Her şeyin düzene girmeye başladığını düşünmek ne kadar saçmaydı. Hayat bir oyundan ibaretti. Oyunda kötü olan insalar, biz insanlar her levelde takılıyorduk ve bu bizi yoruyordu. Zamanla yoruyordu ve artık her birimiz pes etmeye başlıyorduk. Ne kadar acıydı. Ne kadar adaletsiz bir dünyaydı.. Bu oyunda iyi olmak isterdim, çok isterdim.
"Demir ile iş birliği yapmak ?"
Sadece birkaç kelimeden oluşan bu cümle kafamda bir sarsıntı meydana getirmişti.. Saniyeler, dakikalar durmuş ve sadece ben ve kafamda ki cümle kalmıştık. Zaman geçmiyordu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum.. Eninde sonunda ortaya çıkacağını elbet biliyordum. Sadece, hazırlıksız yakalanmıştım işte..
Öfke saçan gözleri hâla üzerimdeydi, deli gibi yüzümün her santiminde dolaşıyor ve tekrar gözlerimi buluyordu gözleri. Her gözleri gözlerime değdiğinde korkuyor, irkiliyordum. Yumruğunu delice sıktığını görebiliyordum ve bu beni daha çok korkutuyordu. Görüş alanım bulanıklaşınca gözlerimi kapatıp açtım. Göz yaşlarım usulca yanağımda süzülürken kalbimde ki acıyı da hissedebiliyordum."Neden ağlıyorsun ki ?"
Onun öfkeli sesine odaklandım sadece.
"Söylesene neden ağlıyorsun ? Söyle de ben de bileyim."
Kızgındı. Bana o kadar çok kızgındı ki şuan... Gözlerimi kaçırdım, diyecek birşey yoktu. Herşey ortadaydı.
"Söyle !" diye bağırmasıyla olduğum yerde sıçradım. Artık dudaklarımdan çıkan hıçkırık sesine bile hakim olamıyordum.. Gözlerine bakmak istedim, cesaret edemedim. Derin bir nefes verdim ve usulca yanından geçip gittim. Askılıkta duran ceketimi alıp üstüme geçirirken sesini duydum. "Nereye gidiyorsun ?" Cevap vermedim. Artık konuşulacak birşey yoktu. Olmamalıydı... Yanından geçmeye kalktığım an kolumdan tuttu sertçe. "Sana nereye gidiyorsun dedim ?" Öfkeli gözleri ile göz göze geldim. Bir süre yutkunamadım. Hoşuma gitmemişti. Bana böyle bakması canımı acıtmıştı, acıtıyordu... "Gidiyorum. Zaten burada olmam çok yanlış. Ben.. ben.." Gözlerinde ki hâyal kırıklığını fark edince konuşamadım. Boğazımda bir yumru oluştu ve ben yutkunamadım, konuşamadım.
"Sen ne ?" Kaşlarını çattı ve duyacağı cevabı beklemeye başladı. Gözlerimi kaçırdım ve derin bir nefes verdim.
"Be-ben hata yaptım."
Söylemiştim işte. Kolumda ki eli gevşedi ve kolumu bıraktı. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Son bir kez gözlerine bakmadan çekip gittim o evden. Güzel yarınları umutlayarak girdiğim evden içimi parçalayan bir hüzünle ayrılıyor olmam ne kadar da kötüydü... Güzel günleri hâyal ediyor olmam ne kadar saçmaydı öyle. Güzel günler olmayacaktı, hiçbir zaman. Kafamı çevirip arkama baktım. Biliyordum. Artık peşimden gelmeyeceğini biliyordum.. Bunu bile bile çekip gidiyordum.
***
1 saat geçmişti. O evi terk edeli, onu terk edeli 1 saat olmuştu. Ben hâla salak gibi gelmesini, bana kızmasını, bağırıp çağırmasını ve sonra beni affetmesini bekliyordum. Bu kadar aciz bir insandım.. Lanet bir aşkın içinde kendim ile savaş veriyordum. Elbette yenilen taraf ben olmuştum... Artık 'yalnızlık' kelimesinin tam kendisiydim. Abim yoktu, Emir yoktu, o yoktu.
Denis yoktu.
Elimde ki kalem ile bir kez daha göz göze geldim. Ve sonra yazılmasını bekleyen kağıda. Derin bir nefes verdim. Kalem kağıt ile buluştu. Ve ben yazmaya başladım. Güzel - Kötü yaşadığım bütün duyguları bu kağıda dökecektim. Duygularımın tercümanı olan bir kitap da yazabilirdim belki. İnsanlar okur okur ve benim neler yaşadığımı bilmiş olurlardı. Tebessüm ettim, ağır gelirdi. Karıncayı bile incitmekten korkan insanlara benim duygularım, yaşadıklarım ağır gelirdi. Kağıtta yazılan kelimelerde gözümü gezdirdim. Doğru yapıyordum, ben artık sonu getiriyordum.. Acı dolu anılar biriktirmiştim ben. Hatırlanmak bile istemeyecek anılar. Sahi, hatırlar mıydım ki ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN HEP BENİMDİN
Teen Fiction"Gitme. Beraber uyuyalım." "Gitme aklım sen de kalır, uyuyamam geceleri..." Artık beni sevmen de işe yaramaz adam. Ben senden vazgeçtim artık. Affetmek imkansız artık. Çek git adam. Senden daha fazla nefret etmeden çek git. Kitap kapağı : Queen Desi...