#9

1K 47 21
                                    

İki eliyle yüzünü kapattıktan sonra karşısında oturan kardeşine ne söyleyeceğini düşünmeye başlamıştı kızıl. Hakikatinde, Soo'nun bir sevgilisi olsa bunu ilk destekleyecek kişi Eun Ji olurdu. Fakat bu kişi Eun Ji'nin birkaç gün evvel bahsettiği 'ultra yakışıklı bir bey' idi. Abi kardeş aynı çocukla beraberlerdi teorik olarak.

"Jongin ile arandaki ne abi? Ben... Sana bahsettim, daha geçen gün bahsettim ondan hoşlandığımdan."

"Ne diyeceğimi bilmiyorum güzelim. Çok özür dilerim ama üzgün değilim. Bu kişi Jongin olduğu için üzgün değilim ama senin hoşlandığın kişi olduğu için çok üzgünüm." Utanmışlığın verdiği doluluk hissine dayanamayıp bir gözyaşı salmıştı kirpiklerinden çenesine kadar. "Bana bir şeyler söyle lütfen... Seni kırdım ve ölesiye korkuyorum." Kardeşinin yanına varıp genç kızın elini avucunun içine almış ve öpmüştü.

"B ben ona aşık değildim, sadece hoşlanıyordum abi. Ama... Seni öyle görünce ben çok şaşırdım. Neden Jongin olmak zorunda ki!"

"Biliyorsun ki sen istemezsen hiçbir şey olmaz. Sen istesen ölürüm bile." Beklentiyle kardeşinin gözlerine bakmıştı kızıl.

"Saçmalama abi. Görmedin mi, beni görünce nasıl tepki verdiğini? Belli ki o da seni seviyor. Kalbim kırıldı biraz ama seni sevdiğin insandan ayırmam. Hem o bana çok büyüktü zaten. Kardeşi falan varsa onu ayarlarım kendime." Muzipçe gülmüştü Eun Ji.

"Güzelim benim..." Sevgi patlaması ile birbirlerine sarılmışlardı.

*******

Jongin günlerdir Kyungsoo'dan haber alamıyordu. Evine gittiği zamanlarda sadece Eun Ji'yi görüyordu fakat o da trip atıyor gibiydi ve hiçbir şey söylemiyordu. Hepsine ek olarak bir de hasta olmuştu. Kyungsoo'nun evinden ayrılırken ıslak kıyafetlerini giymek zorunda kalmıştı. Şimdi ise tüm çekimleri iptal olmuştu ve kızılı özlüyordu. Ona ulaşamamak çok kötü hissettiriyordu. Daha yeni sevgili olmuşlardı ama her şey bozulmuştu.

Boynuna atkısını sardıktan sonra kalın montunu da giymiş ve garajdaki arabasına binmişti. Kyungsoo'nun çalıştığı yeri öğrenmişti. Onu daha fazla görmese kalp sıkışmasından ölecek gibi hissediyordu. Bu hislerin getirileri için daha çok gençti.

Arabayı kafenin önüne park ettikten sonra siyah, karartmalı camlarının ardından kafenin içini dikizlemişti. Oradaydı işte, müşterilere sunuyordu kalp gülümsemesini. Bu çok kötüydü! Günlerdir kendi aramalarına cevap vermemesine rağmen başkalarına böyle gülümsememeliydi!

Anlık hışımla arabadan inip kafeye yürüdü ve içeri girdi. Kapı açılırken üst taraftaki çan çalmıştı. Boş bir masaya oturduktan sonra bacak bacak üstüne atmıştı. Kollarını da küsmüş çocuk misali bağlayıp sevgilisini izlemeye başlamıştı.

Kyungsoo, yeni gelen müşteriye menü uzatmak için geldiğinde onun tanıdık geldiğini fark etmişti. Ama herif kutuplardaymışçasına kalın giyindiği için yüzü bile görünmüyordu.

Jongin şapkasını ve atkısını çıkarıp sinirle baktı sevgilisine.

"Bana da onlara yaptığın gibi gülümse! Günlerdir bana cevap vermeni bekliyorum. Sensiz öleceğim diye çok korktum. Yalnız, bir başıma..." Sesinden bile kendini ele veriyordu, hastalığı çok şiddetliydi. Jongin'i başkası seslendiriyor gibiydi, o derece değişmişti sesi.

Biraz olsun pişmanlık hissetse bile hala kırgın olduğu için ipleri gergin tutmaya devam etmişti Kyungsoo. "Sesine ne oldu böyle?" Aramalara cevap vermeme kısmını kendince atlamıştı.

"Hasta oldum! Boğazım çok acıyor ve üşüyorum." İstemsizce alt dudağı aşağı sarkmıştı esmerin.

"Sana bir nane limon yaptırayım." Esmerin yanından ayrılacakken kolunu tutan el nedeniyle duraksamıştı.

KIZILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin