Selam herkesee...
Bugün de biraz konuyu derinleştirmek için ikinci bölüm yayında :) Onları tanıyıp seveceğinize eminim. Buyurun yeni dünyama... Müziği de atmosferin havasını verebilmesi için dinlemeyi unutmayınız :) Ekliyorum, medyaya.
İyi okumalar şimdiden.
***
Mikail, içinde garip bir çekim hissetti, gecenin tamda orta vaktinde.
Uyku tutmamış, kalacağı yerden biraz uzakta, tam da sahile bakan bir yolda yürüyordu. Araba sesleri devamlı olarak onu gürültüye boğuyordu. Ancak bir tanesini, özellikle diğerlerinden ayırt edebiliyordu. Hızlanışını, kendiliğinden değişen vitesini ve bitmek üzere olan benzinin, depoya çarpışını. Her haliyle ona gelen bir arabanın sesini işitiyordu.
Yolun tam karşısında denize sırtını dönerek durdu. Gelen her kimse bu yoldan karşılayacaktı onu.
Bir kaç dakika sonra, hızla yağmaya başlayan yağmuru yararak içinden geçip tam karşısında duran arabanın farlarıyla kıstı gözlerini. Gelen Daihatsu materia, metalik kırmızıydı. Oldukça güzel olan arabanın görünüşü, şu an için onu o kadar da etkilememişti. İçinden inen kadınının siyah saçlarının dalgaları yağmurla belirginleşmiş, daha da parlamıştı. Hızlı adımlarla önüne kadar geldi ve durdu. Karanlığın içinde tam olarak kestiremediği göz renginin ela olduğunu tahmin ediyordu. Kadının gözlerine baktı ve bir süre, onun da ona bakan gözlerinde kayboldu. Sonunda hızla başlayan yağmur, hızla durunca kadın elini uzattı ve bir an için hoş, zarif bir tebessümü oturttu dudaklarına. Bu ülkenin anadilini bilmiyordu ama karşısındaki adamın da bilebileceği tek dille karşılık verdi.
_ Merhaba, adım Luna.
Aksanında ağırlıkla Akdenizlilik, ana dili her neyse etkileri vardı. Mikail bir an için tebessümüne karşılık veremedi. Onu inceliyordu. Onunla neden buluşmuş olduklarını anlamaya çalışıyordu. Mikail çekingen biri değildi. Konuşmaktan çekindiği için duraksamamıştı. Ancak bu hissettiği şeyi anlamlandırması önemliydi. Geleli sadece bir gün olmuş ve hala evini bile görememişken neden onun, kendisini bulacağı bu noktaya geldiğini anlamaya çalışıyordu. Neden bunu yapmıştı? O, neden Mikail'i bulmuştu?
Tüm bunları düşünürken sadece biraz daha gözlerine baktı ve sonunda elini ona uzattı.
_ Mikail, dedi daha ciddi bir ses tonuyla.
Neden burada buluştuklarını ya da neden gece gece içlerini huzursuz eden istek yüzünden uyuyamayıp, bu noktaya sürüklendiklerini bilmiyordu. Bakışlarında zeki bir kadının parıltıları vardı ve bu normal bir erkeği korkutabilirdi. Çünkü neredeyse güzel diyebileceği bedeniyle oldukça etkili, zorlu bir kadın izlenimi bırakıyordu. Ama Mikail için geçen senelerin ardında öğrenilen en önemli ders, bir kadından korkulmaması gerektiğiydi. Çünkü eğer hayatınızın tam ortasına bir arkadaş bile olsa bir kadın istiyorsanız, onun bu özelliklere sahip olması büyük bir hediyeydi. Kadınlar özel olurdu. Daha fazlasını hissederlerdi ve daha çoğunu çözmek için her zaman ihtiyaç olunduğunda yanınızda olurlardı.
Luna biraz daha devam eden sessizlikten rahatsız olarak yerinde kımıldandı. Çizmelerine baktı ve üzerindeki yağmur damlacıklarını silkeledi sonra yeniden bakışlarını Mikail'in gözlerinin içine dikti.
"Şey, rahatsız etmek istemedim ama istemeden buraya sürüklendim. Belki bana açıklarsın" dedi heyecanla ve biraz da endişeyle.
_ Benim de henüz bir fikrim yok aslında fakat anlayabilecek birini tanıyorum
Mikail ilk defa hafif bir tebessümle cevap vermişti ki bu kadını nihayet rahatlatmış, bir anda bakışlarını daha da sevecen kılmıştı.
_ Harika, çünkü bir kaç gündür bu şekilde hissediyorum ama bugünkü kadar şiddetli olmamıştı hiç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzeyin Kehâneti 1(BİTTİ) #Wattsy2019
Viễn tưởngKuzeyin Kehâneti Birinci Kitap: Kayıp Oğul Kuzeyin Kehâneti, İskandinavya'da başlayan ancak içine dünyanın her yerinden karakterlerin misafir olduğu bir macera ve aşk hikayesidir. Dünya normalde insanların düşündüğünün aksine, iki paralel evren ola...