#11

837 48 17
                                    

Keyifli okumalar...

Sürüsünü takip eden koyun gibi Kyungsoo'nun peşine takıldı esmer.

"Ne demek istedin? Seni üzdüğümü bilmiyordum. Anlat bana."

"Anlamayacak kadar saf veya algılayamayacak kadar salaksan bu benim yapabileceğim bir şey değil. Ağzını yüzünü kırmamı istemiyorsan git, Jongin."

"Çekimler yüzünden mi? Bana bu yüzden mi kızgınsın?" İnat ederek Kyungsoo'nun elini kavrayıp onu kendine döndürmüştü. "Soo... Ben bu işi çok uzun zamandır yapıyorum, güzel bir para aldığım doğru ve o işim olmasa bile bir gelirim olduğu da doğru. Kaba tabiriyle birilerinin yatağında ve deliğinde olmasam nasıl hissedeceğimi bilmiyorum. Bırakamam. Seni kalbimle seviyorum, tamamen ayrısın."

"Bilmiyorsun değil mi?"

"Neyi bilmiyorum tanrı aşkına!"

"Midemin kalktığını. Başkalarının yatağından kalkıp gelerek bana sırnaştığında olan bu, tiksiniyorum. Ve senden soğuyorum. Uzak kalmak istiyorum. Beni anlarsın diye sana zaman tanıdım ama pek de sabırlı bir insan değilim. İşin özü; bana dokunacaksan onlara dokunma, onlara dokunacaksan bana dokunma."

Jongin içinin acıdığını hissetmişti. "Bunlardan haberim yoktu."

"Artık var." Tüm açık sözlülüğü ile kalbinde hissettiklerini doğru kalıplara oturtarak söylemenin verdiği rahatlıkla kahvesini yudumladı kızıl. "Seni seviyorum. Ama benden bu kadar geliyor."

Esmer olan, başını saklamakla yetinmişti. Ardından ayakları geri adımlayarak mutfak kapısını bulmuştu. Açık olan kapıya tutunup bir kez daha baktı Kyungsoo'nun gözlerine. Jongin'e göre düşünce sürecine gireceğini simgeleyen bakışlar, Kyungsoo'ya göre ayrılığı gizliyordu kahvelerinde.

Göz pınarları dolmaya başlayan kızıl, kendini güçlü göstermek ve gözyaşlarını gizlemek için arkasını dönmüştü. Saniyeler içinde gözden kaybolan esmer onun zannınca az sonra arkasından gelip beline sarılacak ve yaptığı o aptallıklara devam edip kızılını güldürecekti.

Hiçbirisi olmadı. Kyungsoo bitirdiği kahvesinin yenisini yaparken onun yanına gelen kız kardeşiydi. Kokusundan tanımıştı.

Eunji, kollarını abisinin beline sarıp yanağını sırtına yaslamıştı.

"Sorun ne bilmiyorum ama üzülme abiciğim."

Güçlü maskesini takıp gülümsedi kızıl. "Üzülmek mi? Aptal esmere neden üzüleyim. Güvenmemiştim zaten. Ne hali varsa görsün."

Canı acıyordu biraz. Ve Eunji bunu fark etmişti. Yine de ses etmedi. Güçlü maskesine sığınmasa gidecek başka bir yeri yoktu.

"Boş ver abi. Hana'nın doğum gününü de boş verelim. Bugün abi kardeş günümüz olsun, hm?"

Arkasını dönüp kardeşinin alnını öptü. "Olur güzelim."

Kısa sürede ikisi de hazır olduğunda çıktılar. Aralarında pek fazla yaş farkı yoktu. Sokakta el ele gezmeleri, onları tanımayan birisine göre onlara sevgili gibi gelebilirdi.

Akşama kadar gezip yorulduklarında Eunji'ninkiler fazla olmak şartıyla elleri poşet doluydu. Bu resmen alışveriş çılgınlığıydı. Dinlenmek için bir kafeye geçip oturdukları vakit rahatlamış hissetmişlerdi. Kafenin kapısı açılıp çanlar çaldığında alışverişten yorulan Eunji'nin bakmamasına rağmen Kyungsoo bakmıştı. Siyah, düzgünce ayrılıp geriye fönlenmiş saçlarıyla yakışıklı bir çocuktu içeri giren. Tahminince ondan daha gençti.

KIZILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin