Vera koyu siyah saçları rüzgarda savrularak yürüyordu.
Aslında yapmak istediği Vincent'a yetişebilmekti ancak uzun bacakları ve öfkesi buna izin vermediğinden, imkansız görünüyordu. İnsanlar için hızlılardı fakat vampirler içinde her zaman öyle olamayabiliyorlardı. Yani Vera, Vincent'a göre yavaştı. Bunu kabul edip durması gerekiyordu fakat yine de onun biraz yorulmasını beklemek daha mantıklı geliyordu. Onun öfkelenip, sonsuza dek kendisinden uzak kalması ihtimalinden korkuyordu.
Vincent güçlü bir adamdı. İyi bir liderdi ve çok akıllıydı. Bunun yanında şiddet yanlısı olmayışı, insanlarla iyi geçinme konusundaki detaylı kuralları klanın içindekinden öte diğer bölgelerde bile kabul görmüştü. Güçlü ve kendinden her zaman emindi.
Vincent, Vera'dan büyüktü. Fakat onun bu kadar güçlü olmasının sebebi sadece bu değildi. Disiplinli olması da şimdiki pozisyonu ve yaşından çok kendisine duyulan saygıya dönüşmesini sağlamıştı.
Vera daha farklıydı. Her zaman istediğini bilen biri olan Vincent için olabilecek en yanlış kadınlardan biriydi. Yerinde duramıyordu. Zaman zaman disiplinsiz olmayı bile seviyordu. Vincent'a aşıktı ama başka adamlara da ilgi duyabilirdi. Yani Vincent aşkı olabilirdi ama bu kadar uzun yaşan vampirler için bazen değişiklik de ihtiyaç haline geliyormuş gibi hissediyordu. Fakat yanılıyordu. Vincent ve bazı diğer vampirlerinde etik yapıları farklı olabiliyordu.
Vincent uzun yıllarca tek problemlerinin Vera'nın çapkınlıkları olduğunu kabul etmiş. Bıkmadan usanmadan bununla ilgili konuşmalar yapmışlardı. Vera her seferinde söz verip, bunları bozmuştu. Ancak bir asır geçtiğinde Vera da olgun bir kadın olduğunu ispatlamaya başlamış ve Vincent'ın en değerlisi olarak, ona yakışan bir aşk olmak için çabalamıştı. Bunu denemiş ve bir süreliğine de başarmıştı. Vincent belki de hayatının en güzel asırını o zaman yaşamıştı.
Şimdi Vincent'ın hızlı adımlarla uzaklaşmasının sebebi, o sürenin sonunda yine yapmaması gereken bir şeyi yapmış olmasıydı. Bir gün bu düzenli hayat süresi Vera'nın enerjisini düşürmüş ve onu kafesteymiş hissiyle boğmuştu. Başka bir ülkede, başka bir bölgedeki yakışıklı vampirle geçirdiği gece de bu yüzden hayatlarına yeniden dönen çapkın Vera'yı geri getirmişti.
Vincent hızlı adımlarla ilerlerken konuşmuyor ve hiç bir şekilde duracakmış enerjisini vermiyordu. Sonunda Vera bağırmak zorunda kalmıştı ve bu onu bir anlığına duraksatan şey olmuştu.
-Lütfen artık durur musun! Yoruldum.
Vincent öyle bir öfkeyle dönmüştü ki, Vera onun rüzgarı ve gözlerinde insanı boğan öfkesi yüzünden sarsılmadan duramamıştı.
-Yoruldun mu? Vera, neredeyse üç asırdır seninle uğraşıyorum. Benim hayatıma hiç bir kadın girmedi. Ama senin maceralarına karşı uyarı vermekten asıl ben yoruldum. Bunu yaşamak zorunda değiliz. Ben despot bir adam değilim. Seni her türlü koruyacağımı biliyorum ama bana aşıkmışsın gibi davranman bana daha çok zarar veriyor.
