🍂
Hmm.. burnuma gelen erkeksi koku duyularımı harekete geçirince, kıpırdandım.. Daha doğrusu kıpırdayamadım?!
Elim kolum başka bir bedenin kıskacı altına alınmış, bedenime sıcak basmıştı! Yüzümü gıdıklayan, bana ait olmayan, başka birinin saçları vardı!
Lanet olsun! Neler oluyordu böyle?!
Tanrım! Yinemi evime birisi girmişti?! Olamaz! Nasıl olur? Buranın güvenli olduğunu söylemişlerdi! Ah tanrım hayır! Hayır! Hayır!
Hemde bu kez yatak odama kadar girmiş! Adi herif! Benim yatağımda bana saldırıyordu! Debelendim ama çok ağırdı hareket edemiyordum! Nasıl kurtulacağım şimdi ben!
Tanrım nolur yardım et! En son çare çığlık attım belki yine korkup kaçar diye;
"İmdaaaaat! Bırak beni, seni lanet olası piç kurusu! Kalk üstümden hemen imdaaaaat!"
"Hey! Neler oluyor be kadın! Sakin ol, benim Bora!
Vurmayı kesermisin artık! Her yerimi çürüttün!Bora'nın adını duyunca birden hareket etmeyi kestim. Nasıl yani?
İçinde bulunduğumuz durum, hırsızdan daha garip değilmiydi?!
Gözlerimi kırpıştırdım. Benim yatağımda Bora ile neden sarmaş dolaş bir halde olduğumuza, hala bir anlam verememiştim. Tek omzunun üstüne kalkmış uykulu gözlerle bana bakıyordu?
"Biz film izliyorduk. Ne ara yatağıma geçtik? Ve neden?
En son hatırladığım X-men serisinin ikinci filmini takmıştık. Ve profesör X
"Eric sen ne yaptın!" Dedikten sonra bende film kopuyordu. Başka da birşey hatırlayamıyordum.Ve şuan yatağımda, Bora ile koyun koyuna yatıyorduk..
"Çünkü ufaklık! Sen horlamaya başladın ve ben senin sesinden filmi anlayamadığım için izlemekten vazgeçtim. Biraz daha horlamaya devam etseydin, üst komşun aşağı inebilirdi. Buna engel olmak için seni yerine yatırdım. Bana teşekkür borçlusun!"
Söylediklerini ağzım açık dinliyordum!
"Hah! ben asla horlamam bikere! Seni yalancı! Ayrıca hadi beni yatırdın diyelim. Sen neden yanımdasın? Ve şu halimize bir bak! Tanrı aşkına!"
Kıyafetlerimiz üstümüzde olduğundan, birşeyler yapmamış olduğumuzu varsayıyordum..
"Neden kendini kandırıyorsun Ufaklık?
Bir ara çıkardığın seslerden 'Profesör X' bile isyan edecekti neredeyse! Sen hala inkâr ediyorsun."Ayrıca ben gidecekken, sen bırakmadın tatlım. Haberin olsun. Ben masumum!"
"Nee!" Diye ciyakladım resmen! Koluna yumruk atarak.
"Ben..asla..horlamam..diyorum..sana! Ayrıca asıl sen abartıyorsun kesinlikle! Hem ne demek beni sen bırakmadın? Uykumda ne yapmış olabilirim acaba?!
"Seninle kalmam için yalvardın! Gitme dedin. Benimle kal dedin. Ne yapsaydım. Bende daha fazla dayanamadım. Yoksa kesinlikle başka hiç bir art niyet yok yani.. Günahımı alıyorsun, beni kaybediyorsun bak!" Dedi. Oyunculuğuna Oscar verdiğim!
"Hadi ordan yalancı!" Dedim sinirle.
Ama o birden kahkahalarla gülmeye başladı. O güldükçe yatak sarsılıyor du, daha fazla engel olamadım bende gülmeye başladım. Ama neden güldüğümüzü hala anlayamamıştım.
"Neden güldüğümüzü bana açıklarmısın?"
"Çünkü, Sinirlenince çok sevimli oluyorsun ufaklık. Bu aralar en keyif aldığım uğraşım oldun.
Sonrasında ciddileşerek, yüzünü bana döndü. Bakışları yüzümdeki hiç bir noktayı atlamamak için çaba sarfederken, bende onunkinde keşife çıkmış, bütün detaylarını zihnimin en kuytu köşesine kaydediyordum.
Nihayet göz göze geldiğimizde, bir süre hiç konuşmadan sessizce bir birimizin içini gördük. Kelimelere ihtiyacımız yoktu. Aramızda adını koyamadığım bir frekans vardı sanki.
İnsan susarak konuşabilirmiydi?Boşta kalan eli saçlarımla oynarken,gözlerini benimkilerden bir an olsun ayırmıyordu. Nasırlı parmağı dudaklarıma temas ettiğinde yosun yeşili gözlerinde hipnoz olan bedenim bir beklenti içine girdi.
"Hiç böyle hissettin mi Azra?"
"Nasıl?"
"Açlık! Özlem! İhtiyac!
"Açlık derken?"Dedim. Nefes nefese, sanki uzun bir maraton koşmuşum gibi, adrenalin seviyem gittikçe yükseliyordu!
"Tıpkı bir karıncanın şekerden uzak duramaması gibi.. yada bir çiçeğin gün doğumunu hasretle beklemesi gibi.."
"Ben... Senden uzak duramıyorum ufaklık.. Kendimi engelleyemiyorum!" Dedi. Burnumun ucuna ufak bir öpücük kondururken.
Bu küçücük teması, bedenimde ne kadar sinir ucu varsa hepsine elektrik vermiş gibi titrememe neden oldu!
Söyledikleri okadar güzeldi ki, Babamın bahsettiği şeyi anca idrak edebilmiştim!
Sarfettiği sözler, kulaklarımdan girip kalbimin en uç noktasına kadar dokundu. Duygularım kontrolden çıkıp gözlerimden taştı. Bir çift göz yaşı aktı, küçücük yüreğimden yüreğine...
Parmağıyla sildi. Bütün inkârlarımı.. Tereddütlerimi.. Korkularımı..
"Seni o gece, kollarıma düştüğün andan beri unutamıyorum ufaklık.."
Çekinerek sakallarına dokundum. Oradan dudaklarına.. parmağımın ucuna bir öpücük kondurdu. Daha fazlasını istedim..
Doğrusunu söylemek gerekirse, o gece kollarına düştüğüm andan beri benim de aklımdan çıkmıyordu. Belki kader, belki tesadüfler bizi bir şekilde şuan bulunduğumuz duruma kadar getirmişti.
Daha önce kimse ile böylesine yakınlaşmamış, kimseye içimi bu kadar dökmemiştim. Her yönden 'Bakire' sayılırdım..
Bu işlerin nasıl yürüdüğünü bilebilecek bir tecrübem hiç olmamış yada karşılaştırma yapabileceğim birisi hayatıma girmemişti..
Şimdi herşeyimle teslim olabileceğimi hissettiğim (O) adam tam karşımda duruyordu! Bunu bütün kalbimle hissediyordum.. Ama nasıl söylenir, nasıl davranılır, nerden başlanılır bilemiyordum..
Kendimi, cevabını bildiği bir sorunun, iş kalabalığın önünde söylemeye gelince utancından söyleyemeyen bir öğrenci gibi hissediyordum...
"Ben daha önce hiç..." diyebildim arkasını getiremeden.
"Sen daha önce ne? Ufaklık." Derken.
Bir yandan yüzüme ufak ufak öpücükler konduruyordu.."Benim bu konularda..pek tecrübem olmadı! Yani nasıl desem.. hiç!"
Nihayet ne demek istediğimi idrak etmiş gibi, geri çekildi ve gözlerimin içine bakarak, sanki doğrumu anladım der gibi kaşları şaşkınlıkla havalandı!
Ben ise, hiç birşey söylemeden ne tepki vereceğini merak ediyordum. Sessizlik uzayınca, utanarak bakışlarımı kaçırdım. Ama buna izin vermedi. Tekrar gözlerine bakmam için, çenemi tutup kendi yüzüne çevirdi.
"Utanma ufaklık! Bu söylediğin benim için çok değerli. Sen adın gibi dokunulmamış bir incisin! Ayak basılmamış bir topraksın! İzin ver seni keşfedeyim.. Sadece bana ait ol?
Öyle güzel konuşuyordu ki.. çoktan teslim olmuştum..
"Al öyleyse.. Bütün kilitli kapılarım'ın Anahtarı(!) senindir..."
****
Sevgili okuyucularım, üzülerek bu bölümü burada bitiriyorum.. zira ne kadar yazmak istesemde ramazan ayında olmamızdan ve benimde niyetli olmamdan dolayı +18 sahne yazamıyorum.. ama merak etmeyin bu çiftimiz için keyifle okuyacağınız bir çok bölüm olacak takipte kalın ve bölümleri beğenmeyi lütfen unutmayın seviliyorsunuz.
Xoxo😘😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON [Yarı texting] [TAMAMLANDI]
RomanceMasama doğru yaklaştı, ve tam karşımda durdu. Eğilerek iki elini de masaya koydu. Yüzüme doğru biraz daha yaklaşarak, sanki bir sır veriyormuş gibi kısık sesle; "Biliyor musun? Gözlerini deviriyorsun.. Ve ben ufaklık, göz deviren yaramaz ve gamzel...