LUCY
Bir yandan üstümü düzeltirken bir yandan da "Bir kere, demiştin Natsu!" diye söyleniyordum kendi çapımda. "Cidden! Üstelik söz vermiştin."
Omuz silkerek "Sen de beni durdurmak için pek istekli görünmüyordun." demişti. "Hem ismimi baştan çıkarıcı bir şekilde söyleyip dururken hem de benim durmamı istemen hiç adil değildi!"
Flört ederek yanına sokulup "Yaptığım en küçük hareketle baştan çıkıyor olmak senin suçun." demiştim. "Bu kadar zayıf olmamalısın, Natsu."
Beni öpmek için uzandığındaysa geri çekildim ve ondan tekrar asabi bir cümle duydum. "Cidden beni delirtiyorsun." Eliyle saçlarını dağıtmıştı. "Sen böyle davranırken suçlu nasıl olur da ben olurum?!"
Omuz silktim ve "Çok basit." dedim. "Kadınlar daima haklıdır." Tek kaşını kaldırıp bana bakarken "Ah, evet." demişti ruhsuzca. "Hayatta kalmak isteyen her erkeğin bilmesi gereken yegane kural."
Parmağımla çenesine dokunup gülümsedim. "Bak, isteyince sen de zeki bir çocuk olabiliyormuşsun demek ki."
Beni belimden tutup kendine çekmesi beklemediğim bir şeydi o yüzden gafi avlanmıştım, ciddi bir ifadeyle suratımı incelerken "Benimle oynamak hoşuna gidiyor, öyle değil mi?" diye sormuştu.
Yaramaz bir çocuk gibi dudak büzüp sadece kafa sallamakla yetindim. "Seninle ilgili her şeyi hoşuma gidiyor, çok sevgili eşim."
"Ah, hayır bunu yapma." Gözlerine diktiğim gözlerime karşılık bana bakmamaya çalışmıştı. "Seni bırakmam için bana yaranmaya çalışma, bu haksızlık."
Elimi göğsüne koyup "Ama Natsu.." dedim tekrar bir çocuk gibi. "Sana yaranmaya çalışmıyorum, yoksa seni sevdiğime inanmıyor musun?" Ellerini belimden çekip geri çekilmişti ve bıkkın bir yüzle "Pes ediyorum, kesinlikle kaybettim." demişti.
"Sen duygu sömürüsüne başlayıp yine beni haksız çıkarmadan önce ben direk senin gitmene izin versem daha iyi olacak." Anında çocuk tavrımdan sıyrılıp sinsice güldüm ve "Ha şunu bileydin." dedim.
"Daha fazla burda kalırsak öldüğümüzü düşünmeye başlayacaklar." Omuz silkip "Ya da seviştiğimizi." demişti. "Ki yalan da sayılmaz."
Suratındaki gülümsemenin silinmesini beklemeden onu sırtından kapıya doğru ittirmeye başlamıştım. Söylenip durmasına rağmen günün sonunda kendini yine toplantı salonunda bulmuştu ve bundan hiçbir şekilde kurtuluşu yok gibiydi Natsu'nun.
Sonunda Kurt Kral Laxus'la tanıştmıştım ve Mira'nın tarif ettiği gibi kendini çok açmayan ama güvenilir biri olduğunda karar kılmıştım.
Laxus Mira, ben ve Natsu dışında toplantıda kimsenin olmaması dikkatimi çekmişti, böyle bir plan yaptığımızda genelde Hockney ya da Loke da burda olurdu. Belki de akıllarında başka bir şeyler dönüyordu benim bilmediğim.
Laxus "Dediğim gibi hareket edersek hem zararı aza indiririz hem de saldırıları hızlandırmış oluruz." dediğinde Natsu "Haklısın." demişti. "Bu fikir işe yarayabilir."
Düşünceli görünüyordu yine de Natsu. Kafasını kurcalayan bir şey vardı ki garip bir şekilde bunu dile getirmeyi seçmişti bu sefer.
"Her şey iyi hoş ama beni asıl rahatsız eden tanrıça klanının saldırı şekli." Masaya doğru bakıyordu kafasında bir sürü şey dolandığını belli eden gözlerle. "Onlarda farklı olan bir şeyler var, belki de başlarındaki kişiden dolayıdır."
Ona şimdi söylemeliydim, en başında Laxus'a tam güvenebileceğimden emin olmadığım için bunu yalnız kaldığımızda sadece Natsu'ya söylemeyi düşünüyordum ama sanırım şu an bunu saklamamın bir önemi yoktu, Byakuran'dan onlara bahsetmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suck My Soul
VampirKaranlık bir dünyaya hüküm süren Natsu Dragneel, en iyiler için düzenlenen bir baloda Lucy Heartfilia ile tanışır. Bu kızda onu çeken şey, yoğun derecede burnunu aşındıran kan kokusudur, öyle bir koku ki onu her an yanında isteyecek kadar. Lucy, bab...