-Ama....
-Öyleyim dediğini duymak istemiyorum. Aşk, ondan başkasını düşünememeyi gerektirir. Eğer bu kadar çok sıkılıyorsan özgürsün. Seni eleştirmiyorum. Sadece ben yoruldum ve buna dayanacak gücüm kalmadı. Kenarda nasılsa bekleyen adamın olmaktan da çok sıkıldım.
-Vincent özür dilerim, gerçekten. Lütfen dur artık.
Vincent ona bakarken sanki bir an sakinleşmiş gibi yumuşak bakışlarıyla duruyordu. Ama bu bakışların tek anlamı çaresizlikti. Çaresiz kalmıştı. Artık yapacağı hiç bir şey olmadığını düşünüyordu. Bu, onun daha önce hiç görmediği bir ruh haliydi.
-Vera, bu kaçıncı özür dileyişin kaç asırdır bununla uğraşıyorum bana söyler misin? Kaç kez, aklıma gelmeyecek kadar çok sayıda aynı şeyi yaşadık, üstelik kendi kendime bahaneler üretip, kendi zihnimde seni koruduğum adamları saymıyorum bile.
Vera hiç bir şey söyleyemiyordu. Haklıydı ve Vera ne yapması gerektiğini anlayamıyordu. Kafası hep karışıyordu ve işin içine seksi bir adam girdiğinde kendine bir türlü hakim olamıyordu. Aşık olduğu için değildi. Günün sonunda koşarak Vincent'a dönmek için sabırsızlanıyordu. Yine de... anlayamadığı bir ruh hali vardı ve kendini kontrol etmekten uzak biriydi. Bunu istediğine bile emin değildi.
Vincent kollarını bağlayarak dikkatle onu izledi. Sonra nefes bıraktı ve Vera'nın saçlarını düzeltti.
-Ne olursa olsun her zaman yanındayım, her zaman. Sadece artık sevgilin değilim Vera. İnan bana bu, sana çok daha iyi gelecek. Seni olmadığın birine dönüştürmeye çalışmak benim bencilliğimdi.
Vincent, Vera'nın arkasından ağlıyor olmasını da şimdiye özgü bir hareket olarak düşünüyordu. Sadece bir kaç saat ağlayacaktı. Sonrasında geri kalan hayatı onun istediği gibi olmalıydı. Belki de baştan beri onu bu ilişkinin durumuna zorlamak doğru değildi. Kendisi gibi olmasını beklemek çok bencilceydi. Ancak artık bunlar devam edecekse Vincent yoktu. Artık yorulmuştu.
***
Vincent ve Vera yüzyıllardır beraber geçen ilişkilerinde sadece bir yıl ayrı kaldıkları bir dönem yaşamışlardı. Sonrasında Vera kendini affettirmiş ve zaten ona karşı başka bulunamaz bir yumuşaklık sergileyen Vincent'ı yeniden birlikte olmaya ikna etmişti.
Uzun yıllarca da bu şekilde devam etmiş ve Vincent daha olgun bir kadına dönüşen Vera'ya güvenme zamanının nihayet geldiğine gerçekten inanmıştı. Ta ki daha karşı koyulamaz bir adam gelip onu yoldan çıkarana dek. Ona koşulsuz şartsız kendini emanet eden Vincent Valerian asırlar sonra Vera'nın yeniden değişebileceğini öngörmüş müydü? Her zaman. Kendini öldürmeye çalışacağını düşünmüş müydü? Asla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzeyin Kehâneti 1(BİTTİ) #Wattsy2019
FantasiaKuzeyin Kehâneti Birinci Kitap: Kayıp Oğul Kuzeyin Kehâneti, İskandinavya'da başlayan ancak içine dünyanın her yerinden karakterlerin misafir olduğu bir macera ve aşk hikayesidir. Dünya normalde insanların düşündüğünün aksine, iki paralel evren ola...