Bölüm parçası: jesie j~Flashlight
(multimedya'da mevcut)🍁
Sabahın erken saatlerinde pencereden içeriye süzülen son bahar güneşiyle beraber gözlerini yeni bir güne aralayan Azra, her sabah olduğu gibi yine yaramaz kızının hareketleriyle uyanmış, kendi kendine mırıldanıyordu."Bakıyorum yine erkencisin küçük hanım. Hiç yerinde durmuyorsun. Kime benzeyeceksin böyle bilmem.."
Cümlesini tamamlar tamamlamaz bir süre bunu gerçekten düşünmeye başladı. Gerçekten kime benzeyecekti..? Kendisi gibi esmer, gamzeli minik bir kız mı? Yoksa babası gibi kumral yosun bakışlı deli dolu bir afacan mı olacaktı.. Düşündükçe İçinde garip bir burukluk oturuvermiști yine..
Gözünün önüne birden o bakmaya doyamadığı yosun yeşili gözler belirmişti.. Baktığında içini titreten, derinliklerinde kaybolmaya can attığı.. Bu zamana kadar dışından hiç itiraf etmesede, içinde bir yerlerde kızının babasına benzemesini istiyordu Azra..
Öylesine özlemişti ki ona sarılarak uyanmayı, bazı geceler elini attığında boş yastığa denk gelince, istemeden içini bir hüzün kaplıyordu. En azından kızı babasına benzerse, bir nebze olsun baktıkça özlemini giderebileceği bir avuntusu olur diye hayal ediyordu. Ve kızı sanki yine hissetmiş gibi kıpırdanarak Annesine teselli vermeye çalışıyordu..
Her sabah kendine neden bu halde olduklarını tekrar tekrar hatırlatmak zorunda kalıyordu. Çünkü beyni her ne kadar unuttuğunu idda etse de, kalbi eksikliğini hiç unutmuyor, güzel hatıralar acı olanları bastırmaya çalışıyordu.. Ve her zaman bu kadar kararlı ve dirayetli olamıyor, istemsizce onu istiyordu..
.....
Neredeyse her Hafta sonu olduğu gibi kızlar yine elleri kolları dolu gelmiş, ve iki gün boyunca sabahlara kadar hem bolca konuşmuşlar, hem de kızı için hazırladığı odayı tasarlamıșlar dı. Ve pazar akşamı ayrıldıklarında ise Azra koskoca evde yine bir başına kala kalmıştı.
Onlar olmasa ne yapardı bilemiyordu..
....
Bugün bir değişiklik yapıp çarşıya inmek için hazırlanıp evden çıktı. Belki bir kaç parça birşeyler alır bahçeyi süslerdi. Ve sahilde bir kahvaltı eder biraz da turlardı. En azından biraz hava almış olurdu.
Burayı seviyordu. Çocukluğu burada geçtiğinden Cunda'nın her köşesini avcunun içi gibi biliyordu Azra. Ama her yer ona babasını hatırlattığı için çoğu zaman anılara dalıp gidiyordu istemeden... Çocukluğunu Özlüyordu..
Sahilde manzara eşliğinde kahvaltısını edip keyif çayını yudumlarken, uzun zamandır hissetmediği bir duyguya kapılıverdi bir anda. Sanki birisi tarafından izleniyormuș gibi bir his iç güdülerini harekete geçirip, ensesinde ki tüyleri diken diken etmişti..
İstemsizce etrafına bakınmıș, sonra da saçma olduğunu düşünüp kendi kendine telkinde bulunmuştu. Çayını bitirip kalktıktan sonra,
Biraz çarşıyı dolaşıp, kızının odası için eksik olan bir kaç parça malzemeyi de alıp, her çarşıya indiğinde uğradığı çiçekçiye girip selam verdi."Günaydın İsmail abi nasılsın bakalım bu sabah."
"Sana da Günaydın güzel kız. Yine tüm enerjini saçtın dükkana sabah sabah."
"Ay teşekkür ederim utandırma beni şimdi. Benim kızları almaya geldim."
"Azra'cım ne yazık ki senin çiçeklerden hiç kalmadı güzelim. Bu sabah erkenden hepsi tükendi malesef."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON [Yarı texting] [TAMAMLANDI]
RomanceMasama doğru yaklaştı, ve tam karşımda durdu. Eğilerek iki elini de masaya koydu. Yüzüme doğru biraz daha yaklaşarak, sanki bir sır veriyormuş gibi kısık sesle; "Biliyor musun? Gözlerini deviriyorsun.. Ve ben ufaklık, göz deviren yaramaz ve gamzel...