32.Bölüm (Kraliçe'nin Prizması)

931 168 141
                                    

NATSU

Al işte, iti an çomağı hazırla. Geldi bizim Dragneel belası. Sanki kendimde bir Dragneel değilmişim gibi oldu da neyse.

"Zeref..."

Uğraştığım Urek'i bırakıp Mavis moduna geçen Lucy'nim önünde dikildim ve "Hayır." dedim. "Kendi bedenine geçince istersen gidip abimin üstüne atlayabilirsin ama şu an ondan uzak duruyorsun!"

"Tamam." Onu tutmayı bırakıp sözüne güvenerek geri çekildim ki çekilmez olaydım. Ben çekilir çekilmez Mavis'in Zeref'in kollarına atılması bir olmuştu. Normalde zerre umrumda olmazdı isterse yiyişsinler ama benim karım aradayken asla!

"Mavis..." Lucy'nin saçlarını okşayan abime doğru sertçe öksürdüm ve ayrılmalarını sağladım. Göz devirip "Tamam." demişti abim. "Halledelim şu işi bir an önce madem."

"Ben de senin..." Gözlerini eşimin göğüslerinden kaçırmaya çalışarak "...eşinin bedenine çok meraklı değilim zaten." dediğinde benim yerime ona vuran Mavis olmuştu.

"Sapık!"

Ben gülmemek için kendimi zorlarken abim tokat yediği yanağını ovma işlemini bitirip af dilenme işlemine geçmişti. "Hayır! Hayır! Yanlış anladın, ben sadece...."

"Sen sadece karımın göğüslerini kesiyordun." Dedim tek kaşımı kaldırarak. "Fırsattan istifade iyi göz zinası yaptın bakıyorum."

Ve evet, bir tokat daha! Buna sabaha kadar devam edebilirim, gerçekten harika. Abimin tek kelime edemiyor oluşu da ultra bir eğlence katıyor günüme.

"Pis sapık!" Mavis ona tekrar vurmak üzereyken Zeref onu bileğinden tuttu ve benimle kısa bir süreliğine göz göze geldikten sonra dudaklarını Lucy'nin dudaklarına doğru uzattı.

Ne olduğuna anlam veremediğim bir şekilde artık çok geç olduğunu düşünüyorken Mavis Zeref'i göğsünden ittirip "Dokunma bana!" demişti.

"Mavis seninle kendi bedenine dönmeden konuşmayacağını söylüyor."

"Lucy?!"

Heyecanla ona doğru gittiğimde bu sefer tokat yiyen abim değil ben olmuştum. "Eğlenceli miydi? Benim üzerimden abinle uğraşmak?!"

Zeref kollarını göğsünde bağlayıp "Artık eşitiz, kardeşim." demişti yediği tokatları ima ederek. Dragneel'ler olarak çuvalladığımızı düşünüyordum ve Urek'in kahkahası da bunu doğruluyordu.

"Kaybedenler klübüne hoş geldiniz, aptal aşıklar."

Abimle aynı anda "Kapa çeneni!" ikazında bulunmamız Urek'in neşesinden bir şey eksiltmişe benzemiyordu. Lucy'nin yanına gelip "Çak bir beşlik!" dediğinde ciddi ciddi isteğini almıştı.

"Dragneel kardeşlere güzel birer tokat geliyor Mavis ve Lucy'den! Kadınlar bir, erkekler sıfır!"

"Urek." Dedim ciddi bir sesle. "Ne halt etmeye çalışıyorsun sen?"

"Khun gelene kadar siz iki Dragneel aptalının birbirine girmesini önlemeye çalışıyorum, bununla ve neşeli ruh halimle bir sıkıntın mı var, haa?"

"Bence yok. Yani yoktur heralde, dimi Natsu?"

Lucy'nin yanağına bir öpücük bırakıp "Yok, tabii ki." dedim. "Senin şu assolist arkadaşın sahneye teşrif etse de bir an önce bu çift taraflı işkence bitse."

"Assolist geldi."

Khun içeri girdiğinde "E hani?" demişti bizi şaşırtarak. Mavis'in bedeninin olduğu prizmayı işaret etti ve "Lucy neden hala dışarda?" diye sordu.

Suck My SoulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin