82.Bölüm (Toksin Dolu Adımlar)

320 62 62
                                    

LUCY

"Bekle biraz, şimdi sen bana tüm bunlara sebep olan şeyin sümüklü bir velet olduğunu mu söylüyorsun?" Byakuran bu soruma göz devirdikten sonra "Eşin de aynı soruyu sordu." demişti. "Çocuklara karşı alerjiniz falan mı var sizin?"

"Hayatımı alt üst eden sinsi veletlere karşı mı?!" İç çektim. "Ah, evet kesinlikle onlara alerjim var." Kollarımı göstererek "Bak tüylerim diken diken olmaya başladı bile." dedim aksi bir ses tonuyla.

"Teknik olarak o şu an bir velet değil, Lu-chan ama..." Suratımdaki umrumda değil ifadesine karşılık ses tonunu düşürmek zorunda kalmıştı. "Bunun pek fazla fark edeceğini sanmıyorum tabii."

Kısa süreli bir sessizlikten sonra "Bu arada Kral-chan seni özlediğini iletmemi istedi." demişti. Gülerek "Şimdi de çöpçatanlığa mı başladın?" diye sorduğumdaysa omuz silkti ifadesizce. "Sadece bunu duymanın seni mutlu edeceğini düşündüm."

"Teşekkür ederim." Gülümsetmişti bu tavrı beni. "Bunu duymak beni gerçekten mutlu etti." Kafasını salladıktan sonra arkasına yaslandı ve "Aaah, bitmiyor bitmiyor..." diye şikayet etti.

"Larcade'nin her şeyin başındaki kişi olduğunu öğrenmemiz bir devrim niteliğinde olsa da hala onu buraya getiren kişiyi öğrenmem gerekiyor."

Kafasını bana doğru çevirdi belirttiği bu görevden sonra. "Üstelik senin arınma işlemini daha fazla erteleyemeyiz." Yanağıma dokununca irkilip geri çekilmiştim, o da üstelememişti. "Tenin soluklaşmaya başlamış, gittikçe zamanın daralıyor."

Haklıydı, son günlerde kılımı kıpırdatacak bile halim yoktu. Üzerimde savaştan çıkmış bir askerin yorgunluğu vardı, bedenim hassastı ve düşüncelerim bulanıktı. Anılarımda sürekli aklımda dolanıp duruyordu pişmanlıklarımla ve üzüntülerimle beraber beni çökertmek ister gibi.

Yutkunarak "Baksana..." diye başladım lafa, bu durumdan kurtulmak istiyordum istemesine ama hala nasıl olacağı hakkında bir fikrim yoktu.

"Nasıl bir şey..?" İçimdeki korkuyu inkar edecek güçte değildim sanırım. "Şu arındırma işlemi yani?"

Gözlerime bakıp susmuştu, çok kısa sürmüştü ama bu suskunluğu korkularımı beslemeye yetmişti. "Bir bakalım..." Düşünmeye çalışırken eski neşesine dönmesi bile ürpertimi geçirmeye yetmemişti. Zaten o da numara yapmaktan vazgeçmiş olmalı ki "Sana yalan söylemeyeceğim Lu-chan." diyerek vazgeçmişti neşeli tavrından.

Ben her şeyi duymaya hazırlıklı bir halde beklerken o tavana bakan gözlerini gözlerime çevirip hüzünlü ama ciddi bir ifade takınmıştı yüzüne. "Cehhennem gibi acıtacak."

"Ah..." Gülümsemeye çalıştım. "Bunu bildiğim iyi oldu."

"Bu arındırma, teknik olarak vücudundaki lanetin izlerini silmek için yapılan bir toksin atma işlemi aslında." Yüzünü buruşturmuştu önce, sonra bunu saklamak için gülümsemeye çalışmıştı. "Alevlerim bunun için uygun bir özelliğe sahip bu yüzden..."

"Aman Tanrım..." Korkularımı gerçeğe dönüştüren bu cümleyle işlemin özünü anlamıştım. "Beni yakacaksın, öyle değil mi?" Cevap vermese bile sessizliği en büyük cevap niteliğindeydi bana.

Söylemekte çok zorlandığı belli olan bir tavırla konuşuyordu. "Önce tüm hücrelerini yakıp..." Boğazını temizledi öksürerek. "Laneti ortadan kaldıracağım, sonra da..." Gözlerindeki çekingenliğe bakarak "Onları tekrar canlandıracaksın." dedim. "Hücrelerim yenilendikten sonra da kanatlarını geri alacaksın."

Suck My SoulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin