0.23

2.1K 81 8
                                    

Şarkıyı da açın bari :)

Yalnızlık.

Evet şuan tam da oradaydım... Arkadaşlarım vardı elbet ama bu başka birşey... Abim. Abim beni sattı. Denis'e yenildi...

"Ben sana daha ne diyeyim abi" çatlak bir ses, her an ağlamaya hazır. Gözlerim doluyor o ân... Bu aralar fazla gözlerim doluyor sanki.

Doğal.

Doğal...

Derin bir nefes veriyorum. Belliydi. Belliydi zaten böyle olacağı. Abim ona aşıktı... Abim ona aşıktı. Aşık insan eninde sonunda sevdiği insana yenilirdi. Abim de öyle olmuştu. Denis'e yenilmişti, ister istemez beni satmıştı...

Duvarları bakışmayı kesiyorum bir süre sonra. Duvarlara bakıştığımdan haberim bile yok... Kendime geliyorum. Etrafıma bakınıyorum ilk. Evdeyim, odamdayım. Derin bir nefes veriyorum. Her oksijeni içime çektiğimde içim acıyor sanki... Alışmalıyım artık buna. Alışmalıyım... Geçeceği yok. Geçmesin de. Ben Sedat'ı hatırlıyorum, geçmesin !

Neden ? Neden sürekli iyiler ölmek zorunda ? Şarkıda da dendiği gibi ; 'Sen kötülerinsin dünya'... Sen kötülerinsin dünya ! Sen iyileri öldürüyorsun. Sen kötüleri yaşatıyorsun ! Yanlış yapıyorsun dünya, yanlış !

Kapım 2 kere tıklatılıyor, gözlerim kapıya kayıyor ânında. 'Gel !' diyorum. Kapı aralanıyor ve içeri abim giriyor. Gözlerimi kaçırıyorum.
Başlıyoruz ! diye geçiriyorum içimden. Başlıyoruz. Yanıma yerleşiyor gözleri ben de. Göz göze geliyoruz. Yüzümü süzüyor. Gözlerimi kaçırıyorum. Fazla gereksiz bir ilgi abi. Artık inanmıyorum... En sonunda konuşmaya başlıyor.

"Ne düşündüğünü biliyorum Ayla. Her ne düşünüyorsan doğru... ben yapamadım. Ben mağlup oldum. Özürdilerim kardeşim."

Üzgünsün...

Sözleri Sedat'ın ölümü kadar acıtmıyor. Acıya alıştığımı hissediyorum sanırım... Derin bir nefes veriyorum. İç sesim bin bir türlü küfür savururken ben sadece ona gitmesini söylüyorum.

"Çık lütfen.." öyle ki sesim kırgın. Yarı yolda bırakılmış bir kız gibi. Öyle zaten. Değil mi ?
Başını eğiyor mahçup bir şekilde. Belki de kendisini affetmemi istiyor. Yaşadığım boyunca, asla !
Pes ediyor sonunda. Odadan çıkıp gidiyor. Gözlerimde birikenler değil de sanki içimde biriken göz yaşlarım düşüp, süzülüyor yanağımdan...
Hızla elimin tersi ile siliyorum göz yaşlarımı. Odadan çıkıp mutfağa giriyorum. Yapmış yine annem yapacağını. Mis gibi yemek kokusu doluşmuş mutfağa. İster istemez tebessüm ediyorum. Sırasıyle yemeklere bakıyorum. Gülümsemem dudaklarıma daha çok yayılıyor. Annem yemek yapmayı özlemiş, belli.

"Yemeklere baktıkça mutlu mu oluyorsun ?"

Gelen ses ile gülümsemem dudaklarımda donup kalıyor... Boğazım düğümleniyor sesini duyunca. Zorlukla yutkunuyorum. Arkamı dönüyorum, burun burunayız. Yutkunmam daha da zorlaşıyor ân ve ân. Geri çekiliyorum hızla.

"Bu seni ilgilendirmez." Sonunda cevap verebiliyorum. Hem de ne cevap...

Gülüyor kendi kendine. Bir süredir görmediğim gülüşünü görüyorum dudaklarında...

"Çok keyiflisin, abim ile barıştınız her halde." İster istemez imâlı bir ses tonu çıkı veriyor dudaklarımın arasından. Gözleri yüzümde dolaşıyor, gülüyor. "Evet barıştık. Çok sevinmişsin belli.." alaycı ses.

'Eski Denis geri dönmüş' diye geçiriyorum içimden. Belki de abim ile barıştığı için bu kadar mutlu. Tabiki öyle aptal !

Cevap verme gereği duymuyorum... 2 çift laf etmek bile içimdeki öfke duygusunu alevlendirdi. Yanından geçip gitmek istiyorum. Kolumdan tutup omuz üstünden bana bakıyor. Kaşlarım çatık ona bakıyorum. Sabırsızım, bir ân önce ne söyleyecekse söylemeli....

SEN HEP BENİMDİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin