BÖLÜM: 5 "Zâlimin Zulmü"

15.7K 443 103
                                    

"Bir erkeğe elinin sertliğinden çok kalbinin mertliği yakışır..."

Medya |Fleurie - Hurts Like Hell| 🎶

KEYİFLİ OKUMALAR...

Gözlerimi açtığımdan beridir, yeni uyanmanında verdiği sersemlikle, tavana saniyelerdir boş gözlerle bakıyordum. Rutubetsiz tavandan, yatağın tavanına sabitlenerek bir gelinin duvağını andıran cibinlikten ve tavandaki avizenin ihtişamından anladığım kadarıyla buranın benim odamın olmadığı aşikârdı.

Fakat büyük soru nerdeydim?...

Saniyelik yaşadığım hafıza kaybından sonra gözlerimin önene şimşek çakmışçasına, dün gece yaşananlar canlanmıştı. Gözlerimin şahitliğini yaptığı şeyse; benim doğup büyüdüğüm, kimi zaman hayaller kurduğum... kimi zaman korktuğum...kimi zaman kahkahalarımın duvarları arasında kaybolduğu koskoca ömrümün geçtiği evimin yanışıydı. Evi büsbütün saran alevleri, cayır cayır yanışını hatırlıyorum. Kan isteyen kırmızı ateş, büyük bir açlıkla evimi yutuyordu. Hemde içindeki her şeyle... aklıma aniden dank eden şeyle yataktan hızla doğruldum. Gözlerimi saran göz yaşları şiddetini arttırdığında, sarsılarak ağlamaya başladım. Aykalanmak istediğimde, Ayaklarım aklımda dönme dolap misali dönen, düşüncelerimin ve hissettiğim acının ağırlığını taşıyamamış, bedenimi bir çuval gibi yere serivermişti. Annem ve babam içindeydi. Onlar ölmüşlerdi...

Beynimin içinde sürekli bu kelime dolanıyordu. Öldüler...

Baharlar gelip geçmiş dört mevsim defalarca birbirini mi kovalamıştı? Saniyeler dakikaları, dakikalar kaç saati kovaladı ve ben ölüm kelimesini dudaklarımdan kaç kez âzad etmiştim. Sayamamıştım...

Canlarımın ailemin yanarak ölüşünün üzerinden yıllar,mevsimler geçmemişti ama saniyeler, dakikalar ve saatler birbiyle harmanlanmış zaman önemini yitirmişti.

Bedenim aklımla kontrollerini koparmış, bir ceset gibi durgun ve hareketsizdi. Yaptığı tek tepki ise, bir ileri bir geri giderek sallanmaktı. Sanki, bedenim ileri geri gittikçe, düşüncelerimde benimle birlikte sallanıyor, gidip geliyordu. Sanki.. ben böyle sallandıkça olumsuzluklar bedenimden düşüp yok olacak, kaybettiklerim geri gelecekti.

Aklım benimle oyun mu oynuyordu,Bilmiyordum. Annemin büyük bir mutluluk içersinde kahkahalarla gülümsediği süliletlerini silik bir görüntüyle karşıma sunuyordu. Lâkin bedenim bir amele gibi gün boyu yük taşımışçasına yorgundu ve ben kalkıp ona sarılmaya dahî kendimde mecal bulamıyordum.

Gerçekler miydi? Annem aklıma kazıdığım gülüşünü sererek gülüyor, babam beyazların daha çok hakimet sürdüğü sakallarını sıvazlıyor bakışları bir annemin, bir benim üstümde götürüp getirerek tebessüm ediyordu.

Parlak parkelerin üzerinde emekleyerek bedenimi onlara götürerek, onları kucaklamak istiyordum. Ellerim bedenimi onların süliletine götürdüğü vakit, buhar olup, silinip gitmişlerdi. Dudaklarımdan kaçan cılız bir "gitmeyin!" çağrısıda onlarla beraber gitmiş ama onlara ulaşamamıştı. Ardından çığlık çığlığa bağırdım. Ağlamaktan çatalaşan sesim boğazımı yırtana kadar seslenmiştim onlara.

"Hayır!! Gitmeyin! Anne... Babaaa! Ne olur gitmeyin! Beni niye yalnız bırakıyorsunuz, bilmez misiniz ben sizsiz yaşayamam... Gitmeyiin!!! " Ardlarından uzattığım ellerim havada asılı kalmış, daha sonra yanlarıma düşmüşlerdi.

Artık dünyada değillerdi. Ve bunlara sebebiyet veren katil hâlâ nefes aldıkça onların nâşına hakaret ediyordu.

Sahi... gitsem nâşlarını görebilir, son kezde olsa kucaklayabilir miydim onları? Karşılık vermeyeceklerini bilmeme rağmen kucaklamak istiyordum onları... son kez hatırlamak. Onlardan geriye yanan bir evden ne kaldıysa...

ZÂLİM: Kötü Adam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin