NATSU
Cehennem Katına gitmek için Urek tekrar Hockney'i çağırmıştı, oraya giderken kimsenin bizi görmesini istemiyordu ve bu konuda bir tek ona güvendiğini söylemişti.
Bense onunla ilk karşılaşmamızdaki ani çıkışımdan dolayı ona karşı biraz mahçup hissediyordum ama bir türlü özür dileyemiyordum.
"Sorun değil." dediğindeyse kalakalmıştım.
"Anlamadım?"
"Birazdan geçen sefer bana bağırdığın için benden özür dileyeceksin ama bunu yaparken ki surat ifaden o kadar korkunç ki o suratı bir daha görmek istemiyorum."
"Ha? Ah... Geleceği gören gözler, değil mi?! Şimdi hatırladım. O zaman tamam."
O soğuk suratla bunu söyleyince daha üstüne ekleyecek bir şeyim kalmıyordu. Yanımda oturan Urek'in normalde bana gülmesini beklerdim ama farklı bir şekilde dalgın görünüyordu.
"Sorun nedir?" diye sorduğumda çenesine koyduğu elini yavaşça kaldırdı ve bana baktı. Bakışları bomboştu.
"Senin sorunlarının yanında önemsiz bir şey." dedikten sonra elini omzuma koymuştu. "Dert etme."
Onun bu haline güldüm. "Bu kadar yaşlı olmana rağmen hep çocukça davranıp duran sen, şimdi bir yetişkin gibi mi davranmaya karar verdin? Antropoza falan girmiş olmayasın sakın."
"Dedi yıllarca lanetli dolaşan velet. Sen yalnızlık sendromundan bunca yıl sağlam kaldıysan beni hiç düşünme bile."
"Lanetli deyip durmasana! Hem..." zihnimde toparlamaya çalıştığım cümlem Hockney'in ani tepkisiyle yarım kalmıştı.
"Hayır."
Urek "Yine neye hayır?" diye sorunca gelecek meraklısı bana döndü.
"Eşini bulmuş olman lanetinin bozulduğu anlamına gelmez. Bunun için üzgünüm ama bu seni daha çok korkutmalı."
"Ne demek istiyorsun?"
"Yalnızlıkla lanetlenmiş olan sen, kendine bir eş buldun. O eş için daha fazla endişelenmen gerekmez mi? Sonuçta lanetli birinin eşi..."
Ben bu cümleleri sindirmeye çalışırken, onun devam etmesini Urek engellemişti. Sakin bir şekilde "Hockney." demişti.
"Şimdi sırası değil."
Urek'e bakıp kafasını sakladıktan sonra tekrar bana dönmüştü. "Üzgünüm amacım seni daha fazla endişelendirmek değildi ama bilmen gerektiğini düşündüm. Zaten bu sadece benim fikrim, gelecekten bir haber değil."
Arkama yaslanırken burun kıvırmayı tercih etmiştim. "Neyse ne. Sürekli bununla ilgili bir şeyler duyuyorum zaten, bana söylenen her şey için derin düşünseydim şimdiye çoktan intihar etmem gerekirdi. Hem... Ben üzerimde bir lanet olduğuna inanmıyorum."
Bunu söyledikten sonra Urek'in tepkisini beklemiştim çünkü işin aslını aile üyelerim dışında bilen tek kişi oydu, diğer herkes sadece dedikodu kısmına hakimdi.
Urek buruk bir tebessüm etmişti. Tebessüm bile sayılmazdı, beni endişelendirmek istemiyormuş gibi dudakları kıvrılmıştı sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suck My Soul
VampireKaranlık bir dünyaya hüküm süren Natsu Dragneel, en iyiler için düzenlenen bir baloda Lucy Heartfilia ile tanışır. Bu kızda onu çeken şey, yoğun derecede burnunu aşındıran kan kokusudur, öyle bir koku ki onu her an yanında isteyecek kadar. Lucy, bab...