#7

1K 64 17
                                    

Merhabalar efenim. Size bölümlerin gecikmeli geleceğinden bahsetmek istedim. Bunun için üzgünüm. Üniversite sınavına az kaldı ve bilirsiniz, sanırım biraz çalışmam gerek. Anlayışınız için teşekkürler ve iyi okumalar ehehe...

Soo sabah işe gitmek için hazırlanmıştı bile. İş başında olması gereken saat 8'di fakat şu an bir saat erkenden hazırdı bile. Güzel bir kahvaltı yapmayı planladı ve odasından çıkıp kardeşinin odasına vardı.

Kapıyı açıp içeriye göz gezdirdiğinde kardeşini bulamamıştı. Yatağı topluydu, pijamaları yatağın üzerinde katlı bir şekilde duruyordu.

Soo aşağı indi ve mutfağa girdi. Tezgahtaki baharatlığa yapıştırılan kağıdı görünce alıp okudu.

Kız kardeşi ödevinin teslim tarihinin bugün olduğunu ve erken çıkması gerektiğini yazmıştı.

"Kahvaltı bile etmemiştir... Bu kız beni çıldırtacak." Saçlarını karıştırdı ve üzerindeki tişörtü çıkarıp salona attı. Altında da baksırdan biraz, çok çok az daha uzun olacak şekilde dar bir şortu vardı. Eunji'nin yanında çok açık giyinmeyi sevmediğinden böyle giyinirdi. Beyaz teninin üzerine önlüğü giyerek dolaptan kahvaltılık bir şeyler çıkardı ve masaya dizdi.

Patatesleri soyup yana koydu, aynı zamanda omlet için de malzeme hazırlıyordu.

Kapının çalmasıyla gözleri devirdi.

"Eunji... Bu sefer neyini unuttun acaba?"

Ellerini havluya silerek kapıya gitti. Kapıyı açtığında ise gözleri büyümüştü.

Jongin'in neşeli tavrı silinmiş, yerini bayık bakışları almıştı. Sabahın bu saatinde, birkaç saniyelik an içinde azabilmeyi hiç ama hiç tahmin etmiyordu.

"Senin burada ne işin var Jongin?" Soo tereddütle esmeri süzmüştü.

"Be be ben... Ben biraz poğaça almıştım be beraber yeriz diye." İçeri alması için tatlı bakışlarından atmıştı kızıla.

"Pekala, gel hadi. Kapıyı kapat."

Soo arkasını dönüp mutfağa ilerledi. Jongin'e sorması gereken bir hesap vardı sonuçta.

Jongin ise bakışlarını pürüzsüz beyaz bacaklardan ve beyazlığa tezatlık yaratan siyah şortun kapatmaya çalıştığı kıvrımlı kalçalardan alamıyordu.

Elini önüne bastırıp içeriye girdi ve kapıyı örttü. Sakin olması gerekiyordu. Bir kere daha azıp kendini rezil etmemeliydi.

Soo'nun yanına geldiğinde gözlerini kapatıp yalnızca kokuyu içine çekti. Böylesine basit bir yemek bu kadar güzel kokmamalıydı.

"Neden köpek gibi burnunu havaya dikmiş bekliyorsun esmer? Gel de yardım et."

Jongin transtan çıkarak kızılının yanına ilerledi ve durdu. "Ne yapmam gerekiyor?"

"Aldığın poğaçalar sıcak değilse mikrodalgaya koy da ısınsınlar."

Esmer, başını sallayıp Soo'nun dediğini yaptı.

"Bu arada çok güzel görünüyorsun kızıl." Jongin gülümsemişti itiraf edebildiği için.

"Teşekkür- ah!"

'Ah!'

Jongin yutkundu ve başını salladı iki yana. Kyungsoo'nun yanına koşmuştu hemen. Kanayan parmağı alıp dudaklarının arasına yerleştirdi. Kanı emdi.

Soo ise gözlerini büyüterek ona bakıyordu. Vampir miydi bu? Kanı emmek de neyin nesiydi?

"Tamam, iyiyim Jongin."

KIZILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin