#16

565 41 3
                                    

Dilerseniz şarkıyı birinci yıldızlı kısımdan sonra açıp dinleyebilirsiniz. Çünkü yıldızlı kısımdan sonrası bu şarkı ile yazıldı.

*******

"Bana oradan domatesleri ver."

Jongin etrafına bakarken dolabı açıp iki büyük domates verdi. Kyungsoo'ya uzattığında tabak görmeyi bekleyen Soo, tavana bakıp sabır diledi.

"Nimetle sövmek istemiyorum da bunları götüme mi sokayım Jongin? Doğranmış olanlar gözünün önünde gözünü sevdiğim."

"Pardon aşkım. Sokmak için daha iyi bir şey biliyorum." İkinci cümleyi kısık söylemişti çünkü yine dayak yemek istemiyordu. Neyse ki Soo duymamıştı. Ama duyan kişi Eunji idi.

"Yardım lazım mı abilerin en bir tanesi?" Arkasından sarılıp boynunu öpmüştü.

"Hayır diyemem güzelim. Bu bir işe yaramıyor." Jongin'i işaret etmişti.

Bugünkü kaçıncı alınışını yaşadığını bilmeyerek sandalyeye oturmuş, onların yemek hazırlamasını bekliyordu Jongin. Fazlalık gibi hissediyordu kendini.

Biraz daha zaman geçince ayağa kalkmıştı. "Ben gideyim artık."

Kyungsoo arkasını dönüp baktı. "Gidemezsin hiçbir yere. Yemeği fazla hazırladım."

Kalktığı gibi oturdu. Dudağını büzdü. Sevgilisini anlamaya çalışıyordu ama sahiden anlayamıyordu. Soğuk davrandığı zaman kendisini istemediğini sanıyordu ama sonra bir hareketi veya sözüyle bu tezi çürüyordu.

Tabakları yerleştirirken Jongin'in telefonu çaldı.

Soo'nun bakışları Jongin'e kaydı çünkü esmerin bakışları değişmişti.

"Tamam geliyorum."

Karşı hattakini dinlemeye devam etti ve telefonu kapattı.

"Üzgünüm yemeğe katılamayacağım Kyung. Seni sonra ararım."

Ayaklanıp eşyalarını toplamış ve kızılı dudağından öpmüştü. Eunji başını eğdiğinde Soo bunu kardeşi varken yaptığı için sinirlenip laf edecek olsa da Jongin çoktan çıkmıştı. Ne olduğunu soramamıştı bile. Yine iş için gittiğini düşünüp kalp atışları değişmişti. Jongin'e güvenmek istese de her seferinde güveni kırıldığı için umursamamaya çalışıyordu. Ama canı acıyordu. Kalbine söz geçiremediğinden kendine kızıyordu. Dahaca kelimelere dökememiş olsa da ikisinin duyguları karşılıklıydı. Soo, Jongin'i seviyordu. Bu kez ona kırıldığından bahsetmeyecekti. Canının yandığından veyahut üzüldüğünden söz etmeyecekti. Sadece susacak ve kendisine Jongin'in açıklamasını bekleyecekti. Beklediği açıklamayı alamazsa bu kez işleri ciddi hale getirip duyguları yeterince büyümeden bitirecekti. Bu belirsizlik yaşamını etkiliyordu ve Kyungsoo her şeyi düzenli yapardı. Hayatında karışıklığa yer yoktu.

*******

"Sorun ne? Oğlunuz olduğunu mu hatırladınız?"

Jongin henüz vardığı, yıllardır uğramayıp yerini unuttuğu evine göz gezdirdi.

"Hala o işi yapmaya devam mı ediyorsun Jongin?" Annesi koltukta dikelip oğlunun yüzüne baktı.

"Bunu neden beni umursarmış gibi soruyorsun? İletişimimizin kesildiğinin iyi olduğu kanaatine vardım. Eskiden olduğu gibi bir oğlun yokmuş gibi davran ve kızın, kocan... Mutlu mutlu yaşayın." Jongin gülüp kalkarken annesi onu oturtacak cümleyi kurdu.

"Sehun aradı. Daha ne kadar düşeceksin ve bizi utandıracaksın merak ediyorum. Başımıza ibne mi olacaktın bir de?" Gülüp gözlerini devirdi yaşlı ama bakımlı kadın. "Erkek bir sevgilin varmış. Bunları bize inat olsun diye yaptığını biliyorum ama dur artık. Sokakta gezemez olduk. Ha myung senin hakkında konuşup duruyor ve her muhabbetimizde alttan alttan laf sokuyor."

"Arkadaşların da sen de umrumda değilsin. Sizin için yaşamıyorum, bu benim hayatım. İstediğim insanla yatar kalkarım, sevgili olur ve evlenirim. Senelerdir ailem yokmuş gibi yaşadım zaten. Bundan sonra da öyle yaşayıp öyle davranacağım. Onurun gururun oğlun ibne diye kırılıyorsa kırılmaya devam etsin. Çünkü sikimde değil."

