olduğum için bunu hiç düşünmemiştim ama şimdi ciddi bir şekilde duruma bakınca kendi isteğimle ondan ayrılmaya bile iznim yoktu resmen.

"Kapris falan yapmıyorum." Gözlerine diktim gözlerimi. "Sadece şu an senin yüzünü dahi görmeye tahammülüm yok."

Gülerek "Sırf sana planı korumak adına emir verdim diye bana böyle davranamazsın." demişti. "Burda krallığımı korumaya çalışıyorum ben."

"Hayır, sen ailenden birine ihanet ediyorsun, hem de seni uyarıyor olmama rağmen." Suratımı ekşitip "Ayrıca artık bana ne için emir verdiğin umrumda bile değil, umrumda olan bana emir vermeye devam ediyor olman!" dedim. "Küçük bir şey için bile olsa senden emir almak istemiyorum ama sen bir türlü bunu o kalın kafana sokamıyorsun!"

"O zaman sen de kendini tehlikeye atmayı bırak!" Sesini yine yükseltmişti bana. "Seni kurtarmaya çalışmaktan nasıl yaşanır onu unuttum."

"Anlayamadım?!"

"Sorun da anlamaman zaten." Sakin olmaya çalışarak "Sorun hep kendi doğrularına göre yaşamaya çalışman." demişti. "Benim gözümden olaya bakmıyorsun bile."

"Ah, özür dilerim kralım ama kimin gözünden bakarsam bakayım verilen sözün tutulmamasını gerektirecek bir haklılık göremiyorum doğrusu."

"Belki de söylentiler doğrudur." Şaşkınlıkla "Neden bahsediyorsun sen?" diye sordum. "Belki de beni gerçekten değiştirmişsindir."

Acıyla gülüp "Şu halime bak!" dedi. "Kimseye boyun eğmeyen Vampir Kral Salamander bir savaşı kaybetmek üzere!" Sesi hala öfkeliydi. "Böyle bir şey daha önce hiç başıma gelmemişti, daha önce hiçbir savaşı kaybetmeye yaklaşmayı bırak hiçbir savaşı bu kadar uzatmamıştım bile!"

"Bunda benim suçum ne?!"

"Suç senin değil, suç direk ben de aslında! Sırf senin iyi niyetine uyup işleri ağırdan aldım ve kayıpları azaltmaya çalıştım diye daha fazla kayıp veriyoruz."

"Delirdin mi sen?! O planları hep birlikte yaptık, bir tek benim fikrim değildi bu plan!"

Bir süre sessiz kaldıktan sonra kafasını olumsuz anlamda iki yana sallayıp "Ne tarafından bakarsan bak sen benim zayıflığımsın." demişti. "Ve ben hayatımda hiç bu kadar güçsüz hissetmemiştim daha önce."

Yutkunup "Madem öyle..." dedim karşısında dikilirken. "O zaman bu zayıflığından kurtul." Onu göğsünden ittirip "Neyi bekliyorsun ki?" diye sormuştum.

Sonra tekrar ittirdim ve bu sefer sesimi biraz daha yükselttim aynı soruyu tekrarlarken, beni durdurup "Kolay bir şey olsaydı hiç düşünmeden yapardım zaten!" demişti kalbime ne olacağını umursamazcasına.

Geri çekilirken "Sen ciddisin..." diye fısıldadım. "Sırf daha güçlü olacağını düşündüğün için beni gözden çıkarmayı düşünüyorsun ciddi ciddi."

Suck My SoulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin