58.Bölüm (Filizlenen Endişeler)

437 79 92
                                    

LUCY

Gerçekten gidip Byakuran'la savaşacak mıydı yani? Hayır bun izin veremezdim, Natsu için bile bu çok tehlikeliydi. O adam ne olduğu belli olmayan bir gizemdi ve ortalığı birbirine katabilirdi.

"Gitme." Sesim düz çıkmıştı belki ama içimde fırtınalar kopuyordu, ona ne kadar kızgın olduğum fark etmezdi, onu hala seviyordum ve deli gibi endişeliydim.

"Neden bahsediyorsun sen? Bu bir savaş ve neredeyse benim dışımdaki herkes savaştı." Kaşlarını çatıp "Yoksa bana güvenmiyor musun?" diye sorduğunda kafamı hayır anlamında iki yana salladım. "Sana güvenmediğim için değil, sadece korkuyorum."

"Korkuyor musun?" Şaşırmış görünüyordu. "Sen mi? Nedense pek de olası bir şeymiş gibi gelmedi bu kulağa." Koluna vurup "Dalga geçme benimle." dedim. "Loke'un söylediklerini unuttun mu? Seni öldürmenin yolunu biliyorlar, ya Byakuran seni öldürmeye çalışırsa?"

Onunla ilgilenmeme gülümsedikten sonra "Bana bir şey olmaz." demişti. "Hem birden bire nerden çıktı bu telaş, senin Byakuran'a güvendiğini sanıyordum."

"Güveniyorum ama bana zarar vermeyeceği konusunda, seninle ilgili çok da güzel planları olduğunu sanmıyorum."

"Fazla endişeleniyorsun, benim kim olduğumu unuttun mu yoksa?" Gözlerimi kaçırıp "Yine de bu tehlikenin ortasına dan diye atlaman için bir sebep değil." demiştim. "Oysaki senin ondan mümkün olduğunca uzak durmanı isterdim."

Garip bir ifadeyle bana bakıp "Benim için endişelenmene üzülmeli miyim yoksa sevinmeli miyim, anlamadım doğrusu." demişti. "Bu iyi bir şey mi? Şu an aramızda iyi bir şeyler mi oluyor?"

Tekrar koluna vurdum ve "Bir ölüm kalım savaşına gidiyorsun ve tek derdin bu mu gerçekten?!" diye sordum. "Sen cidden ıslah olmazsın."

"Ya başka ne olacaktı? Benim senden başka derdim mi var ki?" Gözlerini gözlerime dikip "Saçma sapan şeyler söylemiş olmam seni sevdiğim gerçeğini değiştirmez." dedi. "Aksine seni çok fazla sevdiğim için seni korumak istedim ama bunu yaparken fazla bencilce davrandım."

Sözleri her ne kadar beni yumuşatmak için olsa da ona olan kızgınlığım kırgınlık olarak yerleşmişti kalbimin bir köşesine, o yüzden ordan bir türlü gitmiyordu.

Kolunu sıkıca tutup "Gitme." dedim. "Loke onların senin tam zıttın bir silah bulduklarını söylemişti, gücü her türlü sana zarar veren bir şey ve büyük ihtimalle o Byakuran, o yüzden lütfen ama lütfen gitme."

Tebessüm edip "Öyle olduğunu ben de biliyorum." dedi. "Ama davet edildiğim bir savaş meydanından kaçarsam nasıl bir kral olurum sence?"

Ellerim titrerken "Yine de bu adil değil." dedim. "Yine benim yüzümden dövüşmek zorunda kalıyorsun ve ben hiçbir şey yapmadan seni beklemek zorunda kalıyorum!"

Tekrarladım. "Gitme, hem zaten beni kurtarmaya çalışmaktan sıkıldığını söylememiş miydin? Bırak bu sefer kendi sorunumu kendim halledeyim."

Kaşlarını çatıp "Bu onunla benim aramda artık." dedikten sonra ifadesi daha da net bir hal almıştı. "Eşimi çalmaya çalışması yetmiyormuş gibi bir de insanlarıma zarar verdi, bu aşağılanmayı daha fazla oturup izleyemem."

"Ama yine de en azından seninle gelmeme izin vermelisin! Belki bir yardımım dokunur, belki önce onunla konuşursam..." Sözümü kesip "Aklından bile geçirme!" dedi sert bir tavırla. "Seni o adamın bir bölge yakınında bile görmeyeceğim, beni anladın mı?"

"Yine hiç fikrimi dinlemiyorsun, sana bende bir şeyler yapabilirim diyorum. Güçlü olduğumun ne zaman farkına varacaksın? Beni küçümsemekten vazgeç artık."

Suck My SoulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin