NATSU
Lucy gideli neredeyse bir hafta olmuştu ve diğer taraftan hala bir haber gelmemişti ne arınmayla ilgili ne de evlilikle. Deli gibi ordan oraya sürüklenmek düşmüştü bana da.
Khun ve Urek toplantı odasına kapanmış sürekli teoriler üzerinden konuşuyorlardı, bense hala Loke'la yüzleşme cesaretini bile bulamamamıştım, zaten yüzleşemezdim de çünkü sürekli uyuyordu, beni görürse tekrar ölümün eşiğine gelebilirdi sinirden.
Yine de sakindim, sakin kalmalıydım... Başka seçeneğim yoktu çünkü. Aklıma sürekli Byakuran'la yaptığımız o konuşma geliyordu durduk yere, gerçekten onun ne düşündüğünü öğrendiğim ilk zamandı o.
"Merak etme Kral-chan, çok uzun kalmayacağım." Gerilmiştim ama yine de belli etmemek için gülümsedim. "Seni kovmadan önce söyleyeceklerini söylesen iyi olur o halde."
"Senden alevlerini almaya geldim, Kral-chan. Arınma ayini için." Omuz silkmişti. "Daha önceki görüşmemizde alma fırsatım olmamıştı çünkü sen fazla sinirliydin."
O kadar boşlukta hissediyordun ki bu gülümseyen tavrına sinirlenememiştim bile. Elinde tuttuğu fanusa parmaklarımı bastırdım ve içine alevlerimi aktardım, elimi çektiğinde fanusu parmaklarını şıklatarak ortadan kaldırmıştı tekrar.
"Bitti mi? Bittiyse gidebilirsin." Düşünüyor gibi yapıp "Hmm..." dedi. "Sanırım Kral-chan'ın bilmesi gereken bir şey var."
"Yine ne var?" Göz devirmeme karşılık ciddi bir ifadeyle "Lu-chan seni çok seviyor." demişti. "Tsch. Bunu zaten biliyorum sersem herif."
"Hayır bilmiyorsun, Kral-chan. Lu-chan seni herkesten ve her şeyden fazla seviyor bu yüzden o iyi olacak." Neden bahsettiğini anlamamıştım.
"Ona zarar vermeyeceğimi biliyorsun, ona isteği dışında asla yaklaşmayacağım, endişe ettiğin ne varsa etmene gerek yok çünkü eğer Lu-chan seninle mutluysa, onun sana geri gelmesi için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım." Gözlerini kısmıştı. "Bu hislerimden ölmem anlamına gelse dahi."
"Neden?" Omuz silktim. "Neden bana bunları söylüyorsun? Endişe içinde kıvranmam daha çok hoşuna gitmez miydi?"
Kahkaha atıp "Aslında giderdi, Kral-chan." demişti. "Hem de çok hoşuma giderdi ama bu sefer içimden sana acı çektirmek gelmedi, ne de olsa elinden her şeyi aldım, öyle değil mi?"
"Ben de ne zaman bunu yüzüme vuracaksın diye bekliyordum..." Tekrar gülmüştü eski ifadesiyle. "Bu kadar sinirlenme, Kral-chan, iyi geçinmeye çalışalım."
"İyi geçinmek mi? Seninle mi?!"
Ona çıkışmamdan sonra sakin kalmıştı, susması kısa sürmüştü ama.
"Bir şeyi açıklığa kavuşturmama izin ver, Natsu." Bana adımla hitap etmişti ilk defa. Yüzündeki ciddiyet garip hissetmeme neden olmuştu. "Lucy'i seviyorum, onu gerçekten çok seviyorum ama..."
Yutkundu. "Ona ne kadar aşık olursam olayım onunla olamayacağımı da biliyorum... Bu yüzden tek istediğim senin ona karşı iyi bir eş olman."
Bana doğru bir adım attı. "Yaptığın hataların aynısını tekrar yapma. Onu bir daha kaybetmek istemezsin, öyle değil mi?"
Silkelenip kendime geldim, bunları düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyordu ama aklımdan bir türlü atamıyordum. Sinirlenmem gereken kişi o muydu yoksa kendim miydim hala emin değildim ama şüpheye düşmeye vaktim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suck My Soul
VampirKaranlık bir dünyaya hüküm süren Natsu Dragneel, en iyiler için düzenlenen bir baloda Lucy Heartfilia ile tanışır. Bu kızda onu çeken şey, yoğun derecede burnunu aşındıran kan kokusudur, öyle bir koku ki onu her an yanında isteyecek kadar. Lucy, bab...