"Kim Jongin!" Babasının bağırışıyla içi titrese dahi güldü.

"Siz de öyle yapsanıza. Ben hayatınızda yokmuşum gibi davranın. Beni doğurmamışsın gibi, anne."

"O hatayı keşke yapmasaydım. Senin yerine taş doğursaydım daha iyiydi." Annesinin sözleri kalbine öküz gibi otursa da yine güldü.

"Değil mi... Keşke." Gözlerinin dolacağını hissettiği zaman tavana baktı. "Bundan sonra benim de bir ailem yok. Buna geç bile kaldığımızı düşünüyorum. Numaralarınızı silerim telefonumdan. Hayatta yokmuşsunuz gibi."

"Terbiyesiz velet!" Babası bağırışlarına başladığı vakit arkasına dahi bakmadan evden çıktı. Arabasına bindi ve bir süre sessiz kalıp düşündü. İçi öyle acıyordu ki duygusal acısını fiziksel acıyla kapatmak istemişti. İnsanlar hislerine göre yargılanmamalıydı. Ailesine yakışır bir çocuk olması için duygularını ikinci plana atamazdı.

Direksiyona vurduğu vakit uzun süredir tuttuğu gözyaşları kendini bıraktı. Telefonunu çıkarıp ikinci kez düşünmeden ailesine dair tüm numaraları engelledi. Ardından Sehun'u aradı. İlk seferinde açmayınca ikinciye aradı. Uzun zaman geçtikten sonra açmıştı.

"Ne istiyorsun amına koyayım?" Sesi uykulu geliyordu.

"Neredesin?"

*******

Kapıya sertçe vurarak açılması için bekledi. Sehun kapıyı açtığı anda ona yumruğu çaktı.

"Bu kadar mı çekemedin benim ilişkimi? İlk kez ciddi bir ilişki yaşıyorum ama siktiğimin yerinde her zaman sorun çıkaran birileri oluyor!" Yere düşen kuzenini yumruklamaya devam etti. "Benden ne istiyorsun? O kadar çok mu battı gözüne birisini sevmem, ona aşık olmam?"

Ayağa kalkıp yerdeki bedeni tekmeledi.

"Kyungsoo'ya her türlü puştluğu yapmanı ve bizi ayırmayı denemeni beklerdim ama sen en büyük orospu çocukluğunu konuşturup ailemi aradın." Sinirden gözü dönmüş gibiydi. "Senin sayende zar zor içimde yaşattığım ailem de yok artık. Mutlu musun lan puşt?!"

Sehun, dudağından gelen kanı yere tükürdü. "Haberleri olmuşsa ne olmuş? Her şeyin suçlusu ben mi oldum? Yıllardır pezevenk gibi sikmediğin kimseyi bırakmadın. Suçlu arıyorsan aynaya dön bak. Ailenle iletişimini de sen kestin hayatını da sen bok ettin. Bok atacak yer arama." Oturur pozisyona gelip ayaktaki esmere dikti gözlerini. Ağladığını yeni fark etmişti.

"Sana hiçbir şey demiyorum. Ne diyebilirim..." Eliyle gözlerini silip etrafa göz gezdi ve sonra kuzenine döndü. "Sikimsonik de olsa anne baba diyeceğim birileri vardı. Teşekkür ederim Sehun. Artık yoklar."

Arkasını dönüp evden çıkarken ne yapacağını bilemiyordu. Kendini bok gibi hissediyordu ve gideceği hiçbir yer yoktu. Telefonunu açıp baktı arabada otururken. Kyungsoo'nun numarasını bulup aradı.

"Ne istiyorsun Jongin, aklına gelebildim mi?"

Hiçbir açıklama yapmadan çıktığı için kendini kötü hissetmişti.

"Kızıl... Sadece bu günlük seninle uyuyabilir miyim?"

Esmerin sesinin kötü geldiğini duyunca Kyungsoo yutkundu ve oturduğu yerde doğruldu. "Yılışmayacaksan gel." Soo ne olduğunu merak etse de telefonu kapatmaya yeltendi, yelkenleri suya indirmemeliydi.

"Güzelim." Jongin derin nefes alıp şehrin ışıklarından yıldız görünmeyen gökyüzüne baktı. "Teşekkür ederim."

Kyungsoo afallayıp cevap verememişti. "Ne için böyle konuşuyorsun, bir sorun mu var?"

Jongin başını iki yana salladı. Gözleri yaşlar akıtırken gülümsedi.

"Sorun yok, içimden geldi. Birazdan orada olurum. Seni seviyorum." Karşılık gelmeyeceğini bilerek telefonu kapattı.

"Ben de seni-... Seviyorum Jongin." Kulağından uzaklaştırdığı telefona baktı Kyungsoo. Kesin bir şey olmuştu. Tanıdığı Jongin böyle davranmazdı.

Siz istiyor yeni bölüm
Mutlu etmek Kızıl'ı yazan kayısıcı.
Yorumlar elinizden öper.

KIZILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin