3.BÖLÜM~🕸️(Düzenlendi)

26.4K 748 166
                                    

Bölüm parçası : Camila cabello~ Shameless..
(multimedya'da mevcut)

🍂

Kızların yanına döndüğümde, kendi aralarında sohbet ediyorlardı.
Bendeki tribâl hali gördüklerinde merakla, "Nerede kaldın?" diye sordular. Ama ben sinirli bir şekilde kendimi deri koltuğa atıp, sadece homurdanmakla yetindim..

Betül'ün herzaman ki araştırmacı karakteri ortaya çıkmış, ve bana sorgularcasına "Hayırdır?" der gibi bakmaya başlamıştı. Ama ben ısrarla surat asmaya devam ettiğim için, şimdi digerleride ona dahil olmuş hepsi birden merakla gözlerini bana dikmişti, haliyle benden bir cevap bekliyorlardı..

Bende piranaları daha fazla merakta bırakmadan konuşmaya karar verdim, "Az önce kibirli hanzo'nun biri ile karşılaştım." (Okey yakışıklıydı.. ve vahşi.. Hatta gözleri yosun yeşili falan da olabilirdi ama, kibri hepsinin önüne geçiyordu ne yazık ki Godzilla'nın.. Ve şimdi bu kadar sinirliyken bunlar nerden aklıma gelmişti onuda bilemiyordum ama, şuan hiç birini kızlara itiraf etmeyi düşünmüyordum..)

"Lavabodan çıktığımda nasıl oldu bilmiyorum ama, birşeye takılıp tökezledim, ve neredeyse düşüyordum ki, lütfedip beni düşmekten kurtardı. (Ayı)..!"

"Eee yardım etmiş. Neresi hanzo şimdi bunun anlamadım?" diye sordu Derya haklı olarak.

Betül de "Azra'cım sen emin misin kafanı bir yerlere çarpmadığına? Hani ne biliyim adamın göğsü fazla mı kaslıydı.." diye dalga geçti. Komik kız..

"Kızlar!" dedim hepsine tek kaşımı kaldırarak. "Goy goy'u bırakır mısınız lütfen! Tabiki de bu kadarla kalmadı. Yaptığı iyiliği kullanarak, sanki kendimi kucağına bilerek atmışım gibi birde saçma imalarda bulundu bana.. Düşünebiliyor musunuz! Siz "Nasıl yani?" diye sormadan söyleyeyim, ben aptal gibi beyefendiye yardımcı olduğu için teşekkür etmeye çalışırken yaptı bunu.."

"Bak sen şu Ayıya!!" dedi Betül bana sonunda hak vererek.

"Aynen!" dedim.

Bunun üzerine Derya da, "Tamam kızlar neyse ne.. Abartmaya gerek yok boş verin tadımızı kaçırmayalım daha fazla, bakın ne güzel bir mekândayız. Ortam süper, müzikler de On numara. Hem bir daha nereden göreceksin zaten elin denyosunu değil mi? " dedi.

Aslında çok doğruydu. Ben niye tadımı kaçırıyordum ki saçma bir tip yüzünden.. Tekrar görme ihtimalim neredeyse % 1 bile olmayan birisi için bu geceyi gerçekten mahvetmeme gerek var mıydı? Bence yoktu. O yüzden Derya'nın dediği gibi boşvermeye karar vermiştim.
Ama nedense içimden bi ses, bu konunun burada kapanmadığını söylüyordu..

Derken, müzikle beraber ortam da birden hareketlendi. Hoperlörlerden son günlerin hit şarkılarından biri olan Shamelees(Utanmaz, edepsiz) ağır ağır tüm mekânı doldurdu. Hiç vakit kaybetmeden, Oturmaya mı geldik dercesine kızlarla kalabalığa dalıverdik. Kendimizi müziğin o okşayan ritmine öyle bir kaptırdık ki o an hiç bir şey moralimizi bozamazdı..

Kollarımız havada, bir yandan şarkıya eşlik edip, bir yandan kıvırıyorduk. Ben bir süre sonra gözlerimi kapatmıştım zaten. Sadece ritme ayak uyduruyordum. Ortam birden şarkının ahengine göre değişip kararmış ve geriye sadece yanıp sönen Kırmızı ışıklar kalmıştı. Müzikle sarhoş olmak neyse şuan onu yaşıyordum. İçimde resmen adrenalin ve tarif edemediğim başka bir duygunun patlaması vardı.. Sanırım bu tamamen şarkının sözlerinden kaynaklanıyor olmalıydı..

~~~
"Şuan edepsizim..
Ciğerlerim senin için çığlık atıyor..
Bununla yüzleşmekten korkmuyorum..
Sana istediğimden daha çok ihtiyacım var..
Bana edepsizliğini göster..
Boynuma yaz, neden olmasın?
Bunu silmeyeceğim ..
Sana istediğimden daha çok ihtiyacım var..
~~~

Her ne kadar içmemiş olsam da, kendimi müziğe bayağı bir kaptırmıştım. Kendi halimde dans ederken birden belimde büyük bir el hissettim. Tam arkamda benimle birlikte hareket eden uzun bir beden vardı, ve ben ilk kez o anın büyüsüyle hiç bir şeyi yadırgamadan, sadece akışına bırakmaya karar verdim, sırtımı yavaşça arkamda dans etmeye devam eden yabancıya yasladım, ve onunla birlikte hareket etmeye başladım.. (Biliyorum hiç benlik bir hareket değildi ama oldu bir kere..)

Çok farklı hisler içimi doldurmuştu. Niyeyse bu aksam kanım damarlarıma fazla geliyor gibiydi.. Belki de O pislik yüzündendi bilmiyorum. Her ne kadar sinir olsam da adam yakışıklıydı.. Bir süre bu şekilde şans ettikten sonra, bende elimi yavaşça belimde ki büyük elin üstüne koydum. Sırtımı biraz daha göğsüne yasladım ve yavaşça popomu hareket ettirmeye başladım. (Şimdilik utanmayı sonraya bırakıyordum..) Arkamda ki yabancı, bu hareketimden cesaret alarak, belimde ki elini yavaşça açık olan göbeğime doğru ilerletmeye başladı ve ben yine dans etmeye devam ettim.. (Yalnızlık başıma vurmuş olmalıydı, ama ben suçu yine de şarkının üzerine atmak istiyordum o kadar tahrik edici bir havası vardı ki..)

Müzik ufaktan yavaşlamaya başladığında kulağımda sıcak bir nefes hissettim. Kalın ve enteresan bir şekilde tanıdık bir ses.. "Şuan şarkıyla okadar uyumlusun ki.. Sanki bana birşeyler anlatmaya çalışır gibisin ufaklık.." dedi.

Gözlerim hipnozdan çıkmanın verdiği şaşkınlıkla bir anda açılınca, karşımda Derya, Betül ve Asu şaşkın bir şekilde, ben ve kollarının arasında(halinden gayet memnun) bulunduğum adama bakıyorlardı.. Haklılardı!

Bir anda kollarından sıyrılıp dans ettiğim yabancıya döndüm ve onu tanımanın verdiği utançla, "Sen!" dedim. "Beni ne hakla taciz edersin adi herif! (Evet ikiyüzlüyüm kabul..)

Bana tek kaşını kaldırmış, dudağının bir kenarı hafif yukarda ukalaca sırıtarak; "Az önce halinden gayet memnun görünüyordun güzelim.." dedi. (O da haklıydı lanet olsun..)

"Sen.. -Nasıl... -Bir... -Adamsın!" diyebildim sadece sıkılı dişlerimin arasından. Resmen burnumdan soluyordum. Ama haklıydı, az önce kendim kaşınmıştım. İşte bu yüzden diyecek birşey bulamadığım için ona arkamı döndüm. Kızların șaşkın ve meraklı suratlarına aldırmadan yerimize doğru ilerlemeye başladım.

Oturduğumuz yerden el çantamı kaptığım gibi çıkışa doğru yöneldim. Bir an önce buradan çıkmam gerekiyordu, bütün eğlence rezil olmuştu ve sorumlusu elbette ki bendim.. Arkamdan kızlarında bana yetişmeye çalıştığını görünce,
"Ben gidiyorum." dedim aceleyle. (Sanki nasıl gideceksem?)
Onlarda, "Bekle bizde geliyoruz!" dediler ve peşime takıldılar. (Taze dedikodunun kokusunu almışlardı, bırakırlarmıydı meraklı sinsirellalar.) Böylece rüya gibi başlayan bu güzelim geceyi de burada noktalamıș bulunuyorduk..

"Peki.." dedim. "Hadi çıkalım.."

PATRON [Yarı texting] [